KAPAK – Sarp Yokuş

İnsana iki yol gösterilmiştir. İnsana gösterilen bu iki yoldan biri iman yolu, diğeri küfür yoludur. Biri cennete, yükseklere varan yol; diğeri cehenneme, alçaklara giden yoldur. Yükseklere giden yol, yokuştur, sarptır, meşakkatli ve zor geçitlere sahiptir. Ona tırmanmak, geçitlerini geçmek için insanın nefsânî arzularına ve şeytanın vesveselerine karşı mücadele etmesi lazımdır.
Aşağılara giden yol, insanı uçuruma götürür. Bu yol kolaydır. Çünkü oradan aşağı yuvarlanmak için bir meşakkate ihtiyaç yoktur. İnsanın kendini serbest bırakması yeterlidir. İşte kendisine iki yol gösterilen pek çok insan, nefsine kolay geldiği için uçuruma giden yolu tutmuştur. Kendini yükseklere çıkartacak sarp yokuşu tırmanmaya ve o yokuştaki zor geçitleri geçmeye cesaret edememiştir.
“Fakat o, kendisini yüce makamlara iletecek Sarp Yokuşu tırmanmak için çaba harcamadı.” (Beled, 11)
“Nedir bu Sarp Yokuş, bilir misin?” (Beled, 12)
Akabe, zor geçit, sarp yokuş demektir. Akabe, kulluk yolunun en zorlu, en zahmetli yokuşudur. Akabe, Allah’ı, İslâm’ı, kitabı, sünneti, kulluğu bilmeyen insanın nefsine zor gelen İslâm yoludur. Bu yolda insana zor gelen nedir? Neymiş o insanın yan çizdiği, kaçtığı, yüklenmek istemediği, başaramadığı zor geçitler?
“Bir köleyi veya esiri hürriyetine kavuşturmaktır.” (Beled,13)
Birincisi; köleleri özgürlüklerine kavuşturarak; insanın boynuna geçirilmiş sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik… her türlü tutsaklık ve sömürü zincirlerini kırıp atarak; servet, güç, makam, şöhret ve benzeri yüzlerce varlığın kulu kölesi olan insanları bir tek Allah’a kulluğa çağırarak, insanları boyunduruklardan kurtarmaktır.
Rasulullah aleyhisselam buyurdu ki: “Her kim bir mümin köleyi azat ederse, yüce Allah onun her uzvuna karşılık azat edenin bir uzvunu cehennem ateşinden azat eder.”
İşte bu noktada “Günümüzde köle mi var?” diye bir soru ile karşı karşıya kalıyoruz. Evet, yaşadığımız hayatta binlerce, belki milyonlarca köle vardır. Bunu görebilmek için Kur’an, Sünnet gözlüğüyle olayları ve toplumları değerlendirmek gerekir.
Meselâ Allah’tan başka nelerin kulu, kölesi olur insanlar? Toplumun, paranın, modanın, bordronun, kadının, güzelin, telefonun, internetin, televizyonun, futbolun, makamın, çevrenin, âdetlerin, müdürün, amirin, ağanın, patronun kölesi olur. Yığınlarla varlığın kölesi olabilir insan. İşte bu insanlara, yalnızca bizi yoktan var eden varlığından haberdar eden âlemlerin rabbine kul ve köle olabileceğimizi; onun haricinde hiçbir varlığa kul ve köle olamayacağımızı tebliğ etmek, sarp yokuşu tırmanmaya ve o yokuştaki zor geçitleri geçmeye adım atmak demektir.
“Ya da, dar günde doyurmaktır.” (Beled,14)
Bollukta doyurmak kolaydır. Zor olan yoklukta doyurmaktır. Demek ki akabeyi aşmanın ikinci şartı doyurmaktır.
Peki, kimleri doyurmak?
Her tarafı sarmış açlık ve kıtlık günlerinde akraba olan yetimi yahut akraba olmayan fakat çaresizlik ve halsizlik içinde toprağa uzanıp kalmış, kımıldayacak mecali olmayan, hiçbir şeyi bulunmayan bir yoksulu doyurmaktır. (Beled, 15-16)
Gerek toplumda akıl bâliğ olmadan babalarını kaybetmiş gerçek yetimleri, gerekse babaları, anaları başlarında olduğu halde dükkâna, tezgâha, paraya, pula köleliklerinden dolayı eve sarhoş girip çıkan, çocuklarıyla ilgilenecek vakit bulamayan, onlara hiçbir şey öğretmeyen, onları kitap, sünnetle tanıştırmayan kimselerin çocuklarını, yani hükmen yetimleri, piyasadaki sahipsizleri de doyurmak zorundayız. Bunların kalbini, kafasını ve midesini doyurmak zorundayız. Kalplerini Allah’a götürücü imanla, kafalarını Allah’a götürücü bilgiyle, midelerini de Allah’ın helâl kıldığı rızıkla doyurmalıyız.
“Bir de iman etmek ve birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.” (Beled, 17)
Sarp yokuşu aşarken; iman edenlerle beraber olmak, imanlı olanların safına katılmak, sabrı tavsiye etmek ve de sabredenlerle beraber olmak, merhamet etmek, merhamet tavsiye edenlerle beraber olmak zor geçitleri geçmeyi kolaylaştıracaktır. Bi iznillah.