Ateist çevrelere göre zorunlu/ sorunlu din dersleri

Din öğretiminin sorunu ya da niteliği sadece din dersi öğretmenlerinin değil bu coğrafyada yaşayan kişilerin ve bu coğrafya ile iletişime girecek her insanın bilimsel, sosyolojik, kültürel ve mantıksal bir yaklaşımla gerçekçi bir şekilde yaklaştıklarında bu toplum ile ilişkilerine, iletişimlerine ışık tutacak derecede önemi büyük bir yeri vardır . Din eğitiminin yeri, konumu ve içeriği hakkında neler geliştirilebilir olduğu ile ilgili bilgilere yer verilmiş olması bakımından değinilen konu çok mühimdir. Türkiye’de tarihi olarak I. Dünya savaşı öncesi ve sonrası her meselede olduğu gibi din eğitimi hakkında da bilimsel yaklaşım yerine politik/ ideolojik karşıtlıklar üzerinden birbirini tam anlamadan taraflı tartışmalar yürütülmektedir. Dolayısı ile din eğitimin tarihi ve içeriği tam anlaşılmaya fırsat imkanı açılmadan üstü örtülü bir şekilde ilerlemektedir. Bu kitapta anlatılanlar da işte bu din eğitiminin tarihi serüveni ve içeriğinden bahsederek tam anlaşılması için gerçekçi, bilimsel bir yaklaşım ile nokta atış bilgiler sunmuş , din eğitiminin nasıl ne şekilde olursa bu örtülerden aydınlığa kavuşabilir olduğunu çok şeffaf, yansız bir şekilde bizzat kaynaklarından beslenildiği betimleyici bir analiz ile yazarımız Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Muhammed Esad Altıntaş Nisan 2019’da yorumlamıştır. Üstelik yazarımız, din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin anayasal statüsüne yönelik itirazları tek tek inceleyip ayrıntılı bir şekilde ele alması açısından farkındalık kazandırmaktadır.
Özellikle kitaptaki itirazlardan en ilgimi çeken yerlerden şöyle bahsedebilirim :
“Türkiye’deki DKAB dersinin adı zorunlu din dersi şeklinde etiketlendiği için zorla din eğitimi gibi algılanmaktadır. Aslında buradaki zorunluluk bir din(d)e zorlama değil, din(ler) konusunda diğer derslerde olduğu gibi bir bilgilendirmedir. Bu söylemde bulunanlar büyük ihtimalle dersin öğretim programına yeterince incelememiş görülmektedir. Anayasa ve yasalar doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan ilköğretim DKAB öğretim programı mezhepler üstü ve dinler açılımlı bir yaklaşımla hazırlanmıştır. İddiaların aksine İslam dini ve diğer dinlerin betimleyici bir yaklaşımla yaşayan dinlerin ise bilimsel bir metotla açılımlı ve olgusal bir yaklaşımla öğretimi konu edilmesi gerektiği özellikle vurgulanmaktadır(MEB, 2018a: 8-10) (syf 119). Bu ifadeler aslında ilköğretim programının tarafsız eleştirel çoğulcu bir şekilde nasıl işlenir olduğunun da farkındalığını öğretmenlere sunuyor. Aynı zamanda öğrencilerin, kültürel ve sosyal olarak toplumun her alanındaki dinler hakkında gerçekçi, bilimsel bir yaklaşımla duyarlı bir iletişimden bahsetmeleri aşikâr .
DKAB dersinin devlet okulunda aile, cami veya cemaatlerin görevi olduğu argümanı ile zorunlu DKAB dersinin çocuğun bilişsel gelişim dönemine uygun olmadığı argümanında yer alınan “Bazı katılımcıların çocuklar soyut kavramları anlayamazlar .”( Syf 105 ) ifadesini ayrıntılı ve gerçekçi bir şekilde dile getirilmiş olması , “çocuk haklarına” ne kadar önem verilmesi gerektiğini vurguluyor.
Hem muhafazakâr hem de muhafazakâr olmadığını söyleyen kesimlerin neden zorunlu DKAB dersinin gerekli olduğu sorularına yönelik kitaptaki açıklamalar gerçekçi, şeffaf bir şekilde açık bir dil ile ele alınmış. Her kesimin yüzleşebilecekleri, itidalli ve kapsayıcı bir tavır ile yazılmış olmasının önemi gerçekten büyük. Ayrıca uzun süredir güncel soruna bir nebze merhem olmuş nitelikte yazılmış. Devlet okullarındaki din öğretiminin niteliğinin nasıl olması gerektiğine de vurgu yapılmış yani, bir öğrencinin din dersinde insan haklarına, din ve vicdan özgürlüğüne saygılı, objektif, çoğulcu ve eleştirel bir bakış açısı kazanmasına yönelik bir içeriğin işlenmesinin önemine dikkat çekiyor. Bunun önemi birlik beraberliği kuvvetlendirmek ile beraber farklı dinlerde olan öğrenciler arasındaki anlayış yaklaşım hoşgörü ve saygıyı arttırmak bir ülke için zenginlik demektir…
Bir öğretmen için asıl başarı bu zenginliği arttırmak demek, yanlış olmasa gerek .
Din eğitimi programının içerik ve işleyişinde” bir dini/mezhebi dayatmayacak şekilde bir dinin dindarı yetiştirmek değil tüm dinlere nötr bir dilin kullanılmasını sağlayacak şekilde ” (syf 80)içerik oluşturulması gerektiği bu kitapta ayrıntılı bir şekilde bahsedilmiş olması aynı zamanda öğrencinin, din hakkında, tarafsız, eleştirel hoşgörülü bir yaklaşım sergilemesi ile kültürel ve toplumsal olarak gerçekçi bir anlayış geliştirmesi yönünden mühim olan bir konuya değinilmiş.
Asıl kaynaklarında yorum yapmadan dini bilgilerin sunulması öğrencilerin kendi dini yargılarını da gayet genel bir çerçeveden görmelerini sağlayacak dini manada geniş bir açıdan bakmanın tercihini verdiğimizde onlara en büyük hediyeyi vermiş olacağımızı en güzel şekilde vurgulanmış.