SİZDEN GELENLER- Karabağ Zaferinin Yıldönümü

Sovyet Sosyalist Devletler Birliğinin 1990 yılında yıkılmasıyla kardeş Türk devletleri bağımsızlıklarına kavuştular. Daha önce geçirdikleri yaklaşık yetmiş yıl gibi bir zamanda bu kardeş devletlerin dünya ile bağları kesikti. Bundan dolayı bu ülkelere “Demir Perde Devletleri” deniyordu. Maalesef komünist sistem bu uygulamayı aldattıkları kitlelerin mutluluğu için yaptığı iddiasındaydı. Komünizm, Rus emperyalizmi için bir perde idi. İnsanların mutlu olabilmesi için hayatlarının her alanında İslam’ın yaşanması yeterlidir. Hiçbir beşerî sistem bu mutluluğu getiremez.
Bağımsızlığını kazanan Türk Devletlerinin isimlerini o zamanlar haritadan okuyup özlemini çekiyorduk. Doksanlı yıllardan önce bu devletler hakkında yeterli malumatımız da yoktu. Ülkemizde ideolojik olarak kendilerini sosyalist sisteme kaptıranlar bu uygulamaları ideal olarak görüyorlardı. Yetmiş ve seksenli yıllarda sağ-sol çatışmalarında binlerce gencimiz bu nedenle hayatından oldu.
Azerbaycan bağımsızlığını kazanıp ülkelerimiz arasında ilişkiler başlayınca Rabbim nasip etti 1996 yılında eğitim görevlisi olarak bu ülkede üç yıla yakın hizmet etme imkânı buldum. Kardeşlerimiz, komünist sistemin baskısıyla madden ve manen çok yıpranmışlardı. Onların da bizleri çok özlediğini müşahede ettim. Geçen yetmiş yılın hasretini gidermeye çalıştık. Azerbaycanlı kardeşlerimiz henüz düzenli ordularını kuramamışlardı. Bu boşluktan istifade etmeye çalışan Ermeniler, Rus ordusunun yardımıyla Azerbaycan topraklarını işgale başladılar. Başta Hocalı olmak üzere birçok şehirde sivilleri, kadın çocuk ve yaşlı gözetmeden katlettiler. Sonunda Azerbaycan’ın %20’lik bölümü olan Karabağ bölgesi ve çevresi işgal edildi.
Otuz yıla yakın bir süre Rusya, Amerika ve Fransa’dan oluşan Minsk gurubu devletleri Azerbaycan’ı oyaladılar. Bu arada Ermeniler boş durmuyor, sınır ihlallerini devam ettirerek toprak kazanmaya çalışıyorlardı. Ermeniler 2020 yılının Eylül ayında topyekûn saldırıya geçtiler. Bu defa karşılarında düzenli, teçhizatlı, İHA ve SİHA’lara sahip kahraman Azerbaycan ordusunu buldular. Baltayı taşa vurmuşlardı. 44 günlük savaş sonunda 8 Kasım’da Azerbaycan zaferini ilan etti. Bu arada Ermenistan Ermenileri yine Ermeniliklerini yaptılar. Savaş süresince Gence başta olmak üzere birçok Azerbaycan şehrine uzun menzilli füzelerle saldırarak birçok sivili katlettiler. Anlaşmalara rağmen bu ihlaller halen devam etmektedir. Azerbaycan cephesinde ise ordu hiçbir sivile zarar vermemeye gayret etmektedir. Savaşta kadın, çocuk, yaşlı, özürlü vs. kişilere zarar vermemek tarih boyunca Müslüman-Türk milletlerinde asırlardır uygulanan bir kural olmuştur.
Daha önce kılını kıpırdatmayan Minsk gurubu devletleri Azerbaycan’ın üstünlüğü görülünce baskı yapmaya başladılar. Yüzlerce PKK’lı, savaş sırasında Ermenilerle beraber Azeri kardeşlerimize karşı savaştılar. Maalesef içimizdeki bazı gafiller de Türkiye’nin cihatçı gurupları Azerbaycan’a gönderdiğini iddia ettiler. Silah yardımımızı eleştirdiler.
Ermenilerin daha önce Karabağ’ı işgali sürecinde binlerce kardeşimiz Azerbaycan’ın diğer şehirlerine göç etmek zorunda bırakılarak vatansız, göçmen/kaçgın durumuna düştüler. Bunlar yıllarca yoksulluk içinde, kıt imkânlarla, bulabildikleri yıpranmış evlerde, çadırlarda çile çektiler. Evlerine, köylerine dönmeyi hasretle beklediler. Kurban bayramlarında kurban eti dağıtımı sırasında bu masumiyet ve mağduriyetlere bizzat şahit oldum. O günlerde bir arkadaşımızın Saatlı şehrindeki ailesini ziyarete gitmiştik. Bahçeli bir evin cümle kapısından girerken bir köpeğe rastladık. Kapıdan bahçeye girdiğimizde her ağacın altında bir köpek bizleri karşılıyordu. Ev sahibine köpeklerin çokluğunun nedenini sordum. “Bu köpekler Karabağ konaklarıdır/misafirleridir.” dedi. Kaçgınlar göç ederken köpekleri de sahiplerinin ardından vefa gösterisi olarak buralara gelmişlerdi. Saatlılı kardeşlerimiz gönül kapılarını bu kaçgın köpeklere de açmışlardı.
Bir asır önceki soykırım yalanını ısrarla sürdüren Batılıların, Ermenilerin Karabağ işgali sırasındaki katliamlarını görmezden gelmeleri de manidardır.
Zaferin ikinci yıl dönümünde yurtlarına dönen, köyüne, evine kavuşan kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletir, sevinçlerini paylaşır, bir daha böyle felaketlerin yaşanmamasını Cenab-ı Hak’tan diler, şehitlerimize rahmet dileklerimi iletirim.
Zaferin kazanılmasında emeği geçen erinden başkomutanına, devlet yetkililerine kadar bütün ilgilileri ve bütün Azerbaycanlı kardeşlerimizi kutluyorum.
İstikbalin, İslam’ın ve Müslümanların olacağı inancı ve temennisi ile; Allah’a emanet olunuz.
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebet bizimdir!
Necip Fazıl KISAKÜREK