CUMA SOHBETLERİ-İZZET ALLAH’IN, RASULÜ’NÜN VE MÜ’MİNLERİN YANINDADIR (2)

Muhterem müslümanlar, bugün bu iki tehlike yanında bir de satanistler, şeytana tapıcılar, ateistler, dinsizler tehlike olarak ortaya çıktı. Bilhassa gençlerimizin arasında dinsizlik, satanistlik propagandası çok yaygın bir şekilde yapılmakta ve nice masum yavrumuz aldatılmaktadır. Aileler kendi çocuklarının ne yaptıklarından, ne durumda olduklarından habersizdir. Nice müslüman ailenin çocukları aldatılarak satanist yapılmakta, ateist yapılmaktadır. Yani şeytana taptırılmakta ve dinsizleştirilmektedir.
Bir misyoner teşkilatının üç ana hedefi vardır: Birincisi müslümanları hıristiyanlaştırmaktır. Aklıselim sahibi bir insanın hıristiyan olması, din olarak Hıristiyanlığı seçmesi mümkün değildir. Çünkü tamamen tahrif olmuştur. Bugün hıristiyanların elinde bulunan İncil, Hz. İsa’ya inen İncil değildir. Bugün yahudilerin elinde bulunan Tevrat, Hz. Musa’ya indirilen Tevrat değildir. Tahrif edilmiş, sonradan bir kısım insanlar kendine göre yazmıştır. İsa aleyhisselama dört İncil mi indi? Şu anda hıristiyanların elinde dört tane İncil var ve bazı konularda birbirini de yalanlamaktalar. Böyle Allah kitabı olur mu? Siz böyle bir dini seçen insana aklıselim sahibi der misiniz?
Maalesef gençlerimiz, çocuklarımız çeşitli vaatlerle kandırılıyorlar. Ya dolarlarla veya Avrupa’da, Amerika’da iş bulmak vaadiyle, şu veya bu şekilde kandırılıyorlar. Bir gazetede okudum, İstanbul’un bir ilçesinde bir ay içerisinde yirmi apartman dairesinde kilise açmışlar. Öyleyse çocuklarımıza mukayyet olalım, sahip çıkalım. İşte camilerde iki ay boyunca yaz kursları açılıyor. Çocuklarımızı başıboş sokaklarda bırakmayalım. Sen çocuklarınla meşgul olmazsan başkaları meşgul oluyor ve çocuklarımızı alıp ya şehvetlerinin aleti haline getiriyorlar ya da güya para karşılığı, döviz karşılığı, eğitim adı altında, yardım adı altında rotary kulüplerinde, lions kulüplerinde, yahudi zihniyeti, siyonizm zihniyeti anlatıyor veyahut da Hıristiyanlık propagandası yapıyorlar. Çocuklarınıza sahip çıkacaksınız.
Aslında bunların üzerine devletimizin gitmesi lazımdır. Asıl vazife devletindir. Devlet bunu yapmazsa milletine karşı sorumludur. Devlet olma sorumluluğunu yerine getirmek mecburiyetindedir.
İkinci olarak bugün Türkiye’de Patriğin yapmış olduğu faaliyetleri hem devlet olarak hem de millet olarak tam bir mercek altında tutmamız lazımdır. İstanbul’da surlar içindeki bölümü tamamen patriğin yönetimine almak ve aynı İtalya’daki Vatikan Katolik devleti gibi, İstanbul’un göbeğinde, Fatih’in fethettiği ve bize emanet ettiği bu güzelim yerde bir Ortodoks devleti kurmak istiyorlar. Sadece orayla da kalmayacaklar “Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki geçmiş hıristiyanlara ait kiliseler v.s.ler de bizim” diyerek toprak talebinde bulunuyorlar. Önce yavrularımızı hıristiyanlaştırmaya çalışıyorlar sonra da bu faaliyetlerle bizi bölüp parçalamak istiyorlar.
Bir başka emelleri de İslâm âlemini bölmektir. İslâm ülkelerini bölük pörçük etmektir. Önce İslâm ülkelerini işgal ediyorlar, sonra bu ülkelerde kendi emellerine hizmet eden kukla yöneticileri işbaşına getiriyorlar. Bu yerli kukla idareciler vasıtasıyla o ülkelerde istediklerini yaptıracaklar. Diğer taraftan da İslâm ülkelerinin yer altı ve yer üstü kaynaklarını hortumlayacaklar. Kendi ülkelerinin, kendi halklarının refahı için İslâm ülkelerindeki açlığı, sefaleti hiç görmezler bunlar. Kendileri saraylarda yaşarken fakir müslümanın elinden günlük yiyeceği olan bir ekmeğini de kapmak isteyecek kadar vahşidirler.
Tarihte Avrupa vahşeti bellidir. Bunların vahşetini bir okuyun. Şimdi bunlar güya medenî bir yüzle geliyorlar. Bunların medenî bir yüzü yok. Bunlar terörist, bunlar vahşi insanlardır. Bugünkü vahşet işte ortada. Tarihteki vahşetleri ise dillere destandır. Nice soykırımlar yapmışlar tarih sayfalarında okuyoruz.
Öyleyse biz de karşı tedbirlerimizi almalıyız. Bu faaliyetlere karşı, karşı tedbirlerimizi almamız, çocuklarımıza sahip olmamız, ailelerimize sahip olmamız lazımdır. Kur’an kurslarında, imam hatip okullarında okuyan çocuklarımıza sahip olmamız, bu okulları yeniden canlandırmamız lazımdır. Erkek çocuklarımızı da göndermeliyiz ama özellikle kız çocuklarımızı muhakkak imam hatip okullarında okutmamız,. Kur’an kurslarında okutmamız lazımdır. Bugün camilerde diyanet işlerinin açmış olduğu yaz kurslarına bütün çocuklarımızı göndermeli, dinini, diyanetini oralarda öğretmeliyiz. Bilhassa iş yerlerinde, atölyesinde çocukları, gençleri çalıştıranlar bunları Kur’an kurslarına, müftülüklerin akşam kurslarına veya vakıflarda çeşitli eğitim kurslarına göndermelidirler. Yaz mekteplerinde, yaz kurslarında çocuklarımızı eğitmeliyiz. Onları sokaktan almalıyız. Eğer çocuklarımızı sokağa bırakırsak başkaları sahip çıkıyor ve çocuklarımızı bizden çalıyorlar.
Bu hak batıl mücadelesinde müslümanlar olarak her türlü imkânımızı seferber etmeliyiz ve yerimizi almalıyız. Bu düşmana karşı, bu siyonistlere karşı, bu misyonerlere karşı bu ateistlere, satanistlere karşı mücadelemizi sağlam yapmalıyız. Eğer şimdiki nesil olarak bu mücadeleyi sağlıklı yürütmezsek, bizden sonraki nesil bizden davacı olur. Bu vatan bizimdir, bu millet bizimdir. Dinini seven, vatanını seven, milletini seven, bu vatanın evladına, bu vatana sahip çıkar. İmam hatiplere sahip çıkar, Kur’an kurslarına sahip çıkar. Hiçbir ayırım yapmadan bu vatanın her evladına sahip çıkar. Ona dinini, tarihini, örfünü, âdetini, geleneklerini sağlam bir şekilde öğretir. Sağlam bir aile bünyesi oluşturur ki bu kadar saldırı karşısında müstakim olalım, kendimizi koruyalım.
Allah celle celalühu bizleri bu gibi kötülüklerden, bu şerir insanların şerrinden, bu şeytan hareketlerinden, şeytanî faaliyetlerden, bu şeytan üçgeni İsrail, Amerika, İngiliz ve diğer düşmanların şerrinden bizleri korusun. İslâm ümmetine, bu aziz millete şuur, feraset, basiret yüklesin. Rabbim ahir ve akıbetimizi hayr eylesin. Âmin…