Ölüm ve Cenaze İle İlgili Hadisler
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İnsan, yanı başında doksan dokuz ölüm olduğu hâlde tasvir edilmiştir. Bu ölüm tehlikelerini atlatırsa, ihtiyar olur ve sonunda ölür." Tirmizî.
"Hiçbiriniz, başına gelen bir zarardan dolayı, sakın ölümü dilemesin. Mutlaka böyle bir şey yapması gerekiyorsa, şöyle dua etsin:
"Allah’ım! Yaşamak benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat. Ölmek benim için daha iyi ise, canımı al!" Buhârî.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Ölülerinize, "Lâ ilâhe illallah"ı telkin edin!" Müslim.
"Ölülerinize Yâsin sûresini okuyun!" Ebû Dâvud.
"İnsan iki şeyden nefret eder: ÖLÜM, oysa ölüm mü’min için, fitneden, kargaşadan daha iyidir. AZ MAL, oysa az malın hesabı da az ve kolay olur." Ahmed.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin oğlu İbrahim can çekişiyordu. Onu o hâlde görünce, gözleri yaşardı.
"Ey Allah’ın Rasûlü! Sen de mi?" diye soran sahabeye şöyle buyurdu:
"Bu, bir merhamet eseridir. Göz yaşarır, kalp hüzünlenir, fakat biz yine de Rabbimizin hoşnut olacağı şeyi söyleriz," diye cevap verdi. Sonra da: "Ey İbrahim! Biz senin ayrılışından dolayı çok üzgünüz," dedi. Buhârî.
"Dünyada ve âhirette lânetli iki ses vardır: Nimet anında çalgı sesi ve musibet anındaki ağlama sesi." Bezzâr.
Sahabeden bir hanıma denildi ki: "Kardeşin öldürüldü."
"Allah ona rahmet etsin! İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn," diyerek cevapladı.
"Kocan da öldürüldü," dediler. "Eyvah!" dedi.
Bunun üzerine, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kadının kalbinde, kocasının, hiçbir şeyle karşılanamayacak bir yeri vardır." İbn Mâce.
"Cenazeleri acele götürünüz! Eğer iyi ise, bir an önce yerine ulaştırmış olursunuz, kötü ise, bir an önce sırtınızdan atıp, rahatlarsınız." Buhârî.
"Cenaze gördüğünüz zaman kalkınız, sizi geride bırakıncaya kadar ayakta bekleyiniz." Buhârî.
"Kim bir mezar kazarsa, Allah ona cennette bir köşk bina eder. Kim bir cenaze yıkarsa, annesinden doğduğu günkü gibi tüm günahlarından sıyrılır. Kim bir ölüyü kefenlerse, Allah ona cennet giysilerinden bir giysi giydirir. Kim, yaslı bir kimseye taziyede bulunursa, Allah ona takva elbisesi giydirir, ruhlar içinde onun ruhuna da merhamet edilir. Kim, başına bir musibet gelen kişiyi teselli ederse, Allah ona cennet giysilerinden, dünyada pahası biçilmez iki elbise giydirir. Kim, cenazenin ardından gidip de gömülünceye kadar beklerse, Allah ona üç kırat sevap verir. O üç kırattan sadece bir tanesi Uhud dağından büyüktür. Kim, bir yetimi, ya da bir dulu koruyup gözetirse, Allah onu gölgesinde gölgelendirir ve cennetine girdirir." Taberânî.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, bir ölüyü gömdükten sonra şöyle dua etti:
"Allah’ım! Sen onun Rabbisin, onu sen yarattın. Onu İslâm’a sen hidâyet ettin. Ruhunu alan da sensin. Gizli ve açık hâllerini en iyi bilen sensin. Onu affetmen için aracılık etmeye geldik, ne olur onu bağışla!". Ebû Dâvud.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ben size kabir ziyaretini yasaklamıştım, artık ziyaret edebilirsiniz. Çünkü onlar size âhireti hatırlatır." Müslim.
"Ölülerimize sövmeyin, söverseniz dirilerimizi üzersiniz." Nesêî.
"Vasiyet edecek bir malı bulunan Müslüman’ın, vasiyeti yanında olmaksızın üst üste iki gece geçirmeye hakkı yoktur." Buhârî.
"Kişinin, yaşarken bir para sadaka vermesi, ölürken yüz para sadaka vermesinden daha hayırlıdır.” Ebû Dâvud.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ne bir dinar, ne bir dirhem, ne bir köle, ne bir câriye bıraktı. Ondan kalan, bir binek, bir silah ve Allah için verdiği bir tarladan ibarettir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Kur’ândan başka bir şey bırakmamıştır. Buhârî.
"Mü’min can çekişirken, rahmet melekleri beyaz bir ipekle gelip, "Haydi, sen Allah’tan, Allah da senden razı olarak, doğru Allah’ın rahmetine ve cennetine, sana kızgın olmayan Rabb’e doğru çıkıp gidiver," derler. Bunun üzerine, misk gibi güzel bir koku saçarak çıkar, melekler onu birbirlerine verirler. Gök kapılarına el üstünde getirirler ve derler ki, "Yerden size gelen bu koku ne kadar da ferahlatıcı!" Sonra onu, mü’min ruhların yanına götürürler. Onlar, sizden birinizin gurbette olan yakınına kavuştuğu zaman duyduğu sevinci duyarlar. Yanına gelip sorarlar: "Filan ne yaptı, filan ne âlemde?" Cevap verirler: "Bırakın onu, o dünya zevkine dalmıştı." gelen ruh: "O öldü, size hâlâ gelmedi mi?" der. "Öyleyse o, Haviye cehennemine götürüldü" derler. Kâfir can çekişirken, azap melekleri, ellerinde bir kamçı ile gelirler ve derler ki: "Haydi, sen Rabbine ve Rabbin de sana kızgın olarak, Allahın azabına doğru çıkıver." O da, leş kokusundan daha kötü bir koku içinde, Allahın azabına doğru çıkar. Sonunda arzın kapısına iletirler. "Ne kötü bir koku!" diyerek, onu kâfir ruhlarının bulunduğu yere götürürler." Nesêî.
"Kabir, âhiret konaklarının ilkidir. Kim orada kurtulursa, artık gerisi kolaydır. Kim de orada kurtulamazsa, gerisi ondan daha zordur. Hangi manzara ile karşılaştımsa, kabri ondan daha korkunç buldum." Tirmizî.
"Eğer siz, lezzetleri yok eden ölümü ansaydınız, bu kadar çok konuşmazdınız. O lezzetleri yıkanı çokça anın! Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçedir, ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur."Ebû Saîd radıyallahu anh. Rezîn.