Eylül 2021 Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI A- A+
A- A+

KUR'AN İKLİMİ- Helal-Haram Duyarlılığı

Yüce Allah Bakara Suresi 168. ayette şöyle buyurmaktadır:

يَاأَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْأَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًا وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ

Ey İnsanlar! Yeryüzünde bulunan gıdaların güzel ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin, zira şeytan sizin apaçık bir düşmanınızdır.”

Yüce Allah, yeryüzünde bulunan canlı cansız her şeyi yaratmış ve insanların hizmetine sunmuştur.[1] Yeryüzünde bulunan temiz ve helal şeylerden yemeyi emretmiş ve şeytana tabi olmayı yasaklamıştır. Çünkü şeytan, insanlar için en büyük düşmandır.[2]

Helal ve Haram Nedir?

Helal, dinen yenip içilmesi ve yapılması yasaklanmamış bilakis serbest bırakılmış olan her şeydir. Yaratılmış her şeyde asıl olan helalliktir. Helalin zıttı ise haramdır.

Haram ise, yapılması ve kullanılması dinen yasaklanmış olan her şeydir. Haramlar, Kur’an ve Sünnette belirtilmiş ve yasaklanmıştır. Dolayısıyla insan, daima helale talip olmalı, haramdan uzak durmalıdır. İnsan yeryüzünde bulunan temiz ve helal şeylerden rızkını temin etmeye özen göstermeli, haramlardan uzak durmalıdır.

Rızkın Helal Olmasının Önemi

Yüce Allah, birçok ayette yeryüzünde bulunan temiz ve helal şeylerden yemeyi ve kendisine şükretmeyi emretmektedir.[3] Şayet verdiği nimetlere şükredilirse nimetleri artıracağını, şükrü terk edip de nankörlük edilirse azabının çok şiddetli olduğunu vurgulamaktadır.[4]

İnsanın alın teri döküp çalışıp çaba sarf ederek, özellikle el emeğiyle elde ettiği rızık en helal rızıktır. Nitekim bir hadis-i şerifte Allah Resulü, “Âdemoğlundan hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir yemek asla yememiştir. Allah’ın peygamberi Davud (a.s) da elinin emeğini yerdi.”[5] buyurmuştur. Yüce Allah, peygamberleri insanlara örnek olarak göndermiştir. Bütün peygamberler kendi ellerinin emeğiyle, çalışıp alın teri dökerek rızıklarını temin etmişlerdir. Örneğin insanlığın atası ve ilk peygamber Hz. Âdem, buğday ekmiş, biçmiş, öğütmüş, hamur yapıp pişirip yemiştir. Hz. Nuh (a.s), marangozluk yapmış, Hz. Davud (a.s) demircilik yapmış, Hz. Süleyman (a.s) sepetçilik yaparak rızkını temin etmiştir. Hz. İdris (a.s) terzilik, Hz. Musa (a.s) çobanlık yapmış ve son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) ise ticaret yaparak rızkını temin etmiştir.[6]

Peygamberlerin her biri çalışıp kendi el emekleriyle rızıklarını temin etmek suretiyle insanlara güzel örnek olmuşlardır. Onlar asla insanlara yük olmamışlar, başkasına muhtaç olmamışlar, halktan biri gibi yaşamışlardır. İnanan insanlar da peygamberleri örnek almalı, rızıklarını çalışıp çaba sarf ederek helal yoldan temin etmeye özen göstermelidirler. Nitekim Yüce Allah da, “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin. Haram ile nefsinizi mahvetmeyin. Allah şüphesiz ki sizi çok esirgeyendir.”[7] buyurmak suretiyle insanları helal yoldan rızık temin etmeye teşvik etmekte ve haramdan uzak durmalarını istemektedir.

Helal ve Haramı Kim Belirler?

İslam dinine göre helal ve haramı belirleme yetkisi Allah ve Resulüne aittir. İnsanların bu konuda bir şey söylemeleri asla doğru değildir. Nitekim Yüce Allah, “Dilleriniz yalana alıştığı için her şeye, ‘bu helaldir’, ‘şu haramdır’ demeyiniz. Sonra Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah’a karşı yalan uyduranlar ise kurtuluşa eremez.[8] demek suretiyle insanları helal haram belirlemekten yasaklamaktadır.

İnsanların dinde helal ve haram belirleme yetkileri yoktur. Yüce Allah, “Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı güzel ve temiz şeyleri kendinize haram kılmayın ve sınırı aşmayın.[9] buyurmak suretiyle insanları helal ve haram konusunda uyarmaktadır. Allah’ın helal kıldığını haram, haram kıldığını helal sayan Ehl-i Kitap din adamlarını şöyle yermektedir: “Onlar, hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu İsa Mesih’i, Allah’tan başka rabler edindiler. Hâlbuki onlar, ancak bir olan ve kendisinden başka ilah bulunmayan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah, onların koştukları ortaklardan münezzehtir.[10]

Bu ayet-i kerime nazil olduğu zaman Adiy b. Hâtim et-Tâî, Hıristiyanların rahip ve hahamlarına ibadet etmediklerini, dolayısıyla bu ayette Yüce Allah’ın maksadının ne olduğunu sorduğu zaman Hz. Peygamber ona şöyle cevap vermiştir: “Din adamları helali haram, haramı helal yaptılar. Hıristiyanlar da onlara uydular. İşte bu, onlara ibadet etmeleridir.”[11]

Helal ve Haramın Sonuçları

İslam dini helal kazanca, rızkın helal yoldan temin edilmesine çok önem vermektedir. Çünkü insanın midesine inen helal bir lokma, zihni ve düşünceyi berraklaştırır. İnsanın kanını temizler, vicdanı geliştirir ve imanı güçlendirir. Helal lokma, dua ve ibadetin Allah’a ulaşıp kabul edilmesine vesile olur.

Haram lokma ise, insanın kalbinin katılaşmasına ve vicdanın körelmesine sebep olur. Ayrıca yapılan ibadet ve duanın kabul olmamasına neden olur. Nitekim bir defasında Hz. Peygamber: “Saçı başı dağınık, toz toprak içinde kalan ve elini semaya kaldırıp ‘Ey Rabbim’ diye dua eden bir yolcuyu anlatarak şöyle buyurdu: ‘Bu yolcunun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır ve netice itibariyle haramla beslenmektedir. Peki, böyle bir kimsenin duası nasıl kabul edilir?”[12]

Abdullah b. Abbas’tan (r.a) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber’in huzurunda; “Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerden helal ve temiz olanlarını yiyin.” ayeti okununca Hz. Sa’d b. Ebi Vakkas adındaki sahabî: “Ey Allah’ın Resulü, Yüce Allah’a benim için dua buyurun da beni duası kabul edilen bir Müslüman kılsın.” diye talepte bulunmuştu. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona şöyle buyurdu: “Ey Sa’d! Temiz (helal) şeyler ye! Duası kabul olunan bir kimse olursun. Muhammed’in canını kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, kişi haram bir lokmayı midesine indirir de bu sebepten kırk gün (duası) kabul olunmaz. Hangi kulun eti (bedeni) haram, murdar ve faizden büyüyüp gelişirse cehennem ateşi ona daha lâyıktır.”[13]

Hz. Peygamber,“Öyle bir zaman gelecek ki insanoğlu aldığı şeyin helal mi haram mı olduğuna hiç aldırmayacak.”[14] buyurmak suretiyle insanları helal ve haram konusunda duyarlı olmaya davet etmektedir.

Netice olarak diyebiliriz ki, İslam dini, insana temiz ve helal şeylerden yemeyi emretmekte, rızkın helal yoldan temin edilmesine çok önem vermektedir. Zira helal rızık, insanın vicdanına serinlik, ruhuna rahatlık, kalbine güç ve esenlik verir. Müminin yaptığı dua ve ibadetin Allah katında kabulüne vesile olur. Haram lokma ise, insanın kalbini katılaştırır, vicdanı köreltir. Yapılan dua ve ibadetlerin reddedilmesine sebep olur. İnsanın Allah’ın gazabına ve azabına duçar olmasını sağlar.


*    Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri bölüm başkanı. msoysaldi@hotmail.com

[1]    Bk., Hac, 22/65; Lokman, 31/20; Casiye, 45/13.

[2]    Bk., Bakara, 2/168, 208; Enam, 6/142; A’raf, 7/22; Yusuf, 12/5; Kasas, 28/15; Fatır, 35/6; Yasin, 36/60; Zuhruf, 43/62;

[3]    Bk., Bakara, 2/172; Maide, 5/88.

[4]    İbrahim, 14/7.

[5]    Buharî, Buyu’, 15.

[6]    İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, 14: 312.

[7]    Nisa, 4/29.

[8]    Nahl, 16/116.

[9]    Mâide, 5/87.

[10]  Tevbe, 9/31.

[11]  İbn Kesir, Muhtasaru Tefsiri İbn Kesir, Beyrut, 1402/1981, 2: 137.

[12]  Müslim, Zekât, 65; Tirmizî, Tefsir, Bakara, (2992); Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2: 328.

[13]  Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3: 321, 399.

[14]  Buharî, Buyu’, 7, 23.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr