Aziz Alışkanlıklar

Aziz Alışkanlıklar

Genç Adam dergimiz heyecan içerisinde geçirdiği -inşallah bereketli- bir yılın ardından nice güzelliklere vesile olmasını ümit ettiği yeni bir senenin ilk üçlüğü ile mobil cephanelerinizdeki yerini alabilmenin mutluluğunu yaşıyor.

Onlarca emektarın alın teri, uykusuzluğu, göz ağrısı ve nuru diyebileceğimiz Genç Adam dergimiz, bir adı da “Şehadet” olan Şubat ayında 28. sayısını yüksek dikkatlerinize ve istifadelerinize sunuyor.

İsimli-isimsiz kahramanlarımız, bir önceki sayımızın üzerine artı değer olarak neler koyulabileceği, tekrara düşmemek gerektiği bilinci ile önümüzdeki sayılarda hangi değerli gündemleri ele almamız gerektiği, hangi yeni fikir, köşe, çalışma ve isimlerin aramıza ve dosya çalışmalarımıza seve seve katılabileceği gibi çeşitli konulara kafa yoruyor.

Genç Adam dergisi ekibi olarak biliyor ve inanıyoruz ki gençliğe sesini, sözünü, çağrı ve davetini ulaştırmaya çalışanların yerinde saymaması, güncele yabancı kalmamak adına sık sık yenile tuşuna basması gerekiyor. Malum olduğu üzere gençlik, ilgi alanlarını çok sık güncellenen sosyal ve mobil dünyalardan seçiyor, buluyor, buluşturuyor, bir araya getiriyor ve nihayetinde tüketiyor… Bunu bir beslenme alışkanlığı haline getiriyor.

Evet, alışkanlık. Çünkü her gün defalarca tekrarlanan şeyler genç bir zihinde pekiştikçe pekişiyor. Düşünce gücünde ve parmak ucu eylemlerinde herkesin gözü önünde dibine kadar yerleşen bir sosyal medya dünyasından gençlerin dikkatini çekip çıkarmak öyle büyüklerin zannettiği kadar kolay olmuyor.

Elinizde kamera ile sokağa çıkıp hiç tanımadığınız insanlara mikrofon uzatır ve “bağımlılık” konusunda ne düşündüklerini sorarsanız alacağınız cevapların tamamı olmasa da tamamına yakınının alkol ve madde bağımlılığı hakkında olacağını görürsünüz.

Sosyal medyanın artık bir bağımlılığa dönüştüğünü de duyacaksınız. Öyle bir bağımlılık ki madde ve alkol bağımlısı birinin bu bağımlılıktan kurtulmak için tedavi görmeyi kabul etmesinin ardından başlayan süreçte geçirdiği krizler gibi internetten bağımsız bir yaşamı düşünemediği ve hiç tecrübe etmediği için telefonsuz, bilgisayar ve tabletsiz kalmanın kişide meydana getireceği duygunun adı korku oluyor.

Evet, korku. Yani fobi. Kısa adı da Nomofobi. Tam ismiyle “no mobile phone.” Türkçesi ise telefonsuz kalmak, telefonsuzluk. Mobil verisi veya wifi bağlantısı olmayan akıllı bir telefonun da elde olsa bile aynı korkuyu yaşatacağını ekleyelim. Böyle olunca malum fobiyi daha isabetli bir ifadeyle internetsiz kalmak olarak düzeltebiliriz.

İnternet olarak özetlediğimiz sınırsız bir âlem olan mobil dünyadan uzak kalmanın, özellikle yeni nesil teknolojinin en gönüllü kullanıcı ve muhatapları olan yeni nesil gençlerin iç dünyalarında ortaya çıkardığı duyguların kişiyi sevk ettiği bu bağımlılık türü, modern bağımlılıkların en ciddilerinden.

Ölümcül olma özelliği ise kişiyi olmasa da zamanını öldürüyor olmasından geliyor. Vakit öldürmenin ötesine geçmeyen bilinçsiz bir sosyal medya kullanımında internet, katil olarak karşımızda duruyor. Allah korusun bizler de katile dur demek, engel olmak yerine yardımcı olmayı zevkle seçiyoruz.

Peki ne yapmalı?

Arkadaşımızın, akrabamızın, oğlumuz veya kızımızın telefon ya da bilgisayar başında geçirdiği bilinçli süreleri bir kenara bırakarak değerlendirme yapmak gerekirse, inşallah etkili olacağına inandığımız bazı çareleri devreye sokabilir, onlara teklifini yapabilir, uygulama sonrasında ne kadar sonuç alınabilir olduğunu taraflar olarak birlikte tecrübe edebiliriz;

Aktif bir kullanıcı olmanın ötesinde aşırı diyebileceğimiz bir derecede internet kullanıcısına dönüşmüş olan yakınımız varsa onunla bir anlaşma, sözleşme yapacağız. İnternette geçirdiği süre oranında kendisinden Kur’an ve Hadis okumaları yapmasını isteyeceğiz.

Ama nasıl bir okuma?

Tıpkı internet başında olduğu gibi vakit geçirmek adına yapılan üstünkörü, geçiştirmeli, süre doldurmalı ucuz bir okuma değil. Paylaşım yaptığı, paylaşılanları beğendiği, izlediği, yorumladığı, etkilendiği ve etkilemeye çalıştığı mecralarda nasıl özenli ve dikkatli, hatta hassas tavırlarla hareket ediyorsa Kur’an okurken de aynı özen, dikkat ve hassasiyeti göstereceğine söz vererek. Ama bu sözü bizden önce kendine verecek. Ayetlerin anlam ve tefsirlerini özenle, dikkat ve hassasiyetle inceleyecek. Hadisleri de aynı tavırlarla daha yakından anlayabilmek adına irdeleyecek. Böyle bir anlaşmanın şartlarına uyulursa bakın görün neler neler nasıl da kendiliğinden değişiverecek.

Ezanlar göklere ve kulaklara değdiğinde söylediğimiz gibi Allah, Azîz’dir. Yani yegâne galiptir, mağlup edilemeyendir, izzet, güç ve kudret sahibidir. Müminler, Allah kelamını da azîz olarak bilir. Batıl cephesinde saf tutarak vakit öldürme etkinliğine dönüşmüş alışkanlıkların, Allah’ın ayetleri karşısında hiçbir hükmü ve dayanma gücü yoktur. Çünkü hak gelmiştir ve hak gelince batıl yok olmaya mahkûmdur.

Azîz işleri mesai edinip hak ile tanıştıktan sonra kendine karşı dürüst davranan bir genç, alışkanlıklarını ve davranışlarını gözden geçirme ihtiyacına kulak verecek, malayani olarak gördüğü gündemlerini tashih edip iyileştirecektir. Vakti öldüren bir davranış, tüm zamanları kuşatan bambaşka bir amelle çarpıştığında zaten gevşek olan duvarlar içten içe yıkılacak, sapasağlam taşlar yerine oturacak ve artık terk edilen ölümcül hallere yeniden dönülmemesi için kavi setler kurulacaktır.

Sonrası…

Azîz meşguliyetlerle birlikte müspet mi müspet, hakiki alışkanlıklar hâkimiyetinde yeni bir davranışlar dünyasının adım adım kurulması olacaktır. Kur’an bağımlılığı, sünnet bağımlılığı, salih amel bağımlılığı, iman bağımlılığı, sıla-i rahim, infak, namaz bağımlılığı beşeri eşref yapan alışkanlıklardır.

Bağımlılık denilince akla bu güzelliklerin geldiği bir dünyaya uyanabilmek ümidiyle.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.