Başarının En Kestirme Yolu; İbret Almak

Başarılı olma duygusu insanı meşgul etmeye son hızla devam ediyor. Dünya ile birlikte ahireti de dert edinenler için başarılı olma duygusu gönül huzuru oluşturan ufak bir anahtar mesabesinde. Hayatlarını sadece dünyadan ibaret zannedenler için ise başarı kaygısı tapınma seviyelerinde mücadele ediyor.
Başarıyla ilgili aklımıza gelen sorulara verilecek cevaplar dünya ile birlikte ahiret endişesi olanlarla diğerleri için farklılık arz etmektedir. Mal edinmeyi/biriktirmeyi, şöhret olmayı, daha fazla para kazanılacak meslek edinmeyi, fiziki görüntüsünden hoşlandığı kimseye ulaşmayı, hak etmediği halde araya sokuşturduğu adamlar sayesinde makam elde etmeyi başarı olarak görenler dünyanın alayişine takılmış ve dünyayı aşamamış kimselerdir.
Peki, gönlünü Allah’a açan ve ahiret endişesi bulunanlar için başarı nedir? Allah’ın rahmetini celbederek Kelime-i Tevhid şuurunda ve Kelime-i Şehadet kıvamında bir hayat yaşamak, başarıdır. Bunu sağlamak için elbette kişinin niyeti, gayreti, ihlası ve fedakârlığı ön plana çıkar ancak imanlı bir gönlün başarıya ulaşabilmesi için en kestirme yol ibret alarak yaşamaktır. İster kendi yaşadıklarından ister etrafında gördüklerinden isterse de kendinden önceki yaşayanların hayatlarından ibret alabilenler başarıya daha kolay ulaşacaktır.
İbret almak; olaylardan, gelişmelerden ders çıkararak hayatın asıl ritmini yakalamaktır. Biz Müslümanlar için hayatın ritmi Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda yaşamakla elde edilir. Bu yaşantı insana Kur’anî ve Nebevî bakış açısını kazandırarak olayları ve gelişmeleri değerlendirmemizi/ okumamızı sağlar. Böylece ibretin kaynağı kulluk merkezimiz olur.
Müslüman kendi hayatından da başkalarının hayatından da ibret alarak yaşayan insandır. Bu hayatlardan; hangi davranışın günaha sürüklediğini, hangi hareketin ahlaki zaaf oluşturduğunu, hangi düşüncenin sapkınlığın ilk adımını teşkil ettiğini, hangi yaklaşımın insanların gönlünü kırdığını ibretle kısa zamanda öğrendiği gibi namaz hassasiyetinin insana neler kazandırdığını, insan yetiştirmenin ne kadar kıymetli olduğunu, merhametin insanın vazgeçilmezi olması gerektiğini, hayatı yaşarken sadece konuşmanın yeterli olmayıp uygulamanın esas olduğunu da yine ibretle öğrenir. Bu yönüyle ibret, insan eğitiminin temel unsurudur. Toplumsal eğitim müfredatında mutlaka yer almalıdır.
İbret konusu gündeme geldiğinde Kur’an-ı Kerim’deki peygamber kıssalarını da ele almak gerekir. Herhangi bir konuda toplumsal azgınlaşma sürecinin başlamasının ardından ilahi ve nebevi uyarılar şiddetlenmiş ve nihayetinde o toplumlar helak olup gitmişlerdir. Yani hayattan hayatın sahibinin çıkarılması toplumsal felaketlerin temelini teşkil etmiştir. Geçmişteki herkese uygulanan bu yasal çerçeve aynı süreç yaşandığında bizi de aynı sonuca götürecektir. Bu durumda azgınlaşma sürecini toplumsal veya –gücü yettiğince- bireysel kontrol edebilenler/etmeye çalışanlar başarıya ulaşacaktır.
Hâsılı başarı inançla çerçevelidir. Başarının asıl karşılığını ahirette alacağına inananlardanız. Bu dünyada Allah’a kul olma mücadelesi verenler Kur’an ve Sünnet’in gerektirdiği bakış açısıyla yani ferasetle olaylara bakabilenlerdir. Bu düsturu kendilerine mihenk edinenler olaylardan hakiki ibret alanlardır.