Ekim 2024 İbrahim ÇİFTÇİ A- A+
A- A+

SÖZ MEYDANI-Bir Farklı Kitap

Bizim Mesnevi’miz vardı. Bizim methiyemiz, hicviyemiz vardı. Şairlerimiz, yazarlarımız ahlaki, öğüt ve ders verici, ibret aldırıcı hikayelerini mesnevi nazım şekliyle ya da mensur şiir şeklinde yazarlardı. Mevlana’nın Mesnevi’si bu anlatımlarla doludur. Kahramanlar genellikle halkın da bildiği her türden hayvan, hayali varlıklar olurdu. Teşhis (kişileştirme) sanatıyla insanlaştırılan ve intak (konuşturma) sanatıyla konuşturulan insan dışı varlıklar ahlaki amaçla eserlerin kahramanı olurdu.

Hindistanlı Beydeba’nın Kelile ve Dimne’si, Aispos’un Ezop Masalları, Divan şiirinden önceki örneklerdir. Doğu’nun klasik anlatım tarzı ve konusunu çok sonraları La Fontaine bu kişilerin eserlerinden almış ve Fabl olarak yazmış, şöhret olmuştur. La Fontaine’den çok önce Sadi, Hafız, Mevlana, Feridüddin Attar, Şeyhi… gibi birçok şair, adı fabl olmayan (mesnevi olan) birçok eser üretmişlerdir.

Sonra çocuk edebiyatı oluşunca Batı bu usulden, tarzdan faydalanarak, fabl, daha çok da masal olarak esre üretmeye başlamışlardır. Şimdi bakıyorum, çocuklara yönelik çok sayıda Batı kaynaklı eser tercüme ediliyor ve bunlar masal tarzında. Rahmetli Ruhi Şirin’le başlayan İslami, ahlaki hem de edebi özelliği olan çocuklara yönelik eserleri görmek bizi mutlu etmişti, etmektedir. Klasiklerden seçilen hikaye ve masallar da bunlara eklenebilir.

“Oruç Tutmak İsteyen Kedi” ismi dikkatimi çekti. Bilinen bir çocuk kitabı diyerek, alışkanlığım olarak kitabın arka kapağını okudum. Tabii şaşırdım.

“Bu kitapta olay çok! Üstelik anlatıcı da iki tane. (tane kelimesi uygun düşmemiş ya. Anlatan portakal, elma, ceviz, buğday gibi tanelik olsaydı uygun düşerdi. İki de anlatıcısı var, denebilirdi.) Hem evin kızı Heleki hem de kedimiz Neyseki anlatıyor yaşananları. Hangisi haklı, karar sizin ve öğrenmek ama gülmek garantili.”

Yazarın da çizerin de isimlerini sarkıtmışlar ama yazar sola biraz fazla kaymış. Harika bir kapak. Bu galiba fiyatı artırmış. Meraklı olmayanın alması ve hediye etmesi biraz zorlaştırılmış, biline.

Rahmetli Cahit Zarifoğlu’nun “Motorlu Kuş” için olacak “30 yaşından büyük çocuklara…” diye bir arka kapak uyarısı vardı. Ben de bu kitap için diyebilirim. Çünkü konuşturulan kedi Neyseki’nin yaptıklarından sonra değişik şekillerin içine farklı renklerde yazılmış bölümler her yaş için geçerli. Yazarın, yazmadan önce kedilerle ilgili geniş bir hazırlık yaptığı, verilen bilgi ve tespitlerden anlaşılıyor.

Bölümlerin başlıkları dikkat çekici olmuş. “Kediler Navigasyon Kullanır mı, Kedilere Zekat Düşer mi, Pisili Cami, Pisili Servis, Mırnav Mırnav Bir Sınıf, Kedinin Sesi Uzaktan Hoş Gelir, Köpeklerin Sahibi Kedilerin Personeli Vardır…” Bu başlıkların altı da iyi doldurulmuş.

Masalın içinde gündelik hayat, sosyal hayat, tarih, bilim, edebiyat din ve dini hayat… harika bir tarz ve anlatımla verilmiş. Yormadan, yorulmadan öğrenme imkanı veriyor. Ramazan’ı hepimiz biliriz ama mukabele, fıtır sadakası (fitre), itikaf, teravih ve benzeri kavramlar ve içerikleri, anlatımı, hikaye içinde çok tatlı, kolay ve anlaşılır olarak verilmiş. İftar davetleri, diş kirası bile anlatılmış, Neyseki’nin çok heyecan verici yaramazlıkları hikaye edilirken. Eğlendirerek anlatım, güldürerek öğretmek, kolay ve basit söyleyişlerin içinde büyük fikirlerin verilmesi, yazarın başarılı üslup ve birikimini gösteriyor.

Namık Kemal’in tiyatro için “eğlendirerek öğretim” demesi gibi “Oruç Tutmak İsteyen Kedi”de de bu yapılmış.

İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde evin kızı Heleki’nin anlatımları devredeyken, ikinci bölümde esas kahraman Neyseki’nin yaptıkları yanlışları, yaramazlıkları, çektirdiği eziyetleri, bir nevi savunması karşımıza çıkıyor. Bu savunma ile beraber toplumda modernlik adına yapılan sosyal, ailevi, ananevi yanlışlıklar ve kaybedilen değerler hatırlatılıyor.

Ev sahibini ağırlayan Neyseki, evdeki eksik ve yanlış olanları bir bir sıralıyor. Aile fertlerinin bir arada olması, yaşlıların izole edilmemesi, çok yeme içmenin sonuçları, kadınlar arası gıybet, ev hanımlarının TV düşkünlükleri ve gündüzleri seyrettiklerinin zararları, erkeklerin haber ve spor programı bağımlılığı… Mesela diyelim ve bazı tespitleri Neyseki’nin ağzından dinleyelim:

“Pazar günleri evde miskinlik yapacaklarını hissedince anında oradan oraya fırlıyorum, kaçıyorum, koşuyorum. Hepsini de evlatlarım biraz insan içine çıksın, topluma karışsın diye yapıyorum. Sonra çocuklar mecburen dışarı çıkıyorlar, ormanlık bir yere gidip semaverde çay demliyorlar, mangal yakıyorlar, voleybol oynuyorlar.

Tuvaletten sonra, yemekten önce ellerini yıkama isteği uyandırdım hepsinde. Yatmadan dişini fırçalamayan da kalmadı sayemde. Bir de ben cumaları kişisel temizliğime daha çok dikkat ediyorum, bunlar da benden bakıp cuma günü gusül abdesti almaya alıştılar iyice.

İçerden kutu oyunu bulup getirdiler, beraber tabu, nesi var, hadi anlat bakalım falan oynadılar, sohbet ettiler. Şükür, küçük şeylerle mutlu olmayı da yavaş yavaş öğreniyorlar.

Güzelliğin makyajmış, giyimmiş, paraymış onlarla ilgili olmadığını, duruşla ilgili olduğunu gösterdim Heleki’ye. “Bak bana dedim, her gün aynı kıyafeti giyiyorum ama tertemizim, herkes peşimde.”

Hiçbir zaman sevmediklerime seviyor gibi davranma ikiyüzlülüğünde bulunmamamla dürüstlüğü öğrettim hepsine.

Az yemek yememle, çok su içmemle her gün vücudumu esnetecek hareketler yapmamla, güneşlenmemle, uyku düzenimle, kin tutmamamla, ne yaşarsam yaşayayım, onu çok da kafaya takmamamla örnek oldum hepsine. Antibiyotik girmez oldu eve, antidepresanları tıbbi atık çöpüne attılar.”

Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından çıkan bu kitabı okuyanların şunu dediklerini duyar gibiyim: Hem çocuğum hem ben, kitabı bir solukta okuduk. Okurken hem keyif aldım hem de öğrendim. Çocuğumla yaptığım değerlendirmede onun çok şeyler öğrendiğini, benden tafsilat istediğini gördüm.

Birden çok büyük okuyucu da der ki: Böyle kedi, düşman başına mı yoksa dost başına mı olsun? Çizgiler, grafik tasarım, tashih gayet başarılı olmuş. Eserden dolayı hem yazarı hem çizeri hem de Diyanet İşleri Bakanlığı ilgililerini kutlarım. Haydi büyükler, haydi küçükler, Oruç Tutmak İsteyen Kedi’yi okumaya.

Sahi bu kedi istemiş ama acaba oruç tutmuş mu? Cevabı kitapta.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr