Akıllı İnsan

Ebu Ya’lâ, Şeddâd bin Evs radıyallahu anhden, Rasûlullah (S.A.V)ın şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:
– Akıllı adam, nefsini hesaba çeker ve ölümden sonraki hayat için iyi amel işler. Aciz adam nefsini hevasına uydurur, sonra Allah’dan (mağfiret) temenni eder. (İbn-i Mace)
Allahu Teâlâ’nın insanoğluna ihsan ettiği nimetlerden biri de akıldır. Kişinin mükellef oluşu aklından dolayıdır. Aklı olmayanın mükellefiyeti de yoktur. Müslüman akıllı insandır ve aklını İslâm’ın emrine verir. Allahu Teâlâ akl-ı selim sahiplerini övmüştür ve onların vasıflarını bildirmiştir.
Rabb’inden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse (inkâr eden) kör kimse gibi olur mu? Bunu ancak akl-ı selim sahibleri anlar. (Rad, 19)
Ey Muhammed! Sana bu mübarek kitabı, ayetlerini düşünsünler ve akl-ı selim sahipleri öğüt alsınlar diye indirdik. (Sa’d, 29)
Dinleyip de sözün en güzeline (Kur’an’a) uyanlar, işte Allah’ın hidayet edip, doğru yola ilettiği kimseler onlardır. İşte onlar akl-ı selim sahipleridir. (Zümer, 18)
Hz. Ebubekir radıyallahu anh: “Akıllıların en akıllısı takva sahipleri, ahmakların en ahmağı da fâcir (günahkâr) olanlardır.” der.
Ahnef bin Kays’a “Kula verilen şeyin hayırlısı nedir?” diye sormuşlar, O da; “Normal bir akıldır.” demiş. “Eğer o olmazsa” denilince “İyi bir edebtir.” diye cevap vermiştir.
Ehl-i hikmetten bir zâta, “Akıllı kimdir?” diye sordular. O: “Açıkta yapınca utanacağı bir şeyi gizlide de yapmayan kişidir.” dedi.
Müslüman akıllı insandır. Fakat akılcı değildir. Çünkü akılcılık felsefî sapık bir ekoldür. Onlar akıl ile her şeyi halledeceklerini zannederler. Akıl dinin hükümlerini anlamakta, dünya işlerini dine uygun bir şekilde tanzim etmekte, Allah’a kulluk vazifesini ifa etmekte iyi bir vasıtadır. Ve bu hâliyle de büyük bir nimettir. Aklını putlaştıran nice insan vardır ki, şirk ve küfür karanlığında yok olup gitmişlerdir. Kâinattaki birçok şeyin esrarına vakıf olup, keşifler yaptıkları hâlde kâinatın yaratıcısını inkâr etmişlerdir. Aya ayak basan bir Rus astronot hâşâ; “Allah burada da yok” diyebilmiştir.
Nefis; iyice terbiye edilip, itaat altına alınana kadar tehlikelidir. İnsan için çok zararlı bir düşmandır. Çünkü o kötülüğü emredicidir. “Nefsimi temize çıkarmam. Çünkü Rabb’ımın acıyıp koruduğu hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emredicidir. Rabb’ım çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Yusuf, 53)
Nefis ihmal edilirse, sınırsız arzuları engellenmez ise, onun verdiği zararı hiçbir düşman veremez. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ya Rabbi! Gözümü açıp kapayıncaya kadar bile olsa beni nefsime bırakma” diye dua etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de Tebük Seferi’nden dönüşünde “Küçük cihaddan büyük cihada döndük” buyurarak nefisle cihadın ehemmiyetine işaret etmiştir.
“Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere daldıran ziyan etmiştir.” (Şems, 9-10)
Nefsinin heva ve heveslerine uymak kişiyi Allah katında da, insanlar yanında da zelil eder. Müslüman sık sık nefsini hesaba çekmelidir. Böylece ebedî hayat için salih amel yolunu açmalı, günaha giden yolları kapamalıdır.
“İman edip amel-i sâlih işleyenlere gelince, onlar halkın en hayırlısıdırlar. Onların Rab’ları katındaki mükâfatları altından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları Adn Cennetleri’dir. Allah kendilerinden razı, onlar da Allah’dan razı olmuşlardır. Bütün bunlar Rabb’ından korkanlar içindir.” (Beyyine, 7-8)
“Kimin tartılan amelleri ağır gelirse, işte o razı olacağı bir yaşayış içinde olur. Ameli hafif olana gelince; işte onun anası ağlamıştır.” (Karia, 6-9)
“Ey iman edenler! Allah’tan korkunuz. Her nefis yarın için ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkunuz. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilir.” (Haşr, 18)
Bu ve benzeri ayetler üzerinde bol bol tefekkür edip, ölmeden önce ahiret için ne hazırladık? Allah yolunda hangi hizmetleri yaptık? Allah için ne gibi fedakârlıklarda bulunduk diye nefsimizi yargılamalıyız. “Ölmeden önce ölünüz!” “Hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekiniz. Tartılmadan önce amellerinizi tartınız!” tavsiyelerinden hareket ederek, her gün sabah ve akşam nefsimizi hesaba çekmeliyiz.
Bu sorgulama; itikad, ibadet, muamelat, helâl ve haramlar, ilim, tebliğ, cihad, ahlâk ve muaşeret gibi konuları içermelidir.
Müslüman, nefsine mağlup olup, Allah’a isyan eden ve kötülüklere dalarak, insanî ve İslâmî faziletlerini kaybeden bununla beraber, Allah’tan mağfiret temennî eden, aciz ve zavallı bir insan durumuna düşmemelidir. Bir Allah dostu: “Cehennemlik işler yapıp da, cennete girmeyi ümit eden kişiye şaşılır.” der. Allah’tan asla ümit kesilmez. Ancak Müslümanın, ümidini kuvvetlendirecek ve affına vesile olacak salih ameller işlemesi gerekir.
Ya Rabbi! Bizi nefsimizin şerrinden ve kötü amellerden muhafaza buyur. Amin.