Mart 2023 Tahir DAĞASLANI A- A+
A- A+

KAPAK-Herkes Yaptığının Esiridir

Bismillah ile başlayan dünya hayatımızı ahirette Cennete girerken söyleyeceğimiz Elhamdülillahi rabbil âlemin ile tamamlayabilmek bütün müminlerin nihai hedefidir. “Onların orada duası, "Allah’ım! Sen, her türlü eksikliklerden uzaksın!" Birbirlerine esenlik dilemeleri de "Selam" şeklindedir. Onların son duaları da “Elhamdülillahi rabbil alemîn”dir.” (Yunus: 10)

Yol da bellidir, yolcu da belli, hedef sıratı müstakim üzere Rahmani bir tavır ve peygamberi bir gayretle Bismillah diyerek Allah’ın yolunu yol edinmiş tüm dostlarla yola çıkmak ve her ne olursa olsun yoldan ayrılmamaktır. Allah, bizim dostumuzdur. O bizi her türlü açmazdan, çözümsüzlükten ve karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve yüce ufuklar açar.

Kur’an-ı Kerim’in ilk ayeti olan “Bismillahirrahmanirrahim” Yüce rabbimizi tanıtan ve iki yüce nur olan Rahman ve Rahim isimlerinden oluşur. Allah’ın mahlûkata Rahmân ismiyle tecelli edip rahmet etmesi, kul için her türlü ihtiyacını gidermeyi istemesi anlamındadır. Rahmân ismi sadece Rahîm ismiyle zikredilirken, rahîm ismi, azîz, gafûr, raûf, vedûd, tevvâb ve berr sıfatlarıyla birlikte kullanılmaktadır. Bütün bu esma rabbimizin kullarına iyilik ve ihsan ile yönelmesini ifade eder.

Peygamberimizin buyurduğu gibi; “Allah Teâlâ’nın yüz rahmeti vardır. Bunlardan birini insanlar, cinler, hayvanlar ve böcekler arasına indirmiştir. Onlar bu sebeple birbirlerini sever ve birbirlerine acırlar. Yabani hayvan yavrusuna bu sebeple şefkat gösterir. Allah, o doksan dokuz rahmeti kıyamet günü kullarına merhamet etmek için yanında alıkoymuştur.” (Buhârî)

Bu dünya zelzelelerle kurulmuştur. Sadece dünya mı? İlk atamız Âdem (as) ve annemiz Havva da gönüllerinde birer deprem, üzüntü ve kederle dünyaya geldiler. Pes etmediler, yılmadan kendileri ve gelecek nesilleri için yapılması gerekenlerle yeni hayatlarına başladılar. İlk önce bir aile olmaya çalıştılar. Birbirlerini kaybetmişlerdi, bir daha ayrılmamak üzere buluştular. Dünyanın sarsılmasına aldırmadan, yıkılmadan ailelerini ayakta tutmaya gayret ettiler.

Biz de gördük ki evler yıkılır, yeniden yapılır. Ama evdekiler yıkılırsa, aile birlikteliği ve bağları koparılırsa, devlet-millet bağları koparılırsa ve en önemlisi de bizi biz yapan inancımız ve değerlerimiz örselenirse bir daha toparlanmamız güç olur. Şimdi acil ihtiyacımız demir, çimento, arsa, araba, makam ve mevki değil esas ihtiyacımız bütün bunlar için neredeyse feda etmek noktasına geldiğimiz ailemiz, dostlarımız, milli birlik ve beraberliğimizdir. Dünya sarsılır, deprenir ve düşeni yutan bu dünyada bize düşen yıkılmamak, hep ayakta kalmak, el ele gönül gönüle tutunmaktır. Dünyanın ve maddiyatın geçici olduğunu tekrar acı bir şekilde hatırlamak, anne, baba, çocuklar ve tüm değerlerimize nasıl sarılmamız gerektiğini unutmamamızdır.

Bu aziz milletin en değerli hazinesi merhametidir. Gerekirse başkası için kendini feda etmesidir. Aç birini görünce yemek yiyememesi, uyuyamaması, hasta birini gördüğünde onunla beraber gerekirse ağlaması ama her zaman ümitli, azimli ve çelik gibi iradeli olmasıdır.

Bu millet evladını kaybeden Yakup peygamberin “Ey oğullarım! Gidin de Yusuf’u ve kardeşini iyice araştırın, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. İnkâr edenlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez!” (Yusuf:87) dediği gibi Allah’tan ümidini hiç kesmemiştir. Bilir ki mülk Allah’ındır. Dilediğine verir, dilediğinden alır. Ölüden diriyi çıkartır. O güzel şehirlerimiz, köylerimiz, kasabalarımız inşallah yeniden daha güzel olarak inşa edilir. Bugünler unutulur. Sadece acı bir hatıra olarak kalır. Bugünler, daha önce kırdığımız, incittiğimiz kimseler varsa yaralarımızı sarmamız için tam da fırsat günlerimizdir.

Biliriz ve iman ederiz ki “Herkes işlediği ameller ve hak ettikleri karşılığında kendisini rehin etmiştir.” (Müddessir: 38) İnsan yaptıklarının dünyada ve ahirette sorumlusudur. Kendimize, ailemize milletimize ve tüm varlıklara karşı görevlerimizi kasten yapmadıysak bugün dünyada, yarın da ahirette sarsılma ve yaptıklarımızla yüzleşme günümüzdür.

“O gün insanlar yaptıklarının kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.” (Zilzal: 6-8)

Millet olarak gün; şefkat, merhamet ve anlayış günüdür. Birlik ve beraberlik günüdür. Maddeten ve manen yıkılmış bir insanı tekrar ayağa kaldırmak ve hayata bağlamak Allah katında bütün insanlığı kurtarmak kadar kıymetlidir.

“…Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur…” (Maide: 32)

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr