HADİS İKLİMİ- Merhamet

HADİS İKLİMİ- Merhamet

Cerir b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Rasulullah aleyhisselam şöyle buyurmuştur: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Buharı; Müslim)

Merhamet, esirgemek ve şefkat etmektir; acımak ve insaflı davranmaktır; kalp inceliği ve gönül yumuşaklığıdır. Merhamet, Allah’ın Rahman isminin bir yansımasıdır.

Bütün varlıklar, Allah’ın engin rahmetiyle çepeçevre kuşatılmış, yokluktan varlığa çıkışları, ilk yaratılışları Rahman ve Rahim olan Allah’ın rahmetinin tecellisi ile olmuştur. Allah, “sınırsız ve sonsuz rahmet ve merhamet sahibi” anlamında, “Rahman ve Rahim”dir. O, “Rahmetim gazabımı geçti.” buyurarak, merhametinin celalinden önde geldiğini açıkça bildirir. Yüce Rabbimiz, zatına ilke edindiği bu rahmet ile yarattığı tüm canlılara acır, şefkatle muamele eder ve nimetler vererek ihsanda bulunur.

İnsanlığın en mükemmel ferdi olan Hz. Peygamber aleyhisselamın en belirgin özelliği, O’nun Merhamet ve Şefkat Peygamberi olmasıdır. İnsanların O’nun etrafında toplanmalarına sebep de yine bu duygudur. Merhameti var eden Allah, Peygamberini merhamet duygusu ile bezemiş, müminlerin de bu meziyetle süslenmelerini ve şefkati birbirlerine tavsiye etmelerini emretmiştir.

Kur’an ahlakını benimseyen ve Rasulullah’ın örnek kişiliği ile kendi tavır ve davranışlarına yön veren müminler, birbirlerine karşı merhametli olmalıdır. Peygamberimizin anlatımıyla “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”

İman ile merhamet arasında doğrudan bir ilişki vardır. Allah’a imanı olan kişi, Allah’ın yarattıklarına karşı merhamet duygusu besler. Merhametli olmak dar bir alanla sınırlı değildir. Hz. Peygamber aleyhisselam, Allah’ın, ancak merhamete değer veren kullarının kalbine merhameti koyacağını hatırlatınca sahabiler, “Ey Allah’ın Elçisi, hepimiz birbirimize karşı merhametliyiz.” demişlerdir. Hâlbuki Hz. Peygamber, buradaki merhametten maksadın, sadece kişinin arkadaşlarına olan merhameti olmayıp bilakis bütün insanlara karşı gösterilmesi gereken merhamet olduğunu ifade etmiştir.

Allah’ın insanların kalplerine koymuş olduğu merhamet sermayesi değerlendirilmezse ya da yerli yerinde kullanılmazsa, sonu zarar ve ziyan ile bitecek bir ticarete dönüşebilir. Hz. Peygamber, Allah’ın bir insanı helak etmek istediğinde, ondan, önce utanma duygusunu, sonra güvenilirliği, peşinden de merhameti aldığını söylemekte; kalbinden merhameti alınan bir kimsenin ise Allah’ın rahmetinden mahrum kalacağını bildirmektedir. Nitekim bir seferinde çok sevdiği torunlarını öperken Peygamberimizi gören bir bedevinin, “Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız.” demesi üzerine Allah Resulünün verdiği cevap calib-i dikkattir: ”Allah, senin kalbinden merhameti çekip almışsa ben senin için ne yapabilirim ki!” Aynı şekilde Peygamberimiz, “Yalnızca şaki (bedbaht) olan kimse merhametten yoksun bırakılır.” buyururken de gönlündeki merhamet damarını kurutanların gün gelip bu nimetten mahrum bırakılacağına dikkat çekmektedir.

Şayet insan bu uyarılara kulak tıkayıp merhametini kullanmakta cimrilik ederse, kendisine de merhamet edilmez. Hz. Peygamber, Allah’ın merhametine mazhar olma yolunun, bu duyguyu yerli yerinde kullanmaktan geçtiğini net bir şekilde ifade etmiştir: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.

Rasulullah’ın bildirdiği üzere, ”Allah, rahmeti yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını yanında alıkoydu, bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça (rahmet) sebebiyle bütün mahlûklar birbirlerine merhametli davranırlar. Hatta kısrak (yavrusunu emzirirken) basıp da zarar verme korkusuyla (bu rahmetin eseriyle) ayağını kaldırır. Bütün mahlûkat birbirlerine bu sayede merhamet eder, vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bu yüzden acırlar.”

Allah’ın, kâinata, yeryüzüne ve insana engin bir merhametle muamele ettiği unutulmamalıdır. İnsanın rahmeti kendisine ilke edinmesi gerektiği ise son derece açıktır. Çünkü merhamet ve şefkat, insanı asıl merhamet sahibi olan Allah’a yaklaştırmakta ve O’na dost yapmaktadır. O halde gayesi Allah’a yaklaşmak olanın yolu, merhametli ve şefkatli olmaktan geçer. Dolayısıyla her mümin, cennete giden yolun merhametli olmaktan geçtiğini bilmelidir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.