MAVERADAN MACERAYA- Yağdır Mevlam Su!

Sevgili İlkadım Dergisi Hayranları,
Hava, su, ateş ve toprak. Bunlar; hayatın, sağlığın, sıhhat ve temizliğin ana öğesidir. Temizlik havada başlar. Havadan kaçan mikroplar suyla temizlenir. Suyun aklamadığı virüsleri toprak halleder. Toprağın temizleyemediği pisliği ateş temizler. Bütün canlı varlıklar sudan yaratılmıştır. Hayat felsefesi suya endekslidir. Zira; insan vücudunun ¾’ünü kan, idrar, safra ve erlik suyu oluşturur. Nutfe insanın mayasıdır. Korkud Ata derki; ‘’Suya ecel olmaz.’’ Mecrasına akıp gider. Damla kesret deniz vahdettir. Hayat ummandan katreye bir seferdir. Dünya hayatının misali de gökten indirilen suya benzer.
Su; yağmurdur, kardır, doludur, çiğdir, göz nuru ve gönül sürurudur. Su; çaydır, deredir, ırmaktır, göldür, denizdir ve okyanustur. Su; güldür, çiçektir, ağaçtır ve ormandır. Kalem olur yazar, sevda olur coşar. Su; ilimdir, irfandır, kültür ve medeniyettir. Medeniyetler akıp giden nehirler gibidir. Su; Kevser, Zemzem ve Ab-ı hayattır. Ab-ı hayat can suyudur. Kevser; Kur’an, havuz ve çok nimettir. Zemzem, Rahman’ın misafirlerine sunulan özel bir sudur.
Su; şiirdir, kasidedir, sırdır, sarnıçtır. Su; aşktır, hasrettir, gözyaşıdır. Su; ekmektir, rızıktır, nasip ve kısmettir. Hz. Yusuf kuyuya düşünce Mısır’a sultan olmuş, Hz. Musa’nın asası Kızıldeniz’i yarınca İsrailoğulları Fir’avn’un zulmünden kurtulmuştur. Su ile gelen Musa, sudan geçenler İbrani olmuştur. Musa (as), Şuayb (as)’ın kızı Safure ile Medyen’deki bir su başında tanış olmuş, Nuh (as)’ın oğlu Kenan atasının tevhid gemisine binmediği için tufanda boğulmuştur.
Su; asıldır, akıldır, idrak ve tevazudur. Su; şifa, deva ve ilaçtır. Su; meydir, neydir ve akıcı bir şeydir. Bir hastaya vardın ise, bir yudum su verdin ise, yarın anda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibidir. Su; abdesttir, gusüldür, namazdır, tavaftır, hac ve umredir, itikâf ve ibadettir. Her vakit namaz için abdest alan bir mü’min günde beş defa evinin önünden geçen nehirde yıkanan kişi gibi temizdir. Su; maveradan maceraya uzanan bir yolculuk, zaman ve mekâna hicrettir. Su; mecradır, menbadır, mera ve mezradır.
Su; kimyadır, iki hidrojen ve bir oksijendir. Halik-i Mutlak, hikmeti gereği suyun içindeki iki patlayıcı ve bir yanıcı maddeyi bir arada tutmuştur. Suda Allah’ın varlığına, birliğine ve kudretine delalet eden kevni ayetler vardır. Su uyur düşman uyumaz. Su gibi aziz olmak güzeldir. Suya götürüp susuz getirmek maharettir. Suyu kesilmiş değirmene dönmek garabettir. Saman altından su yürütmek hiledir. Suya üfürüp içmek riyadır. Zeytinyağı gibi su yüzüne çıkmak kibirdir. Suya işemek günah ve suyun israfı haramdır.
Su; rahmettir, mübarektir ve berekettir. Şelaleler Allah’ın kudretinin eseridir. Tatlı, acı, soğuk ve sıcak her çeşit suyun bir kaynağı vardır. Bir sabah göz pınarlarımız ve su kaynakları kuruyup çekilse yeniden bir akarsuyu Allah’tan başka kim getirebilir? Rahman’ın gökten tertemiz suyu ölçülü bir şekilde indirip yer altı ve yer üstünde depolamasında, herkese yetecek şekilde yeryüzüne dağıtıp yerleştirmesinde ve her sabah seher yeliyle yeryüzünü hazır hale getirmesinde düşünüp akledenler için hikmetler vardır. Ne kadar şükretsek azdır.
Allah; ölü toprağı yağmur ile diriltip envai çeşit sebze, meyve, bitki ile ağacı canlandırır. Havaya, suya ve toprağa cemreyi indiren O’dur. Aynı su ile meyveli- meyvesiz, çekirdekli- çekirdeksiz, rengi rayihası lezzeti ve tadı değişik hoş kokulu bitkiler ve ağaçları yaratan O’dur.
Su; tahirdir, mahirdir, şairdir ve naşirdir. Lakin havayı, suyu, toprağı ve çevreyi kirleten insanoğludur. Gelişmişlik adına düzenlenen silahlanma yarışları, balistik füze denemeleri, okyanus üzerinde nükleer ve kimyasal kitle imha silahları ile yapılan tatbikatlar, azot ve sera gazı salınımları, batık gemilerle denizlere boşaltılan her türlü sanayi atıkları ve zehirli maddeler ekolojik dengeyi bozmuştur. İşledikleri her türlü haram ve menhiyat ile Tanrı’yı kıyamete zorlayanlar ve Noel Baba tipli sahte kurtarıcıları sahneye çağıranlar virüsü insanlığın başına bela etmiştir. Deprem, Tsunami, kıtlık, kuraklık, kasırga ve çekirge birer ilahi cezadır.
Göklerin ve yerin yaratılmadan önce Allah’ın arşının su üzerinde olmasını Gök Bilimi ve Fizik ile uğraşan bilginler çözümlemelidir. Deryada dağlar gibi kabaran dalgalar üstünde gemileri yüzdüren Allah CC’tür. Cennet ehli; tadı, rengi ve kokusu değişip bozulmayan nehirler ve şelaleler kenarında konuk edilirken Cehennem halkına sindirim ve dolaşım sistemlerini darmadağın edecek Zakkum ile birlikte maden eriyiği gibi acı ve bir o kadar kızgın mayiler verilecektir. Ashab-ı Cennet; kendilerine özel odalarda bakışlarını sadece eşlerine hasretmiş gözleri hareli, kendilerine daha önceden hiçbir ins ve cinnin dokunmadığı eşler ve cariyeler eşliğinde, adına Selsebil denilen çeşme başlarında koltuklara yaslanmış bir vaziyette yaşarlar. Kevser, Rahik-i Mahtum ve Main marka isimli, zencefil ve misk kokulu özel içeceklerden nuş ederler.
Düşünebiliyor musunuz? Semaya kadar uzanmış sedir ağaçlarının gölgeleri, al beni ye beni diye budaklarını eğmiş meyve yüklü ağaçlar, tuba dalları, süzülmüş baldan, içimine doyulmayan sütten, sarhoşluk vermeyen şaraptan ve tadı bozulmayan saf sudan ırmaklar!
Su; insanlığın ortak malıdır, şairlerin ilham kaynağıdır: Taştın yine deli gönül sular gibi çağlar mısın? Aktın yine kanlı yaşım yollarımı bağlar mısın? ‘’Nizam köpürüyor med vakti deniz, nizam köpürüyor ta çenemde su. Suda bir gizli yol pırıltılı iz, suda ezel fikri ebed duygusu.’’ Dört mevsim yedi iklim üzere cennet misali bir vatanda yaşayıp da mutluluğun sırrına erişemeyenler hatayı kadere ve pedere yüklemeden kendinde aramalıdır:’’ Billur ırmakları var, buzdan kaynakları var, ne hoş toprakları var, gezsen Anadolu’yu. Orda bahar başkadır yazlar kışlar başkadır, ah bu diyar başkadır, gezsen Anadolu’yu.’’ Yeter ki; Sarıkız Efsanesinde anlatılan Dadaloğlu’nun çaldığı kaval sesi ile sevdiğine kavuşmak için öğle vakti tuz yalamış koyunlarını su içirmeden Kızılırmak’ı geçirmeyi başarmasındaki aşkın ve azmin gücü iyi anlaşılsın. Damla mermere nasıl iz yapıyor? diyenler astım mağaralarındaki sarkıtlara baksınlar.
Su; temizleyici, güzelleştirici, süsleyici, tazeleyici ve söndürücüdür. Yalnız; sel baskını, tayfun ve tsunami olunca aşındırıcı ve yıkıcıdır. İBB Başkanı İmamoğlu Diyanet’i eleştirmeyi bırakıp; beklenen deprem ve musluklardan fıs tıs sesleri gelmeden Marmara Denizine su arıtma tesislerini kurmalıdır. Sultanahmet Meydanındaki Alman İmparatoru 2.nci Wilhelm tarafından 1901’de Sultan 2.nci Abdülhamid’i ziyaretinin şükran hatırası olarak yaptırılan Alman Çeşmesine güvenmemelidir. Bir yağmur bekliyorum kuruyanı ıslatsın, tohumlara can katsın, silsin kirlerimizi bizi bize anlatsın. Alev saracak kadar, yandım yanacak kadar, suya kanacak kadar yağdır Mevlam su, şeklindeki istiska duasına Âmin demelidir. Yahut da Barış Abisinin ‘’Yaz Dostum! Su üstüne heykel yapsan kalır mı?’’ sorusuna cevap vermelidir.