Eğitim İçinde Tanıdım Eğitim Üzere Hakka Yürüdü

Eğitim İçinde Tanıdım Eğitim Üzere Hakka Yürüdü

Zeki Soyak Hoca Efendi ile yetmişli yıllarda tanıştık. Yeni bir eğitim-öğretim yılı başlangıcı idi. Nevşehir İmam Hatip Lisesi müdürlüğüne yeni atanmıştı. İlk işi okul deposunda yer alan ecdadımız -Osmanlı büyüklerine- ait resimleri okul duvarlarına astırdı. Oklun tamamını gözden geçirdi ve aşağıdan yukarıya her yana çeki düzen verdi. Etrafını düzenlemede fazlalıkları kaldırmada, eksikleri gidermede olağanüstü ve bitip tükenmek bilmeyen bir enerjiye sahipti. Bu enerjisi sadece fiziki bir mekânın düzenlenmesinde değil, hayatının bütün safhalarında görülüyordu.   Muhatabı olan öğrencilerine gösterdiği ilgi ve alakayı kapsıyordu. Eğitim ve öğretim için sadece ders kitaplarını yeterli görmezdi. Öğrencilerin kendilerini yetiştirmeleri için gerekli kitap listeleri hazırlar ve bunları öğrencilerin okumalarını sağlamak suretiyle onlara yardımcı olmaya hep birlikte çalışırdık.
Zeki Soyak Hoca Efendi’nin dilinden düşürmediği kavramlardan birisi de nebevi eğitimdi. Günlük hayatında ve eğitim knusunda O nebiler nebisini örnek alırdı. Allah’ın Rasulü peygamberliğinin ilk günlerinden itibaren ashabını eğitmeye başlamıştır. Nebevi eğitim nedir? Nasıl gerçekleşir? Sorularının cevabıyla eğitim anlayışını oluşturmuştu.
İnsanlar konuşarak anlaşırlar. Konuşma en basit şekliyle, eşyalara verilen kelimelerin, şahısların birbirlerine karşılıklı aktarımıdır. Ancak önemli olan kelimelere yüklenilen anlamlar yani kavramlardır. Aynı kelime şahıslardan şahıslara kavram değişikliği, anlam farklılığı gösterir. Örneğin ölüm kelimesi ahiret hayatına inanmayan için bir yok oluşu, insanın maddi varlığının sona erişini ifade ederken, inanan için yeni bir hayatın başlangıcını kabir hayatını, mahşeri, mizanı, sıratı, cennet ve cehennemi ifade eder. İstikbal kelimesi, kimileri için maddeten ulaşılması gereken bir geleceği ifade ederken, kimileri için ise hayatın ulaşılması gereken maddi yanı kadar ebedi bir geleceği anlatır. Kısaca nebevi eğitim, kelimelere bir inancın; Allah’a imanı ilavesiyle insana insanlığının öğretilmesidir. Allah, Hz. Adem’e isimleri öğrettiğini hatırlatırken; bizlere kelimelere yüklenilmesini gereken anlamları hatırlatmaktadır. Hz. Adem’in Allah’ın yüklediği anlama ters hareketi cennetten kovulmasına neden olmuştur. 
Kureyş, Allah inancına putları ilave ile inancın özünü bozmuşlardı. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in uyguladığı eğitim sürecinde Allah’a ve Rasulüne imanı bozan her türlü kirden, pisten temizleme, arındırma temel amacına yöneliktir. Bu nedenle Erkam’ın (radıyallahu anh) evinde başlayan eğitim sürecinde ilk hedef sağlam bir akide eğitimi olmuştur. Bunun sonunda artık müminlerin gönlünde başarı, kazanç, kayıp, güç, hidayet, delalet sabır, izzet, diri, gören -görmeyen ve ümit gibi kavramlar kureyş müşriklerinin kalp ve zihinlerindeki anlamlarından bambaşka bir manaya gelmekte idi. Bu nedenle Zeki Soyak Hoca Efendi’nin metodunda akide eğitimi en ön safhada yer almaktaydı. Bu yöntem Allah celle celaluhu’nun peygamberine öğrettiği ve ondan da bize intikal edenden başka bir şey değildi. Kuran’ın ilk inen ayetleri düşünüldüğünde bu yöntemden başkasının anlaşılması mümkün değildir. 
Gönüllerin eğitimi, düşüncenin  aklın eğitimini sağlamak suretiyle insanın evrene, eşyalara bakış açısını tamamen değiştirmiştir. Zeki Soyak Hoca Efendinin eğitim metodun  ikinci basamağını akli eğitim oluşturur. Akide yönünden saflaşan, akli yönden her türlü kirden arınan insan için artık bir basamağın daha aşılması gerekir ki; oda ruhi eğitimdir. Ruhi eğitim ise iradenin sağlamlaştırılması ve Kuranî bir ahlakın inşası önem kazanır. Zeki Soyak Hoca Efendi bu nedenle Ölçüler Dengeler adlı eserinde her şeyin bir ölçü içerisinde olmasından tutun da, düşünce, dünya ukba dengesinde, muhabbet ve husumette, tavırlarımızda, kalp ve dilimizdeki ölçüye kadar aklı selimin oluşmasının ipuçlarını verir. Sonuçta Fazilet Toplumu isimli eserinde, dîni, ferdî, ailevî, içtimaî… bir ahlakın oluşmasında amaç usul üslup yollarını ele almak suretiyle cemaat bilincinin oluşmasının odak noktalarına değinir. Sonuçta Enderun Mektebini sunar ve Osmanlıdaki temel hedeflerine değinir. Bir de Hoca Efendi’nin böyle bir eğitimi oluşturabilmek için kısaca teşkilatçı yönüne değinmek gerekir. O; bulunduğu her yerde ve özellikle Nevşehir’de akide eğitiminin öncüsü ve kurucusu olmuştur. Evlerini, gönüllerini İslam inancına açanlarla birlikte İslam çizgisinden çıkaracak her türlü küfür, isyan ve masiyete karşı yılmaz bir eğitim akımının bu güne kadarki binlerce banisinin arasında yer almıştır. Bazen İslam tarihi, bazen fıkıh, bazen hadis, bazen de tefsir okunmasına vesile olmuştur. Nebevi eğitimin akidevî, aklî ve ruhî safhaların gerçekleşmesi teşkilatlığı gerekli kılar. Hoca Efendi bu nedenle bu hedeflere götürecek olan kurum ve kuruluşları sağlamak için olağanüstü gayret sarf etmiştir. Mefkûreci öğretmenler Derneği genel merkezinin Nevşehir’de kurulmasını sağlayarak bilahare genel merkezinin Ankara’ya nakli ile kısa zamanda yurt genelinde şubelerinin açılmasına öncülük etmiştir. Gençlerin ihtiyacı olan kitapların kolay ve ucuz  temini için  kitapçıdan tutun da düşüncelerinin paylaşılacağı İlkadım Dergisine, Art Fm Radyosuna ve Enderun Eğitim Vakfı’na kadar uzanan kurum ve kuruluşların açılmasında öncü olmuştur. 67 yıllık ömründe İslam uğruna tavizsiz bir mücadeleyi kurum ve kuruluşlarıyla ve yüzlerce öğrenci ve onlara yerleşen mefkureleriyle bırakıp gitti. Tanıdığım ilk günlerde var olan azim ve gayreti nefesinin son demlerine kadar devam etti. Eğitim içinde tanıdım, eğitim üzere hakka yürüdü. Nur içerisinde yatsın…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.