SİZDEN GELENLER- Sokaktaki Heyecanı Yürekteki Aşk Belirleyecek

SİZDEN GELENLER- Sokaktaki Heyecanı Yürekteki Aşk Belirleyecek

Bir yıl kadar önce idi. Dernek yönetim toplantısında idik. Başkan “Namazla Diriliş Platformu Toplantı Tutanağı” diye bir gündem yazdı. Toplantı tutanağında farklı Sivil Toplum Kurumlarından yetkililer kendi çalışmalarını anlatıyordu. Serdar Gürbey de Medeniyet Vakfı bünyesinde, Adana’da yaptıkları Sokak Davetlerinden bahsediyordu. Gözlerimiz parladı… 

Serdar Gürbey’in geçmişinde komünizm, ateizm ve ötesi var. Bir kız arkadaşının hediye ettiği Kur’an-ı Kerim ile hidayet bulmuş. Hatta geçenlerde o arkadaşının, maalesef, deist olduğunu öğrenmiş. Adana’daki vakıf binalarında buluştuk. “Davet için her hafta sokaktayız” dedi. Detayları dinleyince “İşte davet budur.” dedim.

Adana’da söz konusu davetçi ekibi 5 yıldır sokak daveti yapıyor. En işlek caddelerde stant açıyor. “Hayatın anlamı ne?” üst başlığı ile gençlerle dertleşiyor, sorularını cevaplıyor. Nitelikli broşürler ile esnafa, komşuya, hastanelere ulaşıyor. Çok sayıda birikmiş hikayeleri ve tecrübeleri var. Sadece birinden bahsedeyim: İmam hatip mezunu bir kız kardeşimiz, satanistlere takılıp din değiştiriyor. “Satanist davetçi” oluyor. Çok sayıda Müslüman gencin satanist olmasına vesile oluyor. Davetçi ekibi ile muhatap olduktan sonra sorularına cevap bulup tövbe ediyor ve tekrar Müslüman oluyor.

Velhasıl, Serdar Gürbey’i hemen davet ettik. Hatay Sivil İrade Platformu olarak önce bir seminer, arkasına 2 günlük kamp düzenledik. Sonrasında hemen standımızı hazırladık, broşürlerimizi bastırdık. Kur’an meali ve kitap hediyelerimizi aldık. Artık sokaktayız…

Türkiye’de ateizm, deizm, agnostisizm, satanizm vb. batıl akımlar hızla artıyor mu yoksa yapay bir rüzgar mı estiriliyor bilmiyorum fakat sokakta şuna şahit oluyorsunuz: Birçok insan, satanist veya ateist olmasa bile, hiç Kur’an-ı Kerim meali okumamış, namaz kılmıyor, Hak Din ve sonsuz hayatları ile pek de ilgili değiller.

Said Nursi Hazretleri “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmağa koşuyorum.” demişti. Bugün, aslında o günlere benziyor. Aynı koşudayız, üstat gibi imanın cereyanındayız.

Standın önünden geçen herkese broşür vermeye çalışıyoruz. Bay, bayan, genç, yaşlı, kıyafet, dövme, küpe, piercing vs. ayrımı yapmıyoruz. Kimin, İslam’a hangi vesile ile yaklaşacağını bilemiyorum.

Bazı insanlar bizi dinlediğinde gözlerinin içi gülüyor. Teşekkürler edip ayrılıyor. Bir daha görüşemeyiz deyip kitap hediyeleri veriyoruz. Broşür içeriğine youtube, instagram tavsiyeleri ekledik. Telefon verenlere günde bir kez İslami içerikli güzel video ve mesajlar paylaşıyoruz.

Leonardo da Vinci, Serdar Ortaç vb. kişilerin bazı cümlelerine veya durumlarına atıfta bulunarak ilgi çekici bir girizgâh ile başlıyoruz. Allah’ın varlığı, birliği, esma-i hüsna, kainattaki ayetler, Kur’an-ı Kerim, Peygamber (as), ahiret ve namaz ile devam ediyoruz…

Hadis-i şerife istinaden, biliyoruz ki bir kişinin hidayetine vesile olmak üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha kıymetli. İşte sokakta o kişinin peşindeyiz. Bu manada netice gösteren istatistikler önemli değil. Harcanan emek, vakit, maliyet de önemli değil. O kişiye faydamız olsun yeter. Bir kardeşimiz bizimle davet standında muhabbet ettikten sonra tesettüre girme kararı aldığını söyledi. Sık sık bizden hediye veya ödünç kitap alıyor, çok fazla okuyor. Onun adına mutluyuz…

Hedonizm çağındayız. İnsanlar yeme, içme ve eğlence peşinde. Nefisler, zevki günahta arıyor ve nihayet tatmin bulamıyor. Çünkü gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur. O halde İslam’ın ruhani lezzetini daha fazla tatmak zorundayız. Mühtedilerin birçoğunda gördüğümüz Rabbani coşkuya kavuşmalıyız. Bunu bilmeden muhatabı hakiki mutluluğa nasıl çağırabiliriz? Davette kalpten kalbe bir iletişim olmalı. Bu boyutuyla davetimiz, kendimize yani. Üstat Said Nursi, duasında “Marifetullah, muhabbetullah, aşk-ı ilahi, lezzet-i ruhaniye… ” talep ediyor. Günlük dua listemize aldık. Sokağa güveniyoruz. Sokak daveti bizi kurtaracak. Bu sünnet hepimizi diriltecek. Davetimiz önce kendimize. Yürekteki aşk, sokaktaki heyecanı belirleyecek.

Sokak daveti bazı şehirlerde devam ediyor. Yaygınlaştırmak için Davet Platformu kuruldu. Platform, ilk eğitim kampını İstanbul ‘da 26-30 Haziran arasında gerçekleştirdi. Kampa yaklaşık 15 şehirden 25 STK dinleyici olarak; 15 civarında yerli-yabancı yazar, profesör ve kanaat önderi konuşmacı olarak katıldı.

Kamptan paylaşmak istediğim bazı kısa notlar şöyle:

Adem Sözkesen: “Kulluğu güzel olmayanın daveti de olmaz. İmanımız kıpır kıpır olmalı. Gecelerimizi gözden geçirelim.”

Tevfik Zebadi: “İman kalbe girince Allah yolunda çekilen sıkıntılar lezzet olarak gelir.”

Mehmet Yıldız: “Hasta doktorla, vatandaş muhtarla, Belediye Başkanı ile görüşecek olsa heyecanlanır ama kainatın sahibine karşı bir heyecan duymuyor çünkü O’nu (cc) tanımıyor.”

Mustafa Karaca: “Profesyonel bir sistem, amatör bir ruh, hesap yapmayan hasbî bir davet çalışması olmalı.”

Serdar Gürbey: “Gençlerin kimisi ilgi görmeye, sarılmaya ihtiyaç duyuyor. Onu bulduğunda kafasındaki sorular çok çabuk gidiyor. Ateizmin sordurduğu soruların fıtrî olmadığını aslında kendisi de biliyor.” 

Halis Aydemir: “Şeytan öncelik sırasını karıştıracaktır. Sokakta bir numara Allah’ı tanıtmaktır. Tam bu sırada ‘Bacım göbeğini kapat da gel!’ dedirten kimdir? Elbette şeytan.”

Abdurraheem Mccarthy: “İman kalbe girince o kimse yerinde duramaz. Aynı şehirde üç peygamber olmasına rağmen Habib-i Neccar gibi koşarak gelir ve halkı imana çağırır.”

Ramazan Kayan: “Davet yolunda bedensel, biyolojik veya fizyolojik değil ruhsal bir yorgunluk yaşıyoruz. Günahlarımız mı bizi yordu? Birbirimizle cedelleşmek ve uğraşmak mı? Dünyevileşmek mi? Kalbimiz neyin işgali altında, üretilen korkuların, öğretilmiş çaresizliğin işgali mi bu?” 

Hollanda’da bir sokak daveti sırasında bir bayan köpeği ile çok ilgileniyordu. Onu çok sevip değer verdiği her halinden belli oluyordu. Bir sokak davetçisi, bu bayana şu hadis üzerinden İslam’ı tebliğ etti ve sonrasında kadın Müslüman oldu: “Fâhişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkardı (onunla su çekip köpeği suladı). Bu sebeple kadın mağfiret olundu.” (Müslim, Tövbe)

Hollanda’da söz konusu şehadet yaşanırken ülkemizde bazı çevreler ve birtakım insanlar bu olayı, hadis eleştirisine malzeme yapıyordu. Peygamberin uyarısına istinaden cennete bir karış kala şeytanlaşıp helak olmak da cehenneme çok yakınken mağfirete nail olmak da mümkün. Kurtuluş hangi amel, hangi vesile ile olacak bilemeyiz. Hikmete râm olup gayrete sarılmak ve Allah’a dayanmak tek yol. Hakikat zaviyesinde biz bir hiçiz. Takdir-i ilahi bu serüveni nereye sürükleyecek bilemiyoruz.

Kamp bitti.

Sokağa dönüyoruz.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.