Allah’ın Ayetlerine Karşı Kör Kesilmek

Allah’ın Ayetlerine Karşı Kör Kesilmek

Yasin Suresi 8-10 Ayetleri Bağlamında

 

Rahman ve Rahîm olan, rahmeti sınırsız ve engin bağışlama sahibi olan Yüce Allah’ın 99 esması adına yazıma başlarım…

Ayeti tefsir etmeden önce yazıma Merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili” adlı eserine başlarken ettiği şu dua ile başlamak arzu ederim.

İlâhî! Hamdini sözüme sertâc ettim.

Zikrini kalbime miraç ettim.

Kitabını kendime minhâc ettim.

Biz yoktuk sen var ettin.

Varlığından haberdar ettin.

Aşkınla gönlümüzü bikarar ettin.

İnayetine sığındık, kapına geldik,

Hidayetine sığındım lütfuna geldim.

Kulluk edemedim affına geldim.

Şaşırtma beni, doğruyu söylet; neş’eni duyur, hakikati öğret.

Sen duyurmazsan ben duyamam.

Sen söyletmezsen ben söyleyemem.

Sen sevdirmezsen ben sevdiremem.

Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini.

Sevdin, Habibini kâinata sevdirdin.

Sevdin de hil’at-i Risâlet’i giydirdin.

Makam-ı İbrahim’den Makam-ı Mahmûd’a erdirdin.

Server’i asfiyâ kıldın.

Hâtem-i Enbiya kıldın.

Muhammed Mustafa kıldın.

Salât ü Selâm, tahiyyât ü İkrâm, her türlü ihtirâm ona, onun âl ü ashâb ü etbâ’ına yâ Rab!

Yasin, 8: İnkâr edenlerin boyunlarına çenelerine kadar varan zincirler takmışızdır; bu yüzden başları yukarı kalkıktır!

Yasin, 9: Önlerinden bir set, arkalarından bir set çekmiş ve gözlerini perdelemişizdir; bu yüzden hakikati göremezler.

Yasin, 10: İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da onlar açısından fark etmez; iman etmezler.

Yasin, 7’den başlayarak onuncu ayete kadar anlatılan kâfirlerin durumu, inkârcılıktaki ısrarlarının ve asla iman dairesine geri dönemeyecek olmalarının temsil yani örneklendirme ile anlatılma halidir. İnkârcıların hakka iltifat etmemeleri, boyunlarını hak tarafına çevirmemeleri, hakka baş eğmemeleri bakımından, boynuna halka geçirilip de başı yukarı dikilen kimselere benzetilmişlerdir. Yine düşünmemeleri, görmeye çalışmamaları ve Allah’ın ayetleri hakkında kör gibi davranmaları konusunda da, iki set arasında kalıp da önünü arkasını göremeyen kimseler gibi yapılmışlardır.

Allah Teâlâ, niçin zincirlerin çeneye varmasından maksat nedir ve Allah Teâlâ burada neyi murad etmiştir?

Zincirler inkâr edenlerin çenelerine ulaşmakta, oraya yapışmaktadır. Bu da zincirlenen kimsenin boynundaki zincirin tasmasının, çenenin altındaki iki ucunun birleştiği yerde olan halkadaki en üst zincirin halkadan çeneye doğru çıkmış olması şeklindedir. Bundan dolayı zincir bu kimsenin başını oynatmasına izin vermediği gibi sağa-sola çevirmesine de imkân tanımamakta; bu yüzden başları yukarı kalkık olmaya devam etmektedir.

Yasin, dokuzuncu ayetinde Mahzûmoğulları hakkında indiği söylenmiştir. Şöyle ki: (Mahzûmoğullarından) Ebu Cehl, “Muhammed aleyhisselamı namaz kılarken görürse başını ezeceğine!” dair yemin etmiş; sonra, elinde başına vurmak için taşıdığı bir taşla namaz kılarken onun yanına gelmiş. Elini kaldırınca, eli boynu hizasında sabitlenmiş ve taş eline yapışmış. Hatta taşı elinden zar zor çekip alabilmişler. Bunun üzerine kavmine dönüp olanları anlatmış. Bu sefer, bir başka Mahzûmlu; “Onu şu taşla ben öldüreceğim!” demiş ve gitmiş. Allah azze ve celle de onun gözünü kör etmiş!

Semiha Ayverdi’nin dediği gibi: “Kanı dökülecek düşman, nefsinizdir. Onu mağlûp etmek, gerçeklerle aranızı açan uçurumları kaldırmak demektir. Yaşamak nedir biliyor musunuz? Hayat, hayvani kayıt ve bentlerin esaretinden kurtularak ilâhî halvetgâhta karar etmektir.”

İnkâr ve inkârda diretmek, nefsinin ilâh edinmenin bir neticesidir. Kul nefsinin esaretinden kurtuldukça, Üstat Sezai Karakoç’un deyimiyle; “Allah’a inanınca hür olduğuna inanacak.” Dolayısıyla kâfirlerin gerçeğe ve doğruya karşı kör ve sağır kılınmaları nefsini Rab ve yalanı, çirkinliği arkadaş edinmelerindendir. Allah Teâlâ cümlemizi nefsimizin azgınlığından muhafaza ede, inkâra düşmekten, inkârcılıkta diretmekten cümlemizi hıfz ede, imanımızın kıymetini idrak edebilmeyi cümlemize nasip ede.”

Son olarak Cemil Meriç merhumun şu tespitiyle yazımı bitiriyorum : “Bilgi yeterli olsaydı Oryantalistlerin hepsi iman ederdi. İslam tam anlamıyla ilâhî bir lütuftur.”

 

Kaynakça

Zemahşeri, Keşşâf

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili

Hasan Basrî Çantay, Kur’ân-ı Hakîm ve Meali Kerîm

Semiha Ayverdi, Dost

Cemil Meriç, Kültürden İrfan

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.