Kasım 2018 İbrahim ÇİFTÇİ A- A+ Sesli Dinle    |  
Sesli Dinle    A- A+

SÖZ MEYDANI-Takıldık mı Katıldık mı?

Gündeme takılıp kalmak. Ara sıra bu köşede Türkiye gündeminin yoğunluğu ve hızlı değişiminin meydana getirdiği yorgunluğa dikkat çekerim.

Gelişmekte veya az gelişmiş olan ülkeler, gündemlerini kendileri tespit edemediğinden sun’î gündemlerin mahkûmu olurlar. Bu yapmacık, kurgu gündemlerle meşgul olan o insanların faydalı ve uzun vadeli işlerle meşguliyeti de engellenmiş olur. Hedef tespiti zorlaşır. Biz, 1980 öncesinde üniversitede okurken “anarşi” denilen gençlik-öğrenci olayları ve kargaşa vardı. Her gün yurttan çıkarken “bugün hangi olay olacak, nerede nasıl kavga çıkacak, kim kimi bıçaklayacak…” kaygısını taşırdık.

Dolayısıyla ne dersimizi ne geleceğimizi düşünebilirdik. Ne de hedef planlaması yapabilirdik. Çünkü sun’î gündem bizi meşgul ederdi. Zaten emperyalizmin temsilcisi olan devletler de bunu istiyor. Tarih boyunca güçlü ve sömürgeci devletler, diğer devletleri ve halklarını geçici ve faydasız gündemlerle uğraştırıp enerjisini harcattırmak üzere planlar yapmışlardır. Hindistan, İngiltere’nin sömürgesi iken İngilizler, Hint aydınlarına ve zeki gençlerine “logaritma cetveli”ni ezberlettiriyordu. Ezberleyenlere İngiltere’ye götürme vaadini yapıyordu. Düşünen beyinler logaritma ile meşgul edilirken İngilizler sömürüsüne devam ediyordu. Çünkü düşünenlerin gündeminde sömürüye başkaldırı yok, logaritma cetveli vardı. Ta ki Mahatma Gandi’ye kadar.

Şimdi bizim ülkemizde de sun’î gündemler çok fazla. En son Rahip Brunson olayında olduğu gibi. Devletin rutin bir işi halkın gündemini o kadar meşgul etti ki. Sosyal medya, basın ve kamuoyu verilen kararın lehinde veya aleyhinde bir sürü hezeyanı ortaya koydu. Peki ne oldu? Söylenenler hep boşa çıkmadı mı? Gözaltına alındığı, yargılandığı ve tutuklandığından kimsenin haberi bile yokken ABD’den gelen tehditvari açıklamalarla ülkenin gündemine oturan bu adam ve durum bize acaba neleri unutturdu, sormadan edemiyor insan. Güçlü devlet olunmazsa bu ve buna benzer gündemler bizi meşgul eder ve esastan koparız. Dışarıdakiler bilinçli ve sahte gündemler oluşturuyor. İnşaallah içimizde de bizi uyutmasınlar.

Bir topçu bir popçuyla atışmış. Al sana gündem, konuş babam konuş. Gündüz TV’yi açın bakın gündeme. Seyredin ve sonra sorun: Ne elde ettim? İnanın televizyonlar, gazete ve dergiler hep saman alevi misali yanıp sönen gündemlerle bizi meşgul ediyor. Şimdi soruyorum değerli okuyucularıma:

SON İKİ veya BİR AYLIK GÜNDEMİNİZDE NELER VARDI? BU GÜNDEMLER SİZE NE KAZANDIRDI? HEDEFİNİZE GİDEN YOLDA HANGİ KATKIYI YAPTI? Lütfen bu soruları kendinize sorun.

SOHBET MODASI

İslami hassasiyeti olan kadın-erkek, yaşlı-genç herkesin bir sohbet halkası var. Artık herkes tarafından “Sohbetim var, sohbete gidiyorum ya da geliyorum.” gibi ifadeler çekinmeden, korkulmadan söyleniyor. Çünkü son zamanlarda bir cemaatten(!) dolayı; tarikat ve cemaat karşıtlığı da moda oldu. Bu sebeple ifadeler önemli. Zaten bu yapılanmaların kendi içinde birçok problemleri vardı. Dışarıdan da laik, seküler, kuralcı ve inanç sıkıntısı olanların karşı çıkış ve düşmanlıkları eklenince işler zorlaştı.

Bu ülkede devletin okullarından aldığı dini eğitimle “İslamî anlamda bilinçlendiğini” söyleyecek kaç kişi var Allah aşkına? Hem devletin okullarında dini eğitim alan hem de dışarıda bir yapılanmanın sohbetine giden kişilerin daha iyi bilinçlendiklerini de bilmekteyiz, görmekteyiz. Öyleyse ikisi de olmalı. Biri alt yapıyı biri de üst yapıyı oluşturur. Yanlış yapanları kontrol etmek de devletin kolluk kuvvetlerinin ve Diyanet’in görevi. Ama unutulmamalı ki devlet, ne din ne mezhep ne de tarikat dayatamaz.

Sohbet modası dedim ya. Bu sohbetlerin kişiye ne kazandırdığını hem kişiler hem de sohbeti yapanlar sorgulamalıdır. Geri dönüşünün ne olduğu kesinlikle tespit edilmeli, tedbirler alınmalıdır. “Laf olsun, dini tarafını tatmin, dini görevimi yerine getirmiş olayım” gibi sözde olan ama derine inmeyen bir hatayı da belirtmeliyim. Yani dini sohbet bir moda ifade ya da tatmin aracı değildir, olmamalıdır. Tam tersi; öğrenme, yetişme, eğitim amaçlı olmalıdır. Zeki SOYAK hocamın metodu ve anlatımıyla “bilgilenme, yönlenme ve uygulama” amacı aracı olmalıdır.

Sağlıcakla kalınız.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr