KAPAK-Dünyanın En İyi Eğitim Sistemi
Aralık 2018 Sinan GÜN A- A+
A- A+

KAPAK-Dünyanın En İyi Eğitim Sistemi

Eğitim kavramı insanlık tarihi boyunca belki de üzerinde en çok durulan konulardan birisidir. Eğitim; milletlerin, devletlerin ve medeniyetlerin devamı için hayati bir meseledir. Nesillerin eğitilmesine gereken önemi veren toplumların tekâmüllerine tarih şahittir. Bu bağlamda her teşekkül istediği insan tipine ulaşmak için eğitim ile ilgilenmek zorundadır.

Devlet veya sistemler varlığını kendini yenileyebilmesine borçludur. Bazen kurucularının yaşam felsefesini aşılayarak, bazen de “iyi vatandaş iyi insan” yetiştirmek ve bu şekilde varlıklarını devam ettirmek isterler. En küçük canlılar, hatta kuru bir ot bile tohumunu toprağa bırakmadan yok olmazken insanların ve sistemlerinin nesil derdinde olması gayet tabiidir.

“Dünyanın en iyi eğitim sistemi hangisidir?” desek, birçokları Batılı ülkelerin eğitim sistemlerinin çok iyi olduğunu söyler. Bazıları da son yıllarda Uzakdoğu milletlerinin eğitim çitasını yükselttiğini hatta Batılı rakiplerini dahi geri bıraktıklarını istatistiklerle anlatabilirler. “En iyiyi belirleyen kriterler nelerdir?” diye sorsak şu cevapları alırız: Okula devam, okulların şartları, eğitime ayrılan bütçe, öğretmen kalitesi ve öğretmenin toplumdaki yeri, bilgiye ulaşma imkânı, teknoloji kullanımı, yetişkin okuryazarlık oranı, bilim ve matematik sonuçları, OECD’nin üç yılda bir 15 yaş düzeyindeki öğrencilere fen bilimleri, matematik ve okuma alanlarında uyguladığı PISA sınavlarının sonuçları…

Bu kıstaslar içinde hangi insani değerler var? Ahlak var mı? Saygı, sevgi, hoşgörü var mı? Bırakınız İslamca yaşama dair güzel değerleri; insanca yaşam adına hangi evrensel ahlak yasası veya birlikte yaşama kültürüne dair bir sistematik var? Dünya değer yargılarını değiştirmeyecekse yeryüzünde zulüm, tahakküm, kölelik, açlık vs. azalır mı? İnsanın görünenden çok daha büyük, bilinenden çok daha karmaşık olan ruhsal yapısını ihmal eden bir eğitim; sadece hormonlu bir yaratık yetiştirir.

İşte günümüz dünyası bu ilginç ve bencil yaratığın eseridir. Eğitim konusunda muhatap insandır. İnsanın en önemli özelliği ise vicdan sahibi olmasıdır. Vicdanlara hitap etmeyen bir eğitim asla insanca bir eğitim olamaz. Dünyanın bu meselede geldiği yer maddeci eğitim anlayışıdır. Sadece bu dünyayı önemser, maneviyatı yoktur. Ruhsuz, çıkarcı ve bencil bir insan tipi hedefler. Siz hiç bakmayın “Bizim hedefimiz evrensel nitelikte iyi insan yetiştirmek” dediklerine. Sonuç kaçınılmaz olarak budur. Zaten önümüzde duran eser de bunu göstermektedir. Söylem farklı olsa da genel anlamda sonuç böyledir. Sadece dünyayı dikkate alan (maddeci, pozitivist, seküler ne derseniz deyin) eğitim anlayışının insanlığı götüreceği yer başka ne olabilir ki?

Çocuk Eğitimine Müslümanca Bakış Açımız

Müslüman toplumlar ve bireyler eğitim meselesine nasıl bakmalıdır? Her sistem, din, ideoloji kendi bağlılarını yetiştirmek ister. İslam medeniyeti de sâlih mü’minlerden oluşan bir toplum inşa etmek ister. Kur’an ve sünnet ekseninde yaşayan Müslümanların ortaya çıkmasını hedefler. Mademki hedefimiz bu, o halde referansımız da bunlar (Kur’an ve sünnet) olmalıdır.

İslami olan aynı zamanda insani olandır. İnsan fıtratına en uygun olandır. Nasıl şahsiyetler yetiştireceğimizi yine Kur’an ve sünnet bütünlüğü içinde, Kur’an ve sünnet çerçevesinde şekillendirmeliyiz. Müslüman sadece dünün, bugünün, yarının insanı değil, ahretin de yolcusu ve talibidir. Bütün hayatını da hep bu minval üzere bina etmelidir. Müslüman eğitim anlayışının hedefini eğitimci Prof. Dr. Rüştü Yeşil şöyle ifade ediyor: “Kaynağını Kur’an ve sünnetten alan tevhit inancı temelinde şekillenmiş. Ehlisünnet velcemaat anlayışına uygun bir kulluk anlayışı ile kendine, topluma ve tüm insanlığa mutluluk ve huzur getirmek üzere zamanını, emeğini ve diğer imkânlarını seferber eden; bilgi, duygu, düşünce ve davranışları İslamlaşmış, bilinçli ve duyarlı bireyler yetiştirmek. Daha mutlu, huzurlu ve yaşanabilir bir dünyanın kurulmasını sağlamaktır.”

İslam anlayışında baş eğitimci Allah Teâlâ’dır. Eğitimde de öncelikle yaratanın ölçüleri geçerlidir. O âlemlerin rabbidir. Rab yani terbiye eden, düzene koyandır. Rab sıfatıyla bütün âlemi terbiye eden Allah, insanlığında ilk ve en güzel terbiyecisidir. İlmin yegâne kaynağı Allah’tır. Allah bizi bizden daha iyi bilendir. Yarattığı ve nimetlerle donattığı insanın ihtiyaçlarını da en iyi o bilir. Buna inanan Müslümanın eğitim anlayışı da bu minval üzere olmalıdır.

Yolu, yönü, önü, sonu Rabbani olan Müslümanların eğitime bakışı da Rabbani olmalıdır. Rabbani eğitimde peygamberlerin yeri çok ama çok önemlidir. Onları Allah eğitmiş ve insanları eğitmek için göndermiştir. O halde çocuk eğitimine Müslümanca bakış önce Rabbani, sonra Nebevi olmalıdır. Vahiy bilgisi ve sünnet bilgisi olmadan iyi insan yetiştirmek kuru bir iddiadan ibarettir. Hatta mümkün değildir. Eğitimci Abdurrahman Arslan “İslam inanç olarak da hayat tarzı olarak da siyaset olarak da kendi kabının haricindeki bir kaba sığmaz.” diyor. O halde Müslüman kişi hayata bakarken önce özüne bakacak.

Hele hele “bana göre” diyerek (aklına güvenip onu yücelterek) asla İslam’a aykırı fikir beyan edemez. Ediyorsa Allah’a vereceği hesap çetin geçecek demektir. Müslüman meselelerini Allah ve Resulüne götürmekle yükümlüdür. İslam her şeyiyle Allah’ın ürünüdür yani sahibi Allah’tır. Bu sebepledir ki ekmel/mükemmeldir. Müslümanlar, neden kusursuz bir eğitimci dururken birçok eksiği ve hatası olan beşeri sistem ve anlayışlarla oyalansın ki? Bizim için bağlayıcı olan Rabbimiz ve her alanda olduğu gibi eğitim alanında da en güzel örnek olan peygamberimizdir. Bakara Suresi 151. ayette “Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size kitabı ve hikmeti tâlim edip öğreten bir resul gönderdik.” buyruluyor. Allah’ın eğitip öğrettiği Peygamber aleyhisselam “Beni Rabbim terbiye etti ne güzel terbiye etti” derken bu gerçeği vurguluyor.

Kur’an’da Çocuk Eğitimi

Mevcut bütün eğitim anlayışları eninde sonunda çocukları kapitalist toplum gerçeğine(!) uydurmak isterler. Günümüzün eğitim anlayışlarında çocukların adeta dokunulmazlıkları vardır; çocuk hep sevilir. Ona kızılmaz, ihtiyaçları her şeyin üzerindedir. Çocuk hayatın merkezindedir. Ebeveynlerin en önemli yaşama gayesi çocuklarıdır… Bu listeyi daha çok uzatabiliriz ama Rabbimiz ne diyor biz ona bakalım.

Kehf suresi 46. ayet: O mal ve evlatlar dünya hayatının süsüdür… Nur suresi 49. ayet: Çocuklarınız ergenlik çağına girdiklerinde izin istesin… Münâfikun suresi 9. ayet: Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın… Bakara suresi 128. ayet: Neslimizden sana ibadet eden bir ümmet çıkar…” ayetlerine bakalım. Kur’an’a göre çocuklar sevilen ve şefkat duyulan varlıklardır. Çocukların bizim için çok önemli olduğu kadar bir imtihan vesilesi olduğu üzerinde durulur. Kur’an hep anne-babaya değil çocuğa da seslenir, “öf bile deme” der.

Yukarıda geçen ayetlere göre “çocuk sevimlidir ve dünya hayatının süsüdür” deniliyor. Zamanlama adabı ve çocuklar için kurallar koymak gerektiği söyleniyor. “İmtihan aracı olan çocuk sevgisi, Allah’a kulluk görevinin önüne geçmemelidir” vurgusu yapılıyor. Çocuklarımızın Allah’a adanmış bir kul olabilmeleri için dua ve yönlendirmenin gerekliliği belirtiliyor.

Çocuk sevgisi ile imtihan sorumluluğu dengede tutulmalıdır. Çocuklarımıza Allah’ın sınırları (helal ve haramlar) ve ibadet ölçüleri öncelikle öğretilmelidir. Âdab-ı muaşeret ders olarak okutulmalı ve bu bir çocuk ilmihâli ile tamamlanmalıdır.

Nebevi Eğitim Metodunun Bazı Özellikleri

Peygamberimiz aleyhisselam “Her çocuk İslam fıtratı üzere (temiz duygularla) doğar. Onu Yahudi ve Mecusi yapan anne babasıdır.” (Buhari 6/143) buyurarak eğitimle insanın nasıl şekillenebileceğini belirtmiştir. “Allah beni zorlaştırıcı ve şaşırtıcı değil, muallim ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi.” buyuran Peygamber efendimiz aleyhisselam’ın eğitim metot ve ilkelerine baktığımızda modern dünyanın İslami eğitim anlayışından fersah fersah geride olduğunu görürüz.

  • Az ve öz konuşmak. Seviyeye dikkat etmek.
  • Adım adım öğretmek. Beden dilini kullanmak.
  • Görselliğe önem vermek. Uygulamalı eğitim.
  • Yakından uzağa gitmek. Okullar hayat olsun. (Dârül Erkam, Ashab-ı Suffe)
  • Tekrarın önemi. Yazıdan faydalanma.
  • Öncelik sırasına dikkat etmek. Çocukların arasını eşit tutmak
  • Oyun ve mükâfat dengesi. Alternatif geliştirme.
  • Sevgi ve hoşgörü ile yaklaşma. Yaşı kaç olursa olsun yalansız eğitim.
  • Kontrollü disiplin. Soru-cevap … gibi.

Günümüz eğitim bilimlerinin daha yeni yeni işlemeye başladığı çocuk eğitimi ile ilgili birçok yöntem ve tekniği Peygamberimiz aleyhisselam’ın hayatında uyguladığını görürüz. “Bir babanın evladına verebileceği en değerli hediye -bırakacağı en değerli miras- güzel terbiyedir, iyi bir eğitimdir.” (Hâkim, el- Müstedrek, IV, 263) buyuran sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Kişinin çocuklarının eğitimiyle meşgul olmasının sadaka vermesinden daha hayırlı olduğunu” da ifade etmiştir. (Tirmizi, Birr, 33)

Sonuç Olarak

Temelden başlanmalı, itikat ve ibadete dair zorunlu İslami bilgiler körpe beyinlerde öncelikle yer etmelidir. Çocuklarımıza iffeti, hayâyı öğretmeliyiz. Her dinin bir ahlakı vardır; İslam’ın ahlakı da hayâdır. Beden temizliğine gösterilen ihtimamın daha fazlası kalp temizliği için gösterilmelidir. Onların karınlarını doyurmaya çabaladığımız gibi kafalarını doldurmak için de çabalamalıyız. İyi bir lise ve iyi bir üniversite hayalinden daha fazla, onlara cennet hayali kurdurmalıyız. Zamanımızın içi boş özgüven hikâyeleri ile benlikleri ve kibirleri tavan yaptırılan çocuklarımıza kaybolmaya yüz tutmuş, çok önemli bir değerimiz olan tevazu tekrar hatırlatılmalıdır.

Cennet sermayemiz olan çocuklarımızın eğitimden eğlencesine kadar her şeylerini Kur’an ve sünnet dışı sistemlerin metotlarıyla değil, kendi değerlerimizle nasıl karşılayabileceğimizi düşünmeliyiz. “Ey iman edenler, kendinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz.” (Tahrim, 6) ilahi buyruğunu ve “Hepiniz çobansınız/yöneticisiniz, hepiniz gözetiminiz/sorumluluğunuz altındaki kimselerden sorumlusunuz. İnsanların idaresini üstlenen yönetici çobandır, yönetimi altındakilerden sorumludur. Dikkat edin, hepiniz çobansınız ve hepiniz gözetiminiz altındakilerden sorumlusunuz.” buyuran Peygamberimiz aleyhisselam’ın uyarısını unutmadan hareket etmek Müslümanın boynunun borcudur.

Bu uyarılara bakınca İslamca eğitimin bizim için bir istek ya da tercih değil, bir zorunluluk olduğunu görüyoruz. Yüce Rabbimiz, bize ve tüm Müslümanlara, gözümüzü aydınlatacak, amel defterimizi kapatmayacak, bizi hayırla yâd edecek/dua edecek, mü’min, muhlis, mücahit, tahir, salih, sadık, zahid ve abid bir nesil ihsan buyursun ve lutfetsin.

Kaynaklar

1. Dr. Vehbi Karakaş, Müslümanca Bakış

2. Hüseyin Şirin, Peygamberimizin Örnekliğinde İslam’da Çocuk Eğitimi

3. Mehmet Nezir Gül, Efendimizin Eğitim Metotları

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr