ANNE BABA OLMAK

Bir çocuğu sevmekle başlardı hayat,
Çocuk hayatın başladığı yerde çünkü,
Masumiyeti sevmek, çocuğu sevmek, saflığı, temizliği…
Yaradan’dan yeni gelmenin saflığını…
Anne baba olmak eşlerin hayatında çok önemli bir dönüm noktasıdır. Evliliğin ilk yıllarında birbirlerine karşı karı koca rollerini üstlenmiş olan çiftler, ilk bebeklerinin doğumuyla anne baba rollerini de hayatlarına eklemiş olurlar.
Anne baba olmak muhteşemdir, bir o kadar da zorlayıcıdır. Çocuğun doğmasıyla birlikte günlük rutinimiz, alışkanlıklarımız ve sorumluluklarımız değişiverir birden…
İlk bebeğimizi kucağımıza almak biz anneler için tarifi imkânsız duygular yaşatır. Hem çok mutluyuzdur hem de ne yapacağını bilmemenin şaşkınlığını yaşarız bir süre.
Büyük oğlum dünyaya geldiğinde ablam ve yengem 15 gün yanımda kalmışlardı. Onlar giderken kucağımda oğlum, ne yapacağımı bilememenin tedirginliği ile gözyaşlarına boğulmuştum. Kitaplardan ne kadar çok şey okumuştum oysa çocuk bakımı ile ilgili… Ama gerçeğini yaşarkenki çaresizliğimi hiç unutmuyorum. Her şey gibi çocuk büyütmek-yetiştirmekte yaşanarak öğrenilirmiş meğer düşe kalka, yanlışlar yapa yapa.
Neden anne baba olmak isteriz?
Özellikle sosyal gerekçeler yani yetişkin kimliği kazanmak, ailenin adının devam etmesi, sosyal baskı, sosyal güç, çocukların ileride ebeveynlere bakacağı fikri gibi nedenler bizi çocuk sahibi olmak için güdüler. Bunun yanında mutlu olmak, biyolojik ihtiyaçların karşılanması, ailenin gerçekleşmesi için de çocuğun varlığına ihtiyaç vardır.
Anne baba olmak pek çok sorumluluğu üstlenmektir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
*Öncelikle çocuk eğitimi konusunda anne baba kendini yetiştirmelidir (çocuk gelişim dönemleri, çocuk eğitiminde dikkat edilecek noktalar, çocuğun sosyal-duygusal-fiziksel-bilişsel gelişimi gibi)
*Güzel isim koymak anne babanın en büyük sorumluluklarından birisidir. Çünkü Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor ‘’Siz kıyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler koyunuz.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 61)
*Çocukların bakımı ve eğitimi noktasında anneler kadar babalarında sorumlulukları olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Çünkü babalar çocukların dünyasında çok önemli bir yere sahiptir. Çocuklar babalarını izleyerek büyürler. Hayatla nasıl mücadele ediyor, karşılaşılan problemleri nasıl çözüyor, güven veriyor mu? Baba ortada yoksa çocuklar değişik sorunlar yaşayabilir. Saldırganlık, madde kullanımı, okulu bırakma gibi.
*Çocukları oldukları gibi kabul etme, farklı beklentilere girmemek de çok önemlidir. Her çocuk kendine özgü bir donanıma sahiptir. Anne babaya düşen küçüklükten itibaren iyi bir gözlemci olmak ve çocuğun ilgi-yeteneklerini doğru tespit edip buna göre yönlendirme yapmaktır. 70 km hız yapan Renault marka bir otomobilden 150 km hız yapmasını beklersek hem kendimize hem de çocuğumuza eziyet etmiş oluruz.
*Çocukları can kulağı ile dinlemek de anne babanın en çok dikkat etmesi gereken şeylerden biridir. Çünkü çocuklar dinlenilmek ister, dikkate alınmak ister, söylediklerinin karşıdakiler tarafından anlaşılmasını ister Bir insana verilecek en büyük ceza onun varlığını fark etmemektir. Çocuğu fark etmezseniz kişiliğinde onulmaz yaralar açılır. Çocukla kaliteli zaman geçirmek için fırsatlar oluşturarak iletişimi en üst seviyeye çıkarmak önemlidir.
*Nasıl bir çocuk bekliyorsak öyle ebeveyn olmamız gerektiğini unutmamak gerekir. Çocuklar model alarak öğrenirler. Çocukların karşısındaki en önemli modellerde anne babalarıdır.
*Ailede huzur olması iyi çocuk yetiştirmenin ön koşullarındandır. ‘’Mutsuz bir kadın mutlu çocuklar yetiştiremez, çocuğunun iyi yetişmesini isteyen erkek önce çocuklarının annesini sevsin, onu mutlu etsin ki çocukları da mutlu olsun’’
*Yaşlarına uygun kurallar koymak, kuralın nedenini açıklamak, mümkünse aile toplantıları yaparak kuralı birlikte oluşturmak, soru sormasını desteklemek, yaşına uygun açık net cevaplar vermek de önemlidir.
*Geniş aile varsa anneanne, dede, babaanne, hala, teyze, dayı ile vakit geçirmelerini desteklemek çocukların gelişimine çok büyük katkılar sunar.
*Çocukların gelişimini desteklemek için farklı ortamlar sunmak, hayatın içinde gezdirmek de önemlidir. Düğünler, cenazeler, akraba buluşmalarına çocukları da götürmek, dağı taşı birlikte gezmek, tamir yaparken çocukların desteğini istemek onların TV, cep telefonu ve bilgisayardan da uzaklaşmalarını sağlayacaktır.
*Çocukların çevresinin iyi olması için emek harcamak gerekir. Bununla ilgili çok güzel bir hikâye vardır:
“En iyi buğday yarışmasında senelerdir katılan bir çiftçi, büyük ödülü o yıl da kazanmıştı. Yarışmayı izleyen gazeteciler, çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek istediler. Çiftçi, bu sırrın, kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyledi.
Gazeteciler bu cevaba çok şaşırdılar:
“Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen, ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?” diye sordular.
Çiftçi:
“Neden olmasın?” dedi. “Bilmiyor musunuz: Rüzgâr, olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan, komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir. En iyi buğdayı yetiştirmek için, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.”
Son olarak çok önemli bir hususunda altını çizelim; Çocuğun psikolojik gelişimi ailenin ona vereceği sevgiyle orantılıdır. Sevginin yerini hiçbir gıda, hiçbir oyuncak, hiçbir kıyafet tutamaz Nasıl ki varlık âlemi Allah’ın sevgisinin bir ifadesi ise çocuk da insan sevgisinin bir ürünüdür. Her çocuk cennet meyvesidir, Rabbimizin bu dünyada bize bağışlayabileceği en büyük servettir.
Hz Peygamber çocukları öpüp severken onu gören bir bedevi
-Demek sen çocukları öpüyorsun, benim şu kadar çocuğum var, daha hiç birini öpmedim deyince Hz Peygamber
– Allah senin kalbindeki merhameti söküp almışsa ben ne yapabilirim ki? buyurmuştur.
Bu yüzden şunu unutmayalım: Sevgi ile terbiye terbiyelerin en güzelidir.