HADİS İKLİMİ- Bolluk ve Bereket

HADİS İKLİMİ- Bolluk ve Bereket

İbn Abbas’ın naklettiğine göre Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri yemek yediği zaman, ‘Allah’ım, bu yemeği bizim için bereketli eyle ve bize bundan daha hayırlısını ikram eyle. ‘ desin.” (Ebu Davud)

Bereket, bolluk demekti; öyle bir bolluk ki taşan, eksilmeyen … Bereket, saadet demekti; öyle bir saadet ki hiç gitmemecesine yerleşip kalan … Ve bereket, ilahi lütfun apaçık tecellilerinden birisiydi, “Tebareke” vasfıyla anılan Rabbimizin, kullarına lütfettiği bir ihsan…

Şanı Yüce Rabbimiz kendisini bizlere tanıtırken ”Allah, yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de bina yapan, size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. İşte Rabbiniz Allah! Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir” (Mümin, 64) buyurur. Fani olmaktan çok, uzak, bitmez tükenmez bir bereket membaıdır O… O verir, verdiğini artırır, saadete kapı açar ve hayrı kesintisiz sürer gider.

İşte Rabbimizin bu eşsiz özelliği hayata yansır. Kara toprağın derinliklerine sakladığı bereketi, gökten indirdiği bereketli bir su ile coşturan da doğusundan batısına yeryüzünü bereketle donatan da yine O değil midir?

İnsanoğlunun gönlü Kur’an ile berekete ermelidir. Çorak vadiler yağmur yüklü bulutlardan inen hayat suyu ile nasıl yeşeriyorsa, işte öyle! O zaman bereketli toprağı andıran inanmış yüreklerden Rablerinin izniyle bolluk fışkırır. Halbuki kötü toprağa benzeyen verimsiz yüreklerin ekini ne de cılızdır!

Hatadan sakınıp güzel davranışa odaklanan iman dolu kulları için yerlerin ve göklerin bereket kapılarını sonuna kadar açacaktır Yüce Yaratan! Kendisinden bağışlanma dileyenlere dünya muradı adına arzuladıkları ne varsa verecektir. Onları tufan misali sıkıntılardan kurtarıp selam ve bereket yağdıracaktır üzerlerine.

Karun’un malı aldatmamalıdır zihinleri. Anahtarlarını bile güçlü bir topluluk zor taşımaktadır ama bereketli değildir! Zira zenginlik onu şımartmış, yeryüzünde bozgunculuğa sevk etmiş ve neticede hem kendisinin hem de sarayının yerin dibine geçirilmesine yol açmıştır. O halde her şeyin özüne bereketi yerleştiren Kudret Sahibi’ne inanmayıp gönlünü O’nun rızasına bağlamayanları acı bir pişmanlık beklemektedir. Sebe kavminin cennet misali ibretlik bahçelerine aldanmamalıdır gözler. Evet sağda ve solda uzanıp giden yemyeşil bahçelerdi, ama bereketli değildi! Zira onlar kendilerine verilen bunca rızıktan yiyip Rablerine şükretmeleri gerekirken yüz çevirdiler ve nankörlükleri sebebiyle Arim seliyle cezalandırıldılar. Neticede bereketli memleketlerden bir anda uzaklaştırıldılar.

Kâbe, insanlık için bereket kaynağıdır. Çünkü yalçın dağların arasında mütevazı dört duvardan oluşan o ilk mabette edilen dualar kıyamete kadar kutludur, mübarektir.

O halde gözü aldatan fazlalık yetmez bereketli olmaya… Rabbe doğru atılan adımdadır bereket. Evet, bereket ancak O’nunla kaimdir ve Kerem Sahibine bağlanmayan her niyetin semeresi kısırlığa mahkumdur. İnsanoğlu, Allah Resulü’nün dilinden dökülen şu düsturu unutmamalıdır: “Bereket Allah’tandır.” (Buhari)

Cenab-ı Hak, alemlere rahmet olarak son Elçisi’ni görevlendirirken de aslında kullarına bereketi yollamıştı. Muhammed Mustafa (sav), insanlara Rablerini tanıtacak, onlar da bu Mutlak Yaratıcı’ya iman edip gönül vereceklerdi. Hayatlarını O’nun rızasıyla şekillendirmelerinin neticesinde ise berekete nail olacaklardı. İşte bu Mübarek Peygamber’in her anı bereketti; sohbeti bereket, duası bereket, yürüyüşü bereket, seferi bereket, eli bereket, teri bereket… Elhasıl O’nun varlığı bereketti.

Bereket hayatın her anına sinmiş ilahi destektir. Yeter ki insan hayatının bereketini yitirmemek için onun üzerine titresin. Bereketi unutup, onu kaçırmasın. Rahmet Peygamber’inin bu konuda Müslümanlara öğreteceği pek çok şey vardır. Öncelikle O, (sav) inananlara zamanın bereketli dilimlerini kollamayı tavsiye eder. Sabahın erken saatleri ümmeti için bereket kaynağı olsun diye dua eder.

Sevgili Peygamberimiz, bereketin bizim bakışımızla, tutumumuzla, hayat tarzımızla ilgili olduğunu asla unutmayalım diye, her namazımızda okuduğumuz üzere salavatı, bereket duasıyla yapmayı bize öğretir:

”Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed. Kema barekte alâ İbrahim’e ve alâ âli İbrahim. İnneke Hamidün Mecid.” (Allah’ım, Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine bereket ver! Tıpkı İbrahim’e ve İbrahim’in ailesine bereket ihsan ettiğin gibi! Şüphesiz sen övgüye en layık ve şanı en yüce olansın.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.