İLMİHAL- Disiplinlerarası Nass Kavramı ve Farklı Yorumlanması Üzerine bir Değerlendirme

İLMİHAL- Disiplinlerarası Nass Kavramı ve Farklı Yorumlanması Üzerine bir Değerlendirme

Etimolojik olarak Nass lügatte; belirlemek, sınırlandırmak, yukarı kaldırmak, üst üste koymak, teşvik ve tahrik, müellifin kaleminden çıkan asıl metin, anlamı açık olan, ihtimalden uzak söz; son sınır, Kitap ve Sünnet gibi anlamlara gelir. Bu anlamlarının yanında nassın; konuşan kimsenin kastetmiş olduğu manayı daha açık hale getirmek için sözün zahirine ziyadesi anlamı da vardır. “Sevindiğimde sevinen, üzüldüğümde üzülen fülana iyilik edin” sözü, muhabbetin beyanı bakımından bir nasstır. Yine nass; ‘Bir şeyin ortaya konulmasında ve açıklanmasında mübalağa yapmak’ olarak da tanımlanmıştır. “Kur’an’ın nass’ı” veya “Sünnetin nass’ı” sözleri ile, bu kaynaklardaki anlamı açık sözlerle ifade olunan hükümler anlaşılır. Istılahta; Lafzın anlamı, başka ihtimal taşımayacak kadar belirginleşmişse bu durum da nass olarak adlandırılır. “Size helal olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın” ayeti ıtlak hususunda zahir, kelamın sevk edildiği şey sebebiyle adedin beyanı hususunda ise bir nasstır.

Erken dönem fıkıh literatürü İmam Şeybani ve Şâfiî’nin eserlerinde bu kelimeye rastlanmıştır. Karşılığı genel olarak içtihat kelimesidir. “Mevridi nasta içtihada mesağ yoktur” şeklindeki nassın bulunduğu konularda içtihadın caiz olmadığı genel anlayışı, nasların büsbütün içtihada kapalı olduğu anlamında değil de nassın düzenlediği hususun nassa aykırı olacak bir şekilde alternatif bir düzenlemeye tâbi tutulmasının mümkün olmadığı anlamına gelir. Nitekim hemen bütün içtihatlar nas üzerinden yürütülür ve naslarla bağlantılıdır. Ancak naslar delaleti kat’i denilen başka bir manaya hamledilmeyecek açıklıkta ise bu naslar içtihada, yoruma kapalıdır. Bunun delili; Allah’ın ve Resul’ünün hükmünün[2], sözünün üstüne söz söylemeyin[3] ve ‘muhkem olan ûmmü’l kitap’ kavramı[4] türünden Kur’ani hitaplardır.

İlk dönemlerde, Kur’ân-ı Kerim ve hadis-i şerifler için özel kullanılan kelimeler (Kitap-Tenzîl-Kur’ân/Hadîs-Âsâr Sünnet) olsa da daha sonra her ikisini kasteden “vahiy veya nakil” isimleri kullanılmıştır. Zamanla Kur’ân ve Sünnet’i kapsayacak şekilde “nass” kelimesi genel anlamda kullanılmıştır. Hadis kaynaklarında nass kavramı ‘‘hızlı yürümek’’ anlamında kullanılmıştır.

Kur’ânî nass, gerek şeriat ve akîde olarak vaz’ettiği şeyler, gerek hidayet ve doğruluğa eriştirmesi bakımından birtakım hüküm ve kaideleri, kendine ait dinî bir terminolojiyi, İslâm dışı unsurlarla kendine has mücadele yöntemini içermekle birlikte anlamı, tek bir bakış açısına ya da mezhebe indirgenmeyecek bir nitelik taşımaktadır.

Gerçekte Kur’ân nassının farklı anlam vecihleri vardır, farklı anlama seviyesine konu olacak alanları vardır, muhkem, müteşâbih, hakikat, mecaz, zahir, batın gibi alanlar farklı anlama seviyelerinin ve delil yollarının varlığını göstermektedir. Akıl yürütme ve araştırma alanlarının farklılığı da Kur’ân nassının farklı yorumlanmasını getirmiştir.

Kur’ân lafızlarının bazısı kolayca anlaşılabilir niteliktedir, içine aldığı tüm anlamları açık olarak ifade etmede kendi kendine yeterlidir. Ayrıca anlamı açıkça ifade etmede bir yönden yeterli, bir yönden yetersiz olanları vardır. Bunlar bir yönden bilinen şeyler iken, bazı sorular sorulduğunda bilinmeyen lafızlardır. Nassların diğer bir kısmı da farklı manalara ihtimalli olduğundan anlaşılması için başka delillere ihtiyaç hissettirmektedir. Kelimenin dilde vaz’ olunan anlamı dışında kullanıldığı mecaz anlamlar bu türdendir. Bu ayetlerin anlaşılması ve murad-ı ilâhînin bilinmesi için aklî ya da nakli delillere ve karînelere ihtiyaç vardır.


[*] Oğuzhan Karayel, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri, Y.L

[2] ”Allah ve Resûl’ü bir iş hakkında hüküm verdiklerinde, hiçbir inanmış erkek ve kadın için kendi işleri hakkında tercihte bulunma hakları yoktur.” (Ahzab, 36/33)

[3] Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberi’nin önüne (beşerî düşünce ve yorumlarınızla, değerlendirmelerinizle) geçmeyin. Allah’a karşı takvalı olun. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, bilendir.” (Hucurat, 49/1)

[4] O, sana Kitab’ı indirendir. O Kur’an’ın bazı âyetleri muhkemdir, (işte) onlar kitabın anasıdır. Diğer ayetleri de müteşabihtir. (Ali İmran, 3/7)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.