HADİS İKLİMİ- Bereket Mevsimi: Üç Aylar

“Allah’ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır.” (Taberânî)
Üç aylar, İslâm’ın mübarek saydığı hicrî / kamerî aylardan Receb, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Cenab-ı Hakk’ın rahmet ve mağfiretinin üzerimize bol bol indiği vakitlerdir. Huzur ve sükûnun kalpleri daha fazla kuşattığı zamanlardır. Bereket kapılarının ardına kadar açıldığı anlardır. Üç aylar, yaratılış gayemizi yeniden tefekkür etme, sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlama, takva şuurumuzu yani kulluk bilincimizi pekiştirme aylarıdır. Nitekim Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah, takva ile hareket eden ve iyilik yapanlarla beraberdir.” (Nahl, 128)
O halde kendimize, çevremize ve Rabbimize karşı sorumluluğumuzun bilincinde olalım. İyi bir Müslüman olmak için çaba gösterelim. Rasûlullah (s.a.s) bir hadis-i şerifinde: “Receb, Allah’ın ayı; Şaban, benim ayım ve Ramazan da ümmetimin ayıdır” buyurmuştur. Ayrıca Peygamber Efendimiz, Receb ayı girince: “Allah’ım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl! Bizi Ramazana ulaştır” diye dua ederdi.
Üç ayların değerini ifade eden diğer bir önemli özellik ise beş mübarek kandil gecesinden dördünün bu aylar içinde olmasıdır. Regaib gecesi, Receb ayının ilk cuma gecesine; Mirac gecesi, Receb ayının yirmi yedinci gecesine; Berat gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesine; Kadir gecesi ise Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlar. Gerek üç ayları gerek içerisindeki kandil gecelerini gerekse diğer mübarek gün ve geceleri Rabbimizin karşımıza çıkardığı fırsatlar olarak görmeli ve istifade yoları aranmalıdır.
Hz. Peygamber (s.a.s) Şaban ayında çok oruç tutardı. Hz. Aişe, Rasûlullah (s.a.s)’ın bu aydaki orucu hakkında şöyle der: “Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim” (Tecrid-i Sarih, VI, 295).
Ramazan ayının fazileti ise çok daha yücedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Ramazan geldiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır” (Müslim).
Receb ve Şaban ayları, rahmet ayı olan Ramazan’ı karşılayan aylar olup Ramazan ayının müjdecisidir. Rasulullah (s.a.v), Ramazan ayı dışında hiçbir ayı tamamen oruçlu geçirmez ama her ayda az da olsa oruç tutardı. Receb ayı gelince orucunda bir artış olduğu gözlenir, en çok ise Şaban ayında oruçlu olurdu. Adeta kendisini bedenen ve ruhen Ramazan’a hazırlıyor gibiydi. Ramazan ayı bitince de orucunu birden bitirmez, Şevval ayında altı gün daha oruç tutmaya özen gösterirdi.
Üç aylar, manevi yönden kendimizi yenilemek için büyük bir fırsattır. Gidişatımızı gözden geçireceğimiz, halimizi daha da güzelleştirmeye gayret edeceğimiz günlerdir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “İman edip halini düzeltenlere korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyecekler” (Enam, 48). Öyleyse dünyevileşen zihin ve gönül dünyamızı yeniden ihya etmenin çabasında olalım. İbadetlerimizi eksiksiz olarak yerine getirelim. Hayır ve hasenatımızı daha da artıralım.
Üç aylar, duaya ve tövbeye, affa ve bağışlanmaya açılan kapıdır. Bu mübarek mevsimde Rabbimizin affına nail olmanın yollarını arayalım. Bizi O’nun mağfiretinden uzaklaştıran her türlü kötülükten uzak duralım. Ailemiz, milletimiz ve bütün İslam âlemi için samimiyetle dua edelim.
Dinimizde ayrı bir değeri olan üç ayların, kişide insanî özelliklerin olgunlaşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür. Zira Receb ve Şaban aylarının feyzinden ve bu aylarda bulunan Regaib, Mirac ve Berat gecelerinin rahmetinden istifade yolunu tutan bu kişi Ramazan ayında ise her türlü kötülükten kendini uzak tutar ve insanî vasıflarının artmasına gayret eder. Nihayet Kadir gecesinde yapacağı ibadet ve tevbe ile manevî hazza ulaşır.
Bu nedenle özellikle, bu aylarda bol bol istiğfar etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kur’ân okumak ve dua etmek en uygun davranışlardır.