MAVERADAN MACERAYA- Çömlek Hesabına Göre: Kadere 45

Makalemi zihnimden süzerken, Anadolu Ajansı, 64. Uluslararası Nasreddin Hoca Şenliklerinin yapılacağı Akşehir’de özel kıyafetli tellallar tarafından cadde ve sokaklar gezilerek halkın etkinliklere davet edildiğini duyurdu. Bazı TV kanalları da vefatının 739. yılında Nasreddin Hoca’yı Anma ve Anlama Kültür ve Sanat Festivali’nin Sivrihisar’da göle maya çalınarak başladığını söyledi. 5-10 Temmuz 2023 tarihleri arasında sürecek etkinlikler hakkında Selçuk Üniversitesi Nasreddin Hoca Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından yapılan sunumda kadılık, müderrislik ve vaizliği bir arada götüren Nasreddin Hoca’nın toplumu güldürerek düşündüren ve eğiten bilge ve model kişiliğine vurgu yapıldı. Nasreddin Hoca merhumun türbesinin bulunduğu mezarlığa bile gülümsenerek girildiğine dikkat çekildi. Söz konusu etkinliklerde onun aykırı konuşmayı seven, aklıselimi kuvvetli, hazır cevaplı, neşeli ve babacan bir şahsiyet olduğu üzerinde duruldu. Nasreddin Hoca mizahının hiciv gibi yıkıcı değil yapıcı olduğuna, iyi niyet timsali örnek mizacına, sokak-aile ve toplum, iş hayatı-din ve yargı sistemi, siyasi-idari ve mali yapıda sevgi-saygı ve dostluk gibi hayatın her safhasını derinden ilgilendiren konulara yönelen bilge kişiliğine göndermeler yapıldı.
Minderine oturduğumuz Nasreddin Hocamızı rahmet ile anmak, onu olduğu gibi anlamak, en güzel bir şekilde anlatmak en çok bizim üzerimize düşen bir görevdir. Aslında; Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından İçişleri, Dışişleri, Milli Eğitim, Kültür ve Turizm, Aile ve Sosyal Hizmetler vb. bakanlıklar arasında protokoller yapılarak her yıl ortaklaşa Nasreddin Hocayı Anma-Anlama ve Anlatma amaçlı Kültür Şenlikleri düzenlenmelidir. Toplumun morale çok ihtiyacı var. 15 Temmuz Milli İrade ve Demokrasi Günlerinde gülmeyi bile unutanlar var. Suratından karayeller esen ve acı acı sırıtanlar da var. Toplumun önünde yalancıktan ağlayarak ardından çevirdiği ihanet çemberiyle milletin anasını ağlatan FETÖ’ye inat, Nasreddin Hocalar ve Devletin diğer hâceleri adına bu yapılmalıdır. Zira; hatıralar insanı yaşatır. Diyanet TV ya da TRT Çocuk vb. TV kanallarında izletilen filmlerle yetinilmemelidir. Allah; toplumun en zor zamanında ümit ve neşe kaynağı olan, milletin yüzünü güldüren, varoluş gayesini / dinini-devletini düşündüren Nasreddin Hocamızı ve devletinin yanında duran hocalarımızı rahmetiyle cennet ve cemaliyle müşerref eylesin.
Gelin onunla çağlar ötesinde yaşamış olmamıza rağmen hem hal olalım. Kendi zamanında ona yöneltilen sorular ve verilen harika cevaplar sayesinde onun ile tanış olalım. Hortu Köyünden Altunapa Medresesine, oradan Akşehir Kadılığına kadar uzanan yolculukta onun sohbetine yaran olalım. Maveradan maceraya uzanalım. Ver elini dostum demeyin sakın, hocamız kızar, al elimi-tut elimden arkadaş diyelim. Dinleyelim bakalım!
Sarı Veli: Es selamü aleyküm Nasreddin Hocam! Sabah-ı şerifiniz hayrolsun! Ramazan ayına ne kadar kaldı Muhterem! Bugün ayın kaçıdır?
Hoca: Ve aleykümüs selam, hayırlı sabahlar komşum Veli Efendi! Çömlek bilir amma galiba ayın 45. günüdür. Kader 45 çıktı bahtına.
Sarı Veli: Nasıl olur Hocam, kameri aylar benim bildiğim en fazla 30 çeker?
Hoca: Aslında çömlek hesabına göre daha fazladır, lakin ben insafa geldim öyle dedim. Zira; çömlek dün çocukların eline geçmiş, ellerine ne geçerse doldurmuşlar Tahal Veli! Evde takvim de yok! Bu işin lamı cim de yok! Çömlek hesabı neyse odur.
Kızıl Derviş: Hocam güpegündüz komşunun armut dalında ne yaparsınız öyle? Bir de üstelik Hocasınız, hırsızlık size yakışır mı?
Hoca: Evet bize yakışmaz Derviş! Amma bendeniz burada saz çalıyorum, duymuyor musunuz?
Kızıl Derviş: Hani elinizde sazı da görmüyorum, ses de duymuyorum Hocam?
Hoca: Bunun sesi yarın duyulacak, ceride-i nemimeden/fısıltı gazetesinden okursunuz. Geçen sene de hoca kurban çaldı demişti, bazı kezzap adamlar, halbuki çalınan bizim şişek idi.
Kel Abdi: Benim tamburamı da biri çalmış Hocam, çalanı da biliyorum lakin inkâr ediyor.
Hoca: Yarın mahkemeye gel, halledelim. Lakin kadı ifadeye göre karar verir. Şahidin var mıdır?
Kel Abdi: Evet, iki darbukacım, bir de köçek var.
Hoca: Bu iş tamam. Uğru/hırsız ne kadar itiraz etse de tambura davasının en iyi şahidi bunlardır. Şıracının yanında bozacı hazırdır.
Muallim Naci: Şahsi kanaat nedir Hocam? Kişiler diledikleri gibi Kur’an ayetlerini ve Peygamber Efendimizin hadislerini kafalarına göre yorumlayabilir mi?
Hoca: Muallim Efendi! Allah’ın ayeti ve Resulünün sözü üzerine söz söylenmez. Bu konuda Müslüman kişiye tercih hakkı yoktur. Lakin sosyal hayat içinde anlayış ve bakış açıları farklıdır. Biz bir zaman bir öğrencimle bir köye vaaz için beraber gittik. Ben merkep üzerinde, o yaya idi. Beni ufacık çocuğu yürütmekle kınadılar. Bir sonraki köye giderken talebeyi dinlendirmek için merkebe onu bindirdim, ben yaya yürüdüm, talebeyi edepsizlik ile tan ettiler. Merkebe ikimiz beraber bindik ufacık bir yayvana iki kişi binmekle bizim insafsızlık ve vicdansızlık ile dedi kodumuzu yaptılar. En sonunda merkep önde biz arkada yayan yalbırdak yola devam ettik, yine susmadılar, bu defa da bizi, aptallık ettik diye alaya aldılar, gülüştüler. Elin ağzına bakılmaz. El ne derse desin kendi bildiğin doğrulardan şaşmayacaksın.
Memiş Ağa: Elimde bir name var okuyamadım Hocam, Arapça mıdır Farsça mıdır, bilemedim.
Hoca: Ver bakayım lakin bu yazı acemi bir metindir. İçinden çıkılacak gibi değil. Kâtip çalı sürter gibi yazmış, galiba tapu senedidir?
Memiş Ağa: Daha önce bir Hoca Efendi de okuyamamış amma tuz koçanı olduğunu söylemişti. Açıkça okuyamadım desenize a Hocam!
Hoca: O zaman al bu sarığı başına geçsin sen oku o zaman Memiş Ağa! Keramet başta mıdır, taçta mıdır, sacda mıdır, hacda mıdır gör bakalım. Seni köftehor seni!
Memiş Ağa: Yarın cemaatini toplamanı ve köy camisinde vaaz vermeni istiyorum Hoca!
Hoca: Yarın Çarşamba’dır. Müftümüzün ve Muhtar Bektaş Ağamızın haberi var mıdır?
Memiş Ağa: Muhtarı seçen biziz, biz. Canım öyle istiyor. Ben bu Hortu Köyünün ağasıyım.
Hoca: Madem öyle, çıkını da hazır et! Bu Cuma ve Bayram vaazı değildir.
Memiş Ağa: Vaaz başlar başlamaz akça kesesi penç tahtasının önündedir Hoca!
Hoca: Tamam öyleyse. Bu meret de insanın elinin körü olunca ne kadar rahat konuşuyormuş meğer Memiş Ağam! Al şu para çıkınını sende kalsın. Yaptığım vaaz benim de hoşuma gitti. Şaka yaptım şaka. Bugün benim canım da böyle istedi.