KAPAK- Gökten Çözüm Kökten Çözüm

KAPAK- Gökten Çözüm Kökten Çözüm

Karamsarlık, çaresizlik, iç sıkıntısı, ümitsizlik… ve buna benzer olumsuz ruh hallerimizin olduğu durumlarda neden, niçin ve keşkelerin insanı kapladığı hallerde insan refleksif olarak bu durumu doğuran etkenlere ve bu etkenlerdeki rolüne odaklanır ve acabalarla iç içe giren soru girdabında daha da karanlık yerlere gidebilir.

Gündelik hayatımızda her an karşılaşabileceğimiz bazı olumsuzlukları düşünelim.

Kazada eşini, çocuklarını, anne babasını veya yakınını kaybeden bir insanın o anını, büyük emekler vererek hazırlandığı bir sınav sonucunda  “KAZANAMADINIZ” ekranına bakma anını, ticari olarak çok büyük zarar eden bir tüccarı, ailevi sıkıntıların zirve yaptığı bir ortamdaki insanı, büyük bir afet karşısında kalan insanların o panik halini, okulunu uzatan bir genci veya nişanından vazgeçilen bir gencin o hüzünlü anını… ya da hepimizin hayatındaki olumsuzlukları (imtihan gereği) düşünelim… Hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim bu durumlar karşısında ne yapmamız gerektiğini bildiriyor mu acaba?

Kur’an okumalarımızda merkeze kendimizi koyduğumuzda -ki zaten Rabbimiz Kur’an’ı hayatımızı inşa ve imar etmemiz için göndermiştir (Nahl, 102)- bizlere Hayat kitabımızdan birkaç örnek olay;

  • Nemrut ateşini yakarken halkın korku ve kin dolu bakışları arasında, Rabbine teslim olmuş Hz. İbrahim’in (a.s), o güçlü ve kudretli(!) Nemrut’un gözünün içine bakarak hiçbir korku ve endişe duymadan olaylara ve o cehennem gibi mekâna meydan okuyarak vakarlı yürüyüşünü düşünelim. (Enbiya, 68-70)
  • Kurban edilmeye götürülen bir evlat ve babasına “Babacığım! Rüyanda sana emrolunan şeyi yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın” diyen bir çocuk düşünün (Saffat, 102). Bu olayın perde arkasında Allah’a teslim olmuş, sabrı kuşanmış bir anne, inancının gereğini en zor şartta dahi sadakati ile ispat eden baba…
  • İslam’ın ilk savaşı Bedir’de kendinden katlarca fazla düşmana karşı ve de fiziksel donanım olarak çok daha alt seviye teçhizata sahip olmasına rağmen yerinde duramayan o sahabe-i kiram efendilerimizin gözünden bakalım o savaş alanına ki onca düşman karşısında ye’se düşmeyen o yiğitlerde ne vardı?
  • Hz. Musa’nın (as) o bitmeyen müthiş mücadelesinden bir bölüm: Firavun’un sihirbazları ile karşılaşmalarında sihirbazların hakkı gördükten sonra tevhidi kabul edip ikrar ettiklerinde kol ve bacaklarının kesileceğini ve akla gelmeyecek işkencelerle öldürüleceklerini bilmelerine rağmen bir an tereddüt etmeden davalarına sahip çıktıkları o ortamı düşünelim. (Araf, 120-121)
  • Kendini ilah zanneden bir hükümdara karşı makamını ve canını hiçe sayıp zindan, işkence ve akla gelebilecek her zorluğa rağmen bütün dünyalık kaygıları bir kenara itip küfür meclisinde tevhidi haykıran o Ashab-ı Kehf’i hayal edelim (Kehf suresi).

Kitabımızı okursak hissemize düşen bu ve bunlara benzer birçok kıssaya ulaşabiliriz. Buradan bize düşen, her ne sıkıntı olursa olsun biz inananlar olarak iki hayatlıyız, biri dünya, geçici ama tek kazanma yerimiz, ikincisi ise ebedi ve sonsuz olan gerçek yurdumuz olduğunu unutmamaktır. İman samimiyet ister, samimiyet sabır ve şükür ister. Sabrı ve şükrü yaşayan bir mü’min en büyük makam olan teslimiyete ulaşır bi iznillah. İşte tam da bu noktada bütün karamsarlıklar, gam, keder yok olur zira “…Ben alemlerin Rabbine teslim oldum!” (Bakara, 131) diyen bir insanı kimse yenemez ve üzemez. Çünkü takdir göklerden gelir ve her iş Allah’a döner. Allah inananları gerçek yurtlarında razı edecektir.

Son olarak ilahi bir reçeteyi sizlere sunmak isterim; 🙂

  • Müslüman için tüm nimetler geçicidir.
  • Dünya, ahireti kazanmanın tek yoludur.
  • Allah dilemedikçe hiçbir zarar da fayda da insana ulaşmaz.
  • Hayatta her şey emanet, bizler de emanetçiyiz.
  • Bizler olaylar ve nimetler karşısındaki duruşumuzdan sorumluyuz, sonuçlardan değil.
  • Sonuçlar ibret nazarı ile bakmak içindir.
  • Zaman en büyük nimetlerdendir.

Teslim olabilmek için vahyi gütmeye kalkmadan, vahyin güdümüne girmekle başlamalıyız. Peygamberimiz (s.a.v) ne buyurmuşsa hepsi de kesinlikle gereklidir, geçerlidir, gerçektir ve hiç şüphesiz gerçekleşecektir diyebilmeliyiz kalben.

Dünyada beşere teslimiyet bir ZİLLET, Allah’a teslimiyet bir İZZET’tir.

Selam ve dua ile.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.