MAVERADAN MACERAYA- Hamid Gitti Huzur Bitti

An itibariyle makalemi kaleme alırken hayatı boyunca yüzlerce eser neşretmiş merhum İmam Gazali’nin memleketi Gazze bombalanıyor ve bütün dünya Filistin’i sadece seyrediyordu. Halkı Müslüman olan ülkeler dünyayı kurtaran adam olarak 2024 yılı başında İsa Mesih’in ya da Mehdi’nin gelmesini bekliyordu. Oysaki Rabbimiz, Kur’an-ı Mübin’de defalarca “…Muhammed, içinizden hiçbirisinin babası değildir. Bilakis o Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur… Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?” şeklinde sormuştur. Peygamber Efendimiz veda hutbesinin sonunda “Beni ziyaret ederken ehl-i kitab’ın kardeşim İsa’yı kutsadıkları gibi kutsamayın!” ikazında bulunmuştur.
Mevlâna Celaleddin rahmetullahi aleyh eserlerinde “Bugün Ahmed benim, amma dünkü Ahmed değilim!” diyerek Muhammed Ümmetini uyarmıştır. Akif merhum da yakın geçmişte “Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam/Hele Hak namına haksızlığa ölsem tapamam!” şeklinde duruşumuza tercüman olmuştur. Lakin bilimsel akıl ve hevasını tanrı edinenler(!) sanal alemde yapay zekâ üzerinden kitleleri meşgul ederken, Siyonistler Gazze’de 25 gündür kullandıkları bombalar ile yatay ve dikey tüm binaları alt üst ediyordu. Gazze’nin hayalet bir şehir edilmesi karşısında Müslümanlar adeta lal olmuş, kaderin cilvesi çok acı veriyordu. Tarihçiler; “Hamid gitti, huzur bitti” diyordu.
İnsanı vahşi hayvanlardan ve diğer canlılardan ayıran, onu yaratıcısına ve yaratılmış varlıklara karşı sorumlu kılan, temyiz gücü ve ayırt eme kabiliyeti olan akıl; düşünme ve anlama melekesidir. Akıl, öğrenmenin yedi yolundan biridir. Zikir, fikir ve şükür inanç dünyasının akide şekerleridir. Zikir, selim aklın mayası, fikir işlek aklın ürünü, şükür ise salim kalbin meyvesidir. Akil baliğ olmak teklif-i ilahinin temel şartlarındandır. Bu yüzden aklı olmayanın dini sorumluluğu yoktur. Leylasına kavuşuncaya kadar mecnun üzerinden kalem kaldırılmıştır. Bu yüzden delinin kalemi olmaz. Aklını yitiren mecnun ile akıl zayıflığı ile malul alzheimer ve ateh hastalarının abdest, namaz ve oruç vb. ibadetlerde mükellefiyeti düşer. İslam hukuku bakımından akil adam ehliyet sahibi kişidir. İbn akil aklın oğlu, ebû akil ise aklın babasıdır. İnsanı ilahi emir ve yasakların muhatabı kılan akıl nimetidir.
Peygamber Efendimizin yolu insanların akıllarına göre davranmaktan geçer. Aklın devre dışı kalması aküsü boşalmış arabaya benzer. Artık araç, sürücünün iradesinden çıkmıştır. Şoförün en son çaresi kaçış rampasına dalmaktır. Sara nöbeti geçirenler ve şizofren rahatsızlığı olanlar tedavi edilince dini- hukuki ehliyet ve mesuliyet devam eder. Deli numarası yapıp tabipler heyetinden deli raporu almak için tebeşir tozu yutarak naylon emzik emenlerden, mahkemede kadıları yanıltan zekâya sahip olmalarına rağmen delilik ile domuzluğu birlikte götüren art niyetli kişilerden hazer edilmelidir. Her insanın doğuştan akıllı olması mukadderdir. Aklın ergenlik çağında vücut ülkesine egemen olması ile mükellefiyet başlar. Yılanın kavından çıktığı gibi insan işlek aklın devreye girmesiyle çocukluk formatından kurtulur. Şişeden çıkmış bir cin misali insan da ağaca/taş başına çıkınca cüze ve küle bakışı değişir. Artık, kişi ben de varım demeye ve kendi adına karar vermeye başlar. İlkbahar mevsimi yerini yaza, yumurta özünü kaza bırakır. Bu yüzden gençlerin velileri tarafından ilim tahsilini yarım bırakmaması için bir müddet evlendirilmemesi uygun görülmüştür. Ancak, kariyer yapacağım diyerek yahut sırf intizar-ı İsa için bekâr ve bakire kalmak akıl karı değildir.
Akıllı kişi, açıkta yapınca utanacağı işi gizli yerde de yapmaz. Akil insan nefsine ve şeytana uymaz, aklını kiraya vermez. Akil adam başkasının cebine sığmaz.
İstişare ve istihare durumları hariç, devamlı başkasının aklıyla hareket eden ya delidir yahut da ahmaktır. Bugün halkı Müslüman ülkelerin sıkıntısı buradadır. Ortak akıl ile hareket edemedikleri ve bedava diye sürekli kaz/hindi etiyle beslendikleri için hamsinin kılçığıyla idare etmektedirler. Hamasi duygular devasa sonuçlara engel olmaktadır. Osmanlı’nın varisi asker bir toplumu zamansız bir şekilde yeniden Gılgamış ve Sarıkamış destanına zorlamak, 100. yılında kutladığı Cumhuriyet Bayramı’nda istikbali parlayan çocukların yiyeceği Şeker kamışından mahrum etmeye yönelik stratejik bir planın parçasıdır. İngiliz mantığına göre akıllı kişi başkasının aklını kullanabilen uyanık kimsedir. İmam Azam Ebu Hanife rahmetullahi aleyhin hocası Hammad merhuma göre akıllı insan; iki iyiden en iyisini seçebilen mahir adamdır. Ona göre; iyiyi kötüden ayırt eme melekesi olarak tarif edilen akıl hayvanat için geçerlidir. Zira ipek böceği ceviz yaprağından koza örmez. Bal arısı sütleğenden polen aramaz. Oğlak bile nevruz gibi yazı yoncası varken kamalaktan beslenmez. İnsan aklı dinamik, hayvan aklı statiktir. Bu sebeple insanlar iç dürtü ile hayvanlar da sevk-i ilahi denilen içgüdüler ile hareket eder.
Akıllı kişi kendisini sürekli hesaba çekip diriliş günü için hazırlanan kimsedir. Kişi aklı ölçüsünde dinini yaşar ve ibadet eder. Akil insan zeki insandır. Akil insan, zamanın akışı içinde farklı mekânlarda yaşasa bile Kur’an yolundan şaşmaz. Akil insanın zihni, feraseti ve havsalası açıktır. Aklım vardır diye söyler tabipler, Lokman Hekim gibi bilsen ne fayda. Son nefeste söylemezse bu diller, bülbül gibi dilin olsa ne fayda. Kafa büyük beyin boş, tut kulaktan çifte koş. Nakil ile beslenmeyen akıl, çamura batmış merkep misali debelendikçe dibe vurur.
Akıl, kişi ve toplumun hafızasıdır. Unutmak aklın ziyanıdır. İsyan nisyanın sebebidir. İnsan nisyan ile maluldür. Rabbini varlık günlerinde unutanların darlık günlerinde unutulması makuldür. Akıl akıldan üstündür amma aklın yolu birdir. Akıllı insan istişare ederek dağları aşar, akılsız insan bildiği yolda şaşar. Akıl yaşta değil baştadır.
Akil bir mümin bir delikten iki defa ısırılmaz/sokulmaz. Tökezlemeyen halim/akıllı-uslu olmaz, tecrübe edinmeyen hâkim olmaz. Tecrübe, kişinin hayatta yediği kazıkların bileşkesidir. Müminin ferasetinden sakınmak gerekir. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar. Allah Teâlâ hem halim hem de hakimdir. Mutlak aklın ve hikmetin sahibi O’dur. O’nun aklı, akl-ı kül iken kullarına ihsan ettiği ise aklı-ı cüzdür. Onun hikmetinden sual olmaz. Allah’ın değirmeni ağır öğütür yanlış öğütmez. O’nun adaleti dirhem şaşmaz.
Değerli Dostlarım! İlk adım, her zaman mühimdir. İlk adım… Her şey orda başlıyor. Dünya gündemi yoğun. Gezegen türbülans girmiş. Dünya büyük hadiselere gebe. Yarın ne olur ne olmaz bilinmez. Osmanlı kadını merhum Safiye Anamız bize “Yavrularım! Dünyamız yedi defa büyük afet yaşamış, dolmuş, boşalmış, yeniden dolmuştur.” derdi. Neticede savaş da bir sebeptir. Benim bildiğim insanlığın üç dağılma ve toplanma merkezi vardır: “Arafat, Cudi ve Babil.” Filistin savaşı bize devletin bekasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlarmıştır. Rabbim devletimize ve milletimize zeval vermesin.
Rabbim bizi diriliş günündeki son toplanma ve dağılma merkezi mahşer yerinde mahcup eylemesin. Rabbim bize rızasına uygun işler yapmayı nasip eylesin. En azından şehit ve gazilere yakın eylesin. Amin.