Şubat 2023 Oğuzhan KARAYEL A- A+
A- A+

İLMİHAL- Oğuzhan Cücük - Şehadet Ayı’nın Öncülerinden İskilipli Atıf Hoca’nın Hayatı ve Fıkıh Anlayışına Genel Bir Bakış

 

İskilipli Âtıf Hoca 1876 yılında Çorum'un İskilip İlçesi Tophane Köyü'nde dünyaya gelmiştir. Tedrisatının başlangıcı olan okuma ve yazmayı dedesinden öğrenmiştir. İbtidaiye mektebini Tophane Köyünde tamamlamıştır. Hafızlık eğitimini ise köy imamından geleneksel yöntem ile almıştır. 1891-1892 yıllarında Cacabey Medresesi'ne kaydolmuş ve Merkez Ulu Cami'de İskilipli âlimlerden dersler almıştır.[1] İskilip'in en tanınmış medresesinde müderris Abdullah Efendi'den dersler alan İskilipli Atıf, kısa zamanda çalışkanlığı ile ön plana çıkmıştır.

Ailesinin muhalefetine rağmen ilim tahsili amacıyla İstanbul'a gitmiş ve 1902'de medrese tahsilini tamamlamıştır. Medresede "İskilipli Mehmed" olarak anılmıştır. Meşhur Çarşambalı Hoca'nın rahle-i tedrisine oturmuştur. Öğrenimine devam ederken bir yandan da geçimini sağlamaya çalışmıştır.[2] Hayatı boyunca üstün zekâsı, çalışma azmi ve edebi ile dikkatleri üstüne çekmeyi başarmıştır.

Âtıf Hoca, 1922'de yazıp Maarif Vekâleti'nin izni ile bastırdığı Frenk Mukallitliği ve Şapka adlı risâlesi nedeniyle şapka kanununa muhalefetten dolayı 7 Aralık 1922'de tutuklanmıştır. Savcı Necip Ali'nin iddia makamı olarak istediği üç yıllık kürek cezasına karşılık mahkeme heyetince idama mahkûm edilen Âtıf Hoca, 4 Şubat 1926'da Ankara'da eski meclis binası yakınlarındaki Karaoğlan Çarşısı'nda Babaeski Müftüsü Ali Rızâ Efendi ile beraber idam edilmiştir.[3]

İskilipli Âtıf Hoca’nın “Muinü't-Talebe, Nazar-ı Şeriatta Kuvve-i Berriyye ve Bahriyye'nin Ehemmiyet ve Vucubu, Medeniyyet-i Şer’îyye ve Terakkîyât-ı Dîniyye, Mir'âtü'l-İslâm, İslâm Yolu, İslâm Çığırı, Tesettür-i Şer’î, Din-i İslâm’da Men-i Müskirât, Frenk Mukallitliği ve Şapka, İslâm Fıkhı” eserleri bulunmaktadır.

Atıf Hoca’nın fıkhi görüşlerine genel çerçevede bakacak olursak; fıkıhta naslarda hükmü bulunmayan meselelerde içtihada başvurmanın gerekli olduğunu ve içtihat kapısının kapanmadığını, her zaman açık olduğunu belirtmiştir. İçtihat yeterliliğine sahip kimseler, her zaman ve her yerde Kur'an ve sahih hadislerden hüküm istinbatında bulunabilirler. Yine Âtıf Hoca, zamanın değişmesi ile değişen hükümlerin örf ve âdete dayalı şer’î hükümlerden ibaret olduğuna dikkat çekmiştir. Bunlar, içtihada konu olan fer'i hükümlerle sınırlıdır. İslâm'ın evrensel ûsul ve esasları olan itikadî konular ile sübûtü ve manaya delâleti kat’î olan hükümler, içtihât alanına girmez.

Dönemler, milletler ve mekânların değişimi ile İslâm usûllerinde değişim söz konusu olamaz. Bu usûl ve hükümler hakkında ıslahat yapmak, dinin temel ilkelerini değiştirmek anlamına gelir. İçtihat yeterliliği olmadan hükümleri arzu ve isteklerine göre yorumlayan kimseler, insanları yanlış yollara sürüklemektedirler. Bu kimselerin her zaman İslâm toplumunda görüleceğine dikkat çeken Âtıf Hoca, bunların iddialarına cevap verebilecek, şer’î ilimlerde uzman ilim insanlarına her dönemde ihtiyaç olduğunu söylemiştir.

Hükümler üzerinde tasarruf, Kur'an'ın ruhuna uygun olarak bir sistem içerisinde yapılmalıdır.

 


[1] Mehmed Sılay, İskilipli Mehmet Âtıf Hoca, (İstanbul: Düşün Yayıncılık, 2011), 22-23.

[2] Kasım Tatlılıoğlu, "Bir Âlim, Âbid ve Mütefekkir Olarak İskilipli Mehmed Âtıf Efendi" Her Yönüyle

İskilip: Dünü, Bugünü, Yarını Sempozyumu, (Çorum: 9-11 Ekim 2014), 275-283.

[3] Mardin, Huzur Dersleri, II-III: 969-976, ayrıntılı bilgi için bak. Albayrak, "İskilipli Âtıf Efendi",

Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 583-584.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr