Kitaplı Kitapsızlar
Ekim 2016 Nureddin SOYAK A- A+
A- A+

Kitaplı Kitapsızlar

Mü’minin tek kitabı vardır. O da Rabbimiz zül celal vel kemal hazretlerinin Resulüne vahyettiği Kur’an-ı azimüşşandır. Mü’min her şeyini ona göre şekillendirir. Her şeyiyle onun ahkâmına tabidir. Rabbimiz kullarının tabi olacakları hükümleri onda açıkça beyan buyurmuştur. “And olsun size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Enbiya, 10)

Mü’minin şeref ve şan arayacağı yegâne kaynak Kur’an’dır. Başka yerlerde şeref ve şan arayanlar, başka yerlerde ilim ve hikmet arayanlar, başka yerlerde kendilerini mutlu edecek hükümler arayanlar beyhude bir arayış içindedirler. Rabbimiz hükmünü de kullarına beyan buyurmuştur. Hüküm, hükümran olan Allah’ın hakkıdır. Allah’ın mülkünde hüküm koymaya ve hükümran olmaya kalkışanlar hükümranlık iddiasındaki tağutlardır. Hüküm de hükümranlık da âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. “Hüküm ancak Allah’a aittir.” (Yusuf, 40)

“De ki: Eğer biliyorsanız söyleyin: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine karşı korunulamaz olan kimdir?” (Mü’minun, 88)

Mü’min hükümran olarak Rabbini tanır ve bilir. O’nun hükmü üzerine hüküm tanımaz. Sadece onun hükümlerine ram olur. Sağlıklı bir iman ve İslam’ın tek kaynağı odur. Mü’min sadece ilahi ve nebevi hükümlere saygı gösterir, tabi olur. Onun dışındaki hükümlere ancak ona ters düşmezse değer verir. Bu kimin hükmü olursa olsun fark etmez. “Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse bu Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlığı size okunanların dışında bütün hayvanlar size helal kılındı.” (Hac, 30)

Rabbimiz hükümlerine uyulmasını başta peygamberler olmak üzere kullarına sıkı sıkıya tembih etmiştir. Resulüne bile hükümlerine uyması konusunda, “başkalarının heva ve heveslerine tabi olma” diye ikaz buyurmuşsa, bizlerin hali nicedir. Mü’min hayatını yaşarken sürekli “Ben bütün ilişkilerimde Rabbimin hükümlerini göz önünde bulunduruyor muyum? O’nun hükümlerinin ne kadarına uyup ne kadarına uymuyorum? Uymadıklarıma niçin uymuyorum? Ne zaman uymaya başlayacağım?” muhasebesini yapmalıdır. “Böylece biz onu (Kur’an’ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra sen onların heva ve heveslerine uyarsan, Allah tarafından senin için ne bir dost vardır ne de bir koruyucu.” (Rad, 37)

Kitabın samimi tâbîlerinin hiçbir hususta anlaşmazlığa düşmeleri söz konusu olamaz. Âlimleri farklı içtihatlar yapar fakat birbirine düşman olmazlar. Ümmileri samimi âlimlere tabi olurlar. Âlimi ile tabi olanları ile mü’minlerin yapacağı tek şey Allah’ın ahkâmına tabi olmak ve onu gönül hoşluğu içerisinde hayatına nakşetmektir. Bugün dindar görünümlü bazı kişileri O’nun bazı ahkâmı konusunda sorguladığınızda, ona ters düştüklerine şahit oluyorsunuz. Bu nasıl bir dindarlık? Kendi kendimizi aldatmayalım. Mü’minler olarak O’nun ahkâmına iman, O’nun ahkâmıyla amel konusunda en ufak bir tereddüt kişinin imanını alır götürür. Kur’an’ı iman ve amellerimiz için başucu kitabı yapmadan kurtuluşumuz mümkün değildir. “İnsanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi.” (Bakara, 213)

Peki, tek sağlam kitaba sahip olan mü’minler, kitabın ihtilaf etmeyin hükmüne rağmen gereksiz ve cahilane ihtilaflarla birbirini kırarlarsa ümmetin hali nice olur. Gereksiz ve cahilane ihtilaflardan kurtulmuşluk Rabbimizin rahmetinin tecellilerindendir. “Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir.” (Hud, 119) Mü’minin her meselesinde müracaat edeceği yegâne kaynak Allah ve Resulüdür. Rabbimizin rahmetinden mahrum olanlar ise gereksiz ihtilaflarla boğuşmaya mahkûm olurlar. “Biz sana kitabı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında, Allah’ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin.” (Nisa, 105)

Onun ahkâmından bazılarına uyup bazılarını reddedenler, ancak mü’min görünümlü münafıklardır. “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve peygambere çağırıldıkları zaman, bir de bakarsın ki içlerinden bir grup yüz çevirmektedir.” (Nur, 48) Rabbimizin ahkâmı söz konusu olduğunda, mü’minin tavrının nasıl olması gerektiğini de Rabbimiz bize bildirmektedir. “Aralarında hüküm vermek için Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde mü’minlerin söyleyecekleri söz ancak ‘işittik ve itaat ettik’ demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Nur, 51)

Kitaba inandıklarını söyledikleri halde onun ahkâmına tabi olmayanlar, kitabı okudukları halde onunla amel etmeyenler, öpüp başına koydukları halde ondan işine geleni alıp işine gelmeyeni reddedenler, hakkı batıla karıştıranlar, kitapta olmayanı kitaptanmış gibi dillerini eğip bükerek anlatanlar, kitabı kitaplıklarının başköşesine koydukları halde hayatlarından söküp atanlar aslında hiçbir şey üzere olmayan kitaplı kitapsızlardır. “Kendilerine kitaptan bir pay verileni görmüyor musun ki, aralarında hüküm vermesi için Allah’ın kitabına çağırılıyorlar da sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyor.” (Âl-i İmran, 23)

Allah’ın kitabına muhalefet eden, O’nun ahkâmından yüz çevirenlerin, mü’min olduklarını söylemeleri boş bir iddiadır. “… Şöyle derler: Eğer size şu hüküm verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının. …” (Maide, 41)

Kitaptan işine geleni alıp işine gelmeyeni almama anlayışı tüm kitap ehlinde olmuş maalesef. Allah’ın ahkâmını hafife alarak ondan yüz çevirmek, onun ahkâmı ile hükmetmemek küfürdür, zulümdür, fasıklıktır. “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide, 44)

Mü’min, Allah’ın ahkâmının bir kısmından bile feragat edemez. “Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmında seni şaşırtmalarından sakın. (Maide, 49)

Mü’min, Rabbinin rızasına ulaşma dışında hiçbir kaygı ve endişesi olmayan kişidir. Kitaplı kitapsız olmaktan kurtulmanın tek yolu şöyle buyrulmuştur: “Allah ve Resulü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” (Ahzab, 36)

Allah ve Resulünün hükümlerini biliyor muyuz? Uyguluyor muyuz? Tebliğ ediyor muyuz?

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr