Arınma Mevsimi Üç Aylar

“Ey Allah’ım; Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.”
Üç Aylar diye adlandırılan Recep, Şaban ve Ramazan ayları Cenabı Hakk’ın ruhumuza ikram ettiği faziletli ve feyizli bir zaman dilimidir. Yapılan dileklerin dalga dalga Allah’a ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günahları silip yok ettiği kandiller geçididir. Günah işlemeye müsait olan insanın, günahlarından temizlenmesi için Üç Aylar bir fırsattır. Kısaca Üç Aylar, günahlardan arınma, sevaplarla bezenme için Rahman olan Rabbimizin kullarına yönelik düzenlediği kampanya mevsimidir.
Üç Aylar ve kandiller, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz; Yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi de güçlendirmemiz için son derece değerli fırsatlardır. İşte belki de son kez idrak edeceğimiz mübarek Üç Aylar, Yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hata, ihmal ve kusurlarımızdan dönmemize, gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır. Aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilafları, şahsî menfaat hesaplarını, basit düşünce farklılıklarını bertaraf etmeli; her zamandan daha çok muhtaç olduğumuz ve Yüce Dinimizin bizden ısrarla istediği, barış, hoşgörü, kardeşlik, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesini, insanî ve ahlakî meziyetlerin yeniden yeşermesini sağlamalıdır.
Unutulmamalıdır ki, insan bu dünyada nasıl yaşamışsa kıyamet gününde Allah’ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Ahiret hazırlıkları iyi ise sevinip mutlu olacak; kötü ise pişmanlık duyarak mahcup olacaktır. Ancak bu mahcubiyetin orada faydası da olmayacaktır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına bir baksın; Allah’tan sakının, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.” (Haşr, 18)
RECEP
Bu mübarek aylardan birincisi olan Recep’in manevî değerine, Kur’an-ı Kerim’de ve sevgili Peygamberimizin hadis-i şeriflerinde işaret buyrulmuştur. Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır; “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır.” (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, c. l, s. 423, Hadis No:1358) Bu ayların başlangıcında Hz. Peygamber’in şöyle dua ettiği de rivayetler arasında yer almaktadır; “Ey Allah’ım Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. l, s. 259; Keşfü’l-Hafâ, c. l, s.186, Hadis No: 554) Recep ayının ilk Cuma gecesi olan Regaib Kandili, Allah Teâlâ’nın kullarına bol bol bağışta bulunduğu, az ibadetlerine karşılık çok sevap verdiği bir rağbet gecesidir. Regaib gecesi duaların kabul edileceği ve isteyen kullarına Cenab-ı Hakk’ın ihsan ve ikramını bol bol vereceği bir gecedir.
Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübarek gece de Mirac gecesidir. Mirac gecesi, Allah Teâlâ’nın, sevgili kulu ve Resulü Hz. Muhammed aleyhisselam’ı Mekke’deki Mescid-i Haram’dan, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürdüğü (İsra, 1) ve oradan da göklerin derinliklerine yükselttiği gecedir. Mirac gecesi, Yüce Allah’ın, Peygamberimize büyük hakikatlerin ilâhî sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilâhî vahye muhatap kıldığı, kendi ayetlerini ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, mü’minlere beş vakit namazın farz kılındığı ve biz Müslümanlar için de ilâhî lütuflarla dolu olan feyizli bir gecedir.
ŞABAN
Üç ayların ikincisi olan Şaban ayı ve onun 15. gecesindeki Berat Kandili de mü’minlerce mübarek sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi adet halini almıştır. Bu gece hakkında Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; “Allah Teâlâ, Şaban’ın 15. gecesi -rahmetiyle- dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.” (Tirmizi, Savm, 39; İbn-i Mace, İkâme, 191, Hadis No:1388)
“Şaban ayının ortasında (Berat gecesinde) gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz, Allah o gece, güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar ‘Yok mu benden af isteyen, onu affedeyim; yok mu benden rızık isteyen, ona rızık vereyim; yok mu bir musibete uğrayan, ona afiyet vereyim; yok mu şöyle, yok mu böyle…’ der” (İbn-i Mace, İkâme, 191, Hadis No: 1388) Bir kısım âlimlerin kıblenin Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dan, Mekke’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin (Bakara, 144) Hicret’in ikinci yılında Berat Gecesi’nde vuku bulduğunu kabul etmeleri de bu geceye ayrı bir önem kazandırmıştır. Bu rivayetlerle, Hz. Peygamber’in Şaban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek, onu ihya ettiğine dair diğer rivayetleri göz önüne alan İslam âlimleri, bu geceyi ibadetle geçirmenin sevaba vesile olacağını söylemişlerdir. (TDV İslam Ansiklopedisi, Berat Gecesi Maddesi, c. 5, s. 475-476)
RAMAZAN
Üç Aylar’ın sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir Gecesi’nin ise dini hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayı fazilet ve hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla bir Kur’an ayıdır. Ramazan’ın diriltici özelliği, bütün insanlığı huzura ve mutluluğa kavuşturmak için yeryüzüne gönderilen Kur’an-ı Kerim’in bu ayda inmeye başlamasından (Bakara, 185), 1000 aydan yani seksen küsur yıllık bir ömürden daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin (Kadir, 3) bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, İslam’ın beş esasından biri olan Oruç, bu aya tahsis edilmiştir. (Bakara, 185) Ramazan ayının, günahkâr kullar için, yeniden kendine gelme, canlanıp ayağa kalkma ve şeytanın vurduğu prangayı koparma fırsatı verdiğini de Hz. Peygamber şöyle belirtir: “Ramazan ayı gelince, cennet kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” (Buhari, Savm, 5; Müslim, Sıyam, 1-2) Böylece Ramazan ayı sanki yeni bir hayatın başlangıcıdır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Her kim inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari-Müslim)