KAPAK – Arif Arslan Kaynar – Rıza-i Bâri

KAPAK – Arif Arslan Kaynar – Rıza-i Bâri

Hamdolsun, kendisini bizlere sevdirene,

Hamdolsun, kendi rızasını bizlere sevdirene,

Hamdolsun, cennetini bizlere sevdirene.

Salat ve selam olsun, Rıza-i Bâri’yi bizlere öğretene,

Salat ve selam olsun, Rabbe giden yolu bizlere gösterene.

“İnsanlara, kadınlar, oğullar, yüklerce altın ve gümüş yığınları, cins atlar (binekler), davarlar, ekinler gibi zevklerin sevgisini güzel gösterdi. Fakat bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Oysa güzel sonuç Allah’ın katındadır.” (Âl-i İmran, 14)

Rabbimiz ne kadar güzel özetledi. İnsanoğlu imtihan için zevklerin sevgisine meyilli ve tutkulu olarak yaratıldı. Allah’a giden yolda bu tür zevk ve sevgiler birer bariyer oldular. Bakalım kimler bu bariyerleri aşıp Allah’ın rızasını ulaşacak diye.

En büyük imtihan erkek için kadın, kadın için erkek oldu. Her dönemde her yaşta Müslüman’ın ayağını kaydıran bir zemin oldu. Sultanlar köle, vezirler rezil oldu. Önüne geçilmeyen şehvet ve tutkular nice devletleri yıktı, nice beldeleri harap etti. Nicelerini kulluk makamından esfel-i sâfilin mezbeleliğine düşürdü. Nice yararlı çalışmaları zarara uğrattı, nice onulmaz yaralar açtı. Onun içindir ki Rabbimiz mü’min, muttaki kullarını ilk önce şehvet duygusuna karşı ikaz etti.

İkinci olarak oğullar yani evlatlar. Çünkü evlat her insanın en çok fedakarlık gösterdiği varlıklar oldu. Çoğu zaman emanet oldukları unutuldu, baş tacı edildiler. Daha iyi, daha müreffeh yaşasınlar diye haram-helal demeden kazanıldı. Onlar iyi olsun diye ahiretler harap edildi. Rabbimizin şu buyruğu hep unutuldu: “Doğrusu mallarınız ve evlatlarınız bir imtihandır. Büyük mükafat Allah’ın katındadır.” (Teğabun, 15) Ahiret sermayesi olması gereken evlatlar, ahiret acısı, ahiret pişmanlığı haline getirildiler.

Salisen; altın ve gümüş yığınları ahirete giden yolu tıkayan üçüncü engelimiz oldu. Para kazanmak insanoğlunun asıl gayesi haline getirildi. Oysa ki mal ve para biz ahireti kazanalım diye lütfedilen bir nimettir. Mizanı bozuk olanlar adeta paraya kul-köle oldular.

Diğer bir engel ise “atlar” yani binekler oldu. Her zaman daha iyisine sahip olmak arzusu hiç son bulmadı. Çünkü eşyanın hakikatini kavrayamadık. Bu vasıtaların Allah’a giden yolda bir araç olduğu gerçeğini unuttuk.

Beşinci olarak davarlar (hayvanlar), ekinler en büyük süslerinden bir kaçıydı. Bunların gerek güzellikleri gerek menfaatleri bizi aldattı. Bunları elde ettikçe sanki dünyada ebedi kalacağımız vehmine kapıldık.

Rabbimizin, bunların “dünyanın geçici menfaati olduğu” beyanını akıllarımızdan, gönüllerimizden çıkardık. Kalıcı olan ahiret menfaatini, Rıza-i Bâri’yi, cenneti, cemâlullahı unuttuk. Gönül dünyamız o kadar çoraklaştı ki cennet bahçelerimiz soldu, kurudu. İyilikte yarışlar, infaklar, karz-ı hasenler, malı ve canı Allah yolunda fedalar unutuldu.

Böylesine karanlık bir dünyaya Rabbimizin şu kelamı ne güzel ışık oldu. Nasıl da insanlığın kararan semasına nur oldu. Çorak gönüllere sağanak oldu. Kurtuluş bekleyen, dümeni kırılmış, pusulası şaşmış, kutup yıldızı sönmüş, dünya zindanlarına mahkum olmuş insanlığa bir umut, bir nur, bir ışık, bir çare oldu.

“De ki: Size istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Muttakiler için Rableri katında altından ırmaklar akan, içlerinde sonsuza kadar kalacakları cennetler, gayet temiz eşler ve hepsinden üstün Allah’ın rızası (Rıza-i Bâri) vardır. Allah kullarını hakkıyla görücüdür.” (Âl-i İmran, 15)

Müslüman, her durum ve şartta Rabbinin rızasını gözetecek, hiçbir zaman ondan şaşmayacak. Karşı cinsini cennete giden yolda yoldaş bilecek. Birbirlerini emanet görecek, birbirlerinin dostu ve cenneti olacak. Evlatlar birer cennet azığı, hayırla yad ettirecek sâlih evlat olacak. Müslümanın aldanışı değil ahiret kazancı olacak.

Maddi kazançlarımızı ahiret sermayesine dönüştürülmeli, sürekli Hakkın rızasını elde etme aracı olarak görmeliyiz. Yoksa yarın mahşerde hesabını veremeyeceğimiz bir metâya dönüşmesinden korkmalıyız. Araçlarımız Allah yolunda, hizmetler için çalışmalı. Kendi dünyanız için kullandığımız kadar belki daha fazla İslami hizmetlerde kullanmalıyız.

Mallarımızın, kazançlarımızın başta zekatlarını vermeli; imkan buldukça sadaka, karz-ı hasen, hibe, borç vb. vererek Rabbimizin rızasını kazanmaya vesileler aramalıyız.

Rabbimiz, bizleri kendi rızanı kazanan kullarından eyle. Rızana ulaşan yolları bize göster ve kolaylaştır. Bizlere eşyanın hakikatlerini öğret. Cennetinle ve cemâlinle müşerref kıl. Bizleri “Allah onlardan, onlar da Allah’tan razı oldular” ayetinin sırrına mazhar kıl. Allahumme amin. Ya Hâdi.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.