KAPAK- En Güzel Örnek Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem

İnsanlığa rehber ve önder olarak gönderilen elçilerin sonuncusu olan Hz. Peygamber’in, Kur’an’ı Kerim’de dosdoğru bir yol üzerinde olduğu ifade edilmektedir. Bunun yanında O, insanların kendisini rehber seçebilmeleri için, güzel ahlak ve örnek olacak yaşam biçimini sadece telkin etmekle kalmamış, aynı zamanda kendi hayatında da uygulamıştır. Bu nedenle Kur’an, O’nun büyük bir ahlak üzere olduğunu beyan etmektedir. Kendisi de “ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” sözleriyle bu hususa göndermede bulunmaktadır. Ayrıca Hz. Aişe validemizin O’nun ahlakını soranlara: “Siz Kur’an okumuyor musunuz? O’nun ahlakı Kur’an ahlakı idi.” cevabı ile ifade ettiği gibi Hz. Peygamberin hayatına şekil veren düsturun, Kur’an olduğu anlaşılmaktadır.
Kur’an, adeta O’nun hayatıyla vücut bulmuş, yaşanır hale gelmiş, sözden fiile, yazım şekillerinden eşsiz hayat tablolarına dönüşmüştür. Hz. Peygamber’in örnek insan olma özelliğini en güzel şekilde ifade eden ayet, Ahzab suresinin 21. ayetidir. Allah (C.C.) şöyle buyuruyor:
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ ف۪ي رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَث۪يرًاۜ
“And olsun, Allah’ın Resulünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” ‘Güzel bir örnek’ olarak çevrilen ‘üsvetün hasenetün’ ifadesinde geçen ‘üsve’ kelimesi, ister güzel olsun ister çirkin, ister faydalı olsun ister zararlı, ittiba edilen, bir başka ifade ile uyan bireylerde var olan özellikleri ifade etmek için kullanılır. Allah, işte bundan dolayı O’na sıfat olarak “hasene” terimini kullanmıştır. Dolayısıyla “üsve” kelimesi, bir kimseye uymak, onun yaptığı hal ve hareketleri aynen yapmak, birini örnek edinip O’nu takip etmek anlamındadır.
Hz. Peygamber’in örnek alınmasını ifade eden ayetin başlangıç bölümündeki: “Yemin olsun ki, Allah’ın Elçisinde sizin için en güzel bir örnek vardır.” kısmını müfessirler şöyle yorumlamaktadırlar;
Taberi; Allah, bir önceki ayette münafıkların hallerini tasvir ettikten sonra bu ayette de müminlerin durumunu izah etmektedir. Ona göre bu ayet, “Hz. Peygamber, kendisine uyulacak en güzel örnektir. Hangi durumda ve nerede olursanız olun, onun emirlerine muhalefet etmeyin” şeklinde anlaşılmalıdır.
Kurtubi, “Allah’ın Resulünde sizin için güzel bir örnek vardır” sözleriyle Allah; “dinine yardım etmek için canını ortaya koyan Hz. Peygamber’le birlikte Hendek savaşına katılmayan müminleri hem azarlamakta hem de ayıplarını yüzlerine vurmaktadır” demektedir. İbn Kesir ve Şevkani ise, ayetin bu bölümü ile ilgili; “söz, fiil ve davranışları itibariyle Allah’ın Resulünde uyulması gereken büyük bir örnek olduğunu” ifade ettiğini söylemektedirler.
Hasılı kelam, ayetin yorumlarından da açıkça görüldüğü gibi müfessirler, münafıklarla müminlerin Uhud ve Hendek savaşlarında sergiledikleri tavırlara işaretle açıklamalarda bulunmuşlardır. Bahse konu olan bu ayet, Hendek savaşına Hz. Peygamber’le birlikte katılmayan müminleri azarlamakta ve ayıplarını yüzlerine vurmaktadır. Dolayısıyla burada şöyle denilmek istenmektedir: “Ey müminler; hangi durumda ve nerede olursanız olun, peygamberin emirlerine uyun. Çünkü O, savaş meydanlarında en önde yer almış, pek çok eziyete katlanmış, yakınlarını kaybetmiştir. Buna rağmen, canını ortaya koyarak düşmana karşı durmuş ve hezimete uğramamıştır. Hatta O, harp meydanlarında gösterdiği sebatı; bela, musibet ve sıkıntı anlarındaki sabrıyla sizin için en güzel örnektir. Öyleyse sizler de O’nun yaptığı gibi davranın.”
Rasulullah Hangi Konularda Örnek Alınması Gerekir?
İlgili ayet-i kerimenin açık beyanı üzere Hz. Peygamber’in örnek alınması konusunda Müslümanlar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak Hz. Peygamber’in hangi yönlerden örnek alınacağı ya da örnek oluşunun sınırlan konusunda birtakım farklı görüşlere rastlamak mümkündür. Her yönüyle örnek alınması gerektiğini söyleyenler olduğu gibi, dini konularda O’na uyulması gerektiği ancak dünyevi konularda O’na uymanın müstehap olduğunu ifade edenler de bulunmaktadır.
Şevkani, Hz. Peygamber’in örnek alınmasıyla ilgili olan bu ayet, özel bir sebep üzerine nazil olsa da; ” … Elçi size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının … ” (Haşr 59/7) ve “De ki: ‘Eğer Allah ‘ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin … ” (Âl-i İmran 3/31), “Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir kadın ve erkeğe, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 33/36) ayetleri esas olarak alındığında, genel itibariyle her konuda örnek alınması gerektiği anlamını çıkarmak mümkündür, görüşlerine yer vermektedir.
Bir diğer müfessir Alusi ise, “bu ayet-i kerimede, Hz Peygamber’in savaşta gösterdiği sebat ve buna benzer şeylerde örnek alınması konusuna yer verilmiş olsa da O’na ait olduğu bilinen hususların dışındaki her konuda ümmetine örnektir” değerlendirmesinde bulunmaktadır. Ayrıca Kurtubi, “O’nu örnek almak, bütün davranışlarında O’na tabi olmak ve her hal ve durumda O’na tahammül etmek demektir” ilavesinde bulunmaktadır. Tecrid-i Sarih mütercimi Kamil Miras, “Rasulullah, Ahzab suresinin 21. ayetinde geçtiği üzere, en yüksek seciyeye, doğruluğa ve bütün insani faziletlere sahiptir. Bu özelliğinden dolayı O, ne cahiliye ne de İslam devrine ait hayatı boyunca hakikate aykırı bir söz söylemiş değildir. O’nun sözünden, her türlü hal ve hareketinden herkes emin olduğu için kavmi tarafından O’na el-Emin lakabı verilmiştir. Bu derece sadakat ve güven sahibi olan bir zatın, elbette en güzel ahlak sahibi olduğu kabul edilmesi gerekir.” demektedir.
Hz. Peygamber, hiçbir insan için söz konusu olamayacak kadar açık bir hayat yaşamıştır. Hayatının en mahrem anları bile tespit edilmiştir. Yeme-içme, oturma-kalkma, yürüme gibi günlük hayatın sıradan yaşama şekillerinden tutun da toplumsal ve siyasi problemler, devlet idaresi, komşu devletlerle münasebetlere varıncaya kadar hayatın en girift meseleleri konusunda bile O’nunla ilgili doğru bilgilere sahibiz. Özellikle peygamber olduktan sonraki hayatı ilahi vahiyle kontrol altına alınmıştır. Yaptığı hataları düzeltilmiş, doğruları tasdik edilmiştir. Dolayısıyla O’nun hayatı hakkında söylenen ve kayıt altına alınan meseleleri hangi sebeple olursa olsun hafife almak, yok saymak kabul edilemez. Çünkü peygambersiz veya peygamberi yıpratılmış bir dinin veya o dine inananların varlıklarını sürdürmeleri mümkün değildir. Belki de son dönemlerde Avrupa ülkelerinde Hz. Peygamber’e yönelik karalama girişimlerinin arkasında da bu sebep yatmaktadır.
En Güzel Örnekten Bir Güzel Örnek
Bir gün Aişe annemiz kızmış, evin içerisinde yüksek sesle bir şeyler söylüyor. O anda da babası Hz. Ebû Bekir haneye giriyor. Kızının o halini görünce ne olduğunu sormadan, Aişe annemizi bir köşeye çektiği gibi: “Sen nasıl olur da Rasulullah’ın huzurunda böyle konuşursun?” deyip, vurmak için elini kaldırıyor… O anda Efendimiz (sas) Hz. Ebû Bekir’e “Sakın ha Ebû Bekir!” deyip vurmaması için uyarıyor. Hz. Ebû Bekir utancından hiçbir şey diyemeden evden çıkıp gidiyor… Annemiz mahcup ama Efendimiz her zaman ki gibi tebessüm halinde… Aişe annemize diyor ki: “Seni nasıl o kızgın adamın elinden kurtardım. Nasıl seni onun elinden aldım?” Bu söz hanede gülüşmelere sebep oluyor ve iş tatlıya bağlanıyor.
Hz. Peygamber, bir yetim olarak dünyaya gelmiş, çocukluğunu fakirlik içinde geçirmişti. Gençlik çağına geldiğinde, doğruluk ve çalışkanlığıyla büyük bir ün yapmış; O’nun sevecen ve müşfik davranışları, dürüst ve Hakk’a uygun yaşamı, güzel ve örnek ahlâkı tüm Mekke halkının; hayranlık, sevgi ve saygısına mazhar olmuştu. Genç bir adam olduğunda, Muhammed aleyhisselâm dürüst bir tüccar, nazik, müşfik, sadık bir eş olarak biliniyordu. Daha sonra Medine Devleti’nin başkanı olduğunda merhametli, affedici, hayırsever ve adil bir insan olarak ün yapmıştı. Her sahadan, kadın-erkek herkesin onun hayatından gerçek bir örnek alacağına ve bu mükemmel insanın, onları gerçek başarı ve mutluluğa ulaştıracağına şüphe yoktu.
Sonuç olarak; gerek Ahzab suresinin 21. Ayet-i kerimesi gerekse de konu ile ilgili hadis-i şerifler dikkatli bir gözle incelendiğinde Peygamber Efendimizin biz Müslümanlara sadece dini yönden değil, hayatın hemen hemen her alanında örnek olduğu ve bu amaçla gönderildiği anlaşılacaktır. İslam’ı en güzel yaşayan ve Hz. Aişe’nin ifadesi ile adeta yaşayan bir Kur’ an, bir başka ifade ile canlı bir Kur’an olan bu kutlu Elçinin örnekliğini dini hayat ile sınırlandırmak, O’nun misyonunu daraltmak anlamına gelecektir. Nitekim ayetin ilk muhatapları olan sahabiler de konuyu bu şekilde anlamışlardır. Hz. Peygamber’in vefat edip dar-ı bekaya intikalinden sonra karşılaştıkları hemen hemen her yeni durumda, sünnetine sarılmaya çalışarak örnekliğini sürdürmeye çabalamışlardır.