Amelde İlmin Gerekliliği

Amelde İlmin Gerekliliği

Hiç şüphe yok ki dinde bilgili olmak, en faziletli amellerden olup her türlü iyiliğin belirtisidir. Nitekim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu konuda şöyle buyurmuştur: “Allah, kimin hakkında iyilik dilerse onu dinde bilgili kılar.” (Buhari, Müslim)

Bunun sebebi de şudur: Salih amelin temelini oluşturan faydalı ilim, ancak dinde bilgili olmakla elde edilir. Nitekim Allah azze ve celle, Peygamberi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e, kendisinden ilmini artırmasını istemesini emrederek şöyle buyurmuştur: (Ey Peygamber!) De ki: Rabbim! Benim ilmimi artır.” (Taha,114)

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem faydalı ilim öğrenilen meclisleri “Cennet Bahçeleri” olarak adlandırmış ve âlimlerin, peygamberlerin varisleri olduğunu haber vermiştir. İnsanın herhangi bir ameli yerine getirmeden önce o ameli doğru bir şekilde yerine getirmenin yolunu öğrenmesi gerekir. Böylece bu ameli geçerli olsun ve onun eda edilmesinden umulan hedef gerçekleşsin. O halde insan nasıl olur da cehennem ateşinden kurtulması ve cennete girmesi ona bağlı olan bir ibadete ilimsiz olarak ve öğrenmeden girişir!

İnsanlar ilim ve amel konusunda üç gruba ayrılmışlardır:

Birincisi: Faydalı ilim ile salih ameli birlikte elde eden kimselerdir. Allah azze ve celle onları, kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerin yoluna iletmiştir. Onlar ne güzel arkadaştırlar!

İkincisi: Faydalı ilmi öğrendiği halde bu ilme göre hareket etmeyen kimselerdir.

Üçüncüsü: İlimsiz olarak amel edenlerdir.

Namazlarımızda her rekâtta okuduğumuz Fatiha suresindeki Allah azze ve celle’nin şu sözü bu üç grubu kapsamaktadır: “Bizi dosdoğru yola ilet. Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna. Gazaba uğrayanların ve (senin yolundan) sapıtanların yoluna değil.”

Ayette geçen “Gazaba uğrayanlar”: İlimleriyle amel etmeyen ve buna göre hareket etmeyen âlimlerdir.

“Sapıtanlar”: İlimsiz olarak (bilgisizce) amel edenlerdir.

Birincisi; Yahudilerin sıfatıdır. İkincisi ise, Hıristiyanların sıfatıdır.

Birçok insan, tefsirde kendilerine gazap olunanlar Yahudilerdir, sapıtanlar ise Hıristiyanlardır diye gördükleri zaman bu vasıfların sadece onlara has olduğunu zannetmektedirler. Oysa bu kimse, Rabbi Allah Azze ve celle bu dua ile dua edip yalvarmasını kendisine farz kıldığını okumakta ve bu sıfatlara sahip kimselerin yolundan Allah Azze ve celle’ye sığınmaktadır! Subhanallah!

İlim, amel ile gelişir ve artar. Kişi bildikleriyle amel ettiği takdirde Allah Azze ve celle o kimsenin ilmini artırır. Hikmetli bir sözde şöyle denilmiştir: “Her kim bildiği ile amel ederse Allah azze ve celle ona bilmediklerini öğretir.” Ayrıca Allah azze ve celle’nin şu emri bunu doğrulamaktadır: “Allah’tan korkun. Allah (din ve dünya ile ilgili bütün işlerinizi düzelten şeyleri) size öğretiyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara, 282)

Vakitlerin uğrunda harcanması en layık olan ve akıl sahiplerinin onu elde etmek için yarıştığı, kalplerin onunla hayat bulduğu ve amellerin onunla temize çıktığı şey, ilimdir. Nitekim Allah azze ve celle, ilmiyle amil olan âlimleri övmüş ve apaçık kitabında onların şanını yücelterek şöyle buyurmuştur: “(Ey Peygamber!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Tabii ki onlar bir olmazlar.) Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar.” (Zümer, 9)

Başka bir ayette şöyle buyurmuştur: “… Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mücadele, 11)

Allah azze ve celle kendilerine ilim verilenlerin özelliklerini imanı ikrar etmek olarak açıklamıştır. Daha sonra Allah azze ve celle yapmakta olduğumuz her şeyden haberdar olduğunu ve onları gördüğünü haber vermiştir. Böylelikle bize, ilim ile amelin birlikte olması gerektiğini göstermek, bütün bunların imandan ve O’nun gözetiminden kaynaklandığını belirtmek içindir.

Rabbim faydalı bir ilim ve onunla amel etmeyi nasip etsin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.