KARANLIK DEVRİN AYDINLIK HANIMLARI

KARANLIK DEVRİN AYDINLIK HANIMLARI

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, erkek kadın ayrımı olmaksızın tüm insanlığa hitap eden bir kitap olup, hidayet ve rahmet kaynağıdır. Nitekim Allah azze ve celle “…Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.” (Nahl Suresi  16/89) buyurmaktadır. Ortaya koyduğu bir takım ilkelerle inşa edilmiş bir karakteri hedefler. Bu hedefe ulaşabilmek için peygamberleri ve bazı şahsiyetleri örnek olarak önümüze koymuştur. Bu örnek şahsiyetler arasında kadınların olması, kadının misyonu hakkında bize fikir vermektedir. Şimdi Kur’an’da yer alan örnek kadın şahsiyetler ve misyonları hakkında üç beş kelam edelim:

Müslümanlara örnek gösterilen kadınlardan birisi dik duruşu ile Firavun ’un eşi Hz. Asiye’dir. Firavun ki Kur’an’ın bize haber verdiğine göre, “Ey milletim! Mısır’ın mülkiyeti benim değil mi? Şu ırmaklar ayaklarımın altında akmıyor mu? Bunları görmüyor musunuz?” (Zuhruf 43/51) diyecek kadar gözü dönmüş, despot, zalim ve ilahlık iddiasında olan bir hükümdardı. Asiye ise Firavun’a tabi olmak bir yana; onun siyasi, askeri ve ekonomik iktidarına başkaldırmış ve Hz. Musa (aleyhisselam) ‘ya iman etmiş bir kadındı. Asiye’nin yaptığı kolay değildi. İnsanlığın zulmüyle şöhret bulmuş birisine sessiz kaldığı bir noktada, imanının vermiş olduğu cesaretle gerçekleri haykırmıştı. Tefsir kaynaklarında yer alan bilgiye göre; Firavun, Asiye’ye dört kazık çaktırıp kazıklara çivileterek güneş altında bırakmış, üzerine de büyük bir taş koydurmuştur. Bunun üzerine Asiye, “Ey Rabbim! Benim için cennette bir ev yap, beni Firavun’dan ve onun kötü işinden kurtar ve beni o zalimler topluluğundan selametle çıkar.” (Tahrim 66/11) diye dua etmiştir. Böylelikle Hz. Asiye’nin imanı, mücadelesi ve duası Müslümanlara ebedî müddet örnek gösterilmiştir.

Asiye demek, hak uğruna zulmün sembolü olan kocasına, yani en yakınına karşı dik duruş demektir.

Asiye demek sarayları, altınları, gümüşleri, ipekten elbiseleri, lüks yaşamı; yani bir kadının arzulayabileceği dünyevi şatafatı tereddütsüz elinin tersiyle iten karakter demektir.

Kur’an’ın “… Allah seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve âlemlerin kadınlarına üstün kıldı” (Al-i İmran Suresi, 42) ayetiyle önümüze örnek olarak koyduğu diğer bir kadın şahsiyet, eşsiz iffeti ve ahlakıyla öne çıkmış Hz. Meryem’dir. Kur’an’da adı zikredilen tek kadındır Hz. Meryem.

Ahlaksızlıkların zirvede olduğu bir dönemde; Hz. Meryem genç yaşında öksüz ve yetim bir kızken, ilahî bir takdirle hamile kalıyor. Ayette bize şöyle bildirilmiştir: “Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü. Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah’a sığınırım! Eğer Allah’tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma). Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi. Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir, dedi. Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.” (Meryem, 19/ 18-21 ). Öte taraftan Hz. Meryem, azgın kavmine karşı hamileliğini gizleyebilmenin sıkıntılarını en derin boyutlarda yaşıyordu. Bu korkuyla doğumunu bile tek başına kendi kendine yapmıştı. Doğum esnasında sancısını çekmek bir yana dursun, karşılaşacağı tepkilerden dolayı Yüce Rabbine şöyle dua edip duruyordu: “…Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!”(Meryem 19/23). Zira babasız bir çocuk dünyaya getirmişti. Hamileliğini gizlemek için terk ettiği kavmine kucağındaki minik yavrusuyla geri dönmek zorunda kalmıştı. Şiarından, yani iffetinden şu şekilde sorgulanıyordu: “…Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın! Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (Meryem 19/27,28)

 Hz. Meryem’in başına gelenler, hesapta olmayan bir olaydı. Bu sınavı Hz. Meryem imanıyla, itaatiyle, sabrıyla başarı bir şekilde geçmiştir. Hz. Meryem bu tavrıyla ebed müddet bize örnek olmuştur. Onun bu tavrı bize ışık olmuştur. Şöyle ki; gün gelir de biz de iftiraya veya saldırıya maruz kalırsak, Meryem’ce bir tavırla acele etmeden, sabır ve teslimiyet içerisinde hareket etmeliyiz.

Hz. Meryem gibi olalım ki, Rabbimiz bize ‘İsa’lar nasip etsin.

Rabbim tüm hanım kardeşlerimize Asiye gibi haksızlık ve zulüm karşısında dik durmayı, Meryem gibi iffetli ve sabırlı olmayı nasip etsin.

Kur’an’da örnek gösterilen bu iki büyük şahsiyet hakkında Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)’in övgüsüyle yazımızı sonlandıralım: “Cennet kadınlarının en üstünleri Huveylid kızı Hatice, Muhammed kızı Fatıma, İmran kızı Meryem, Firavun’nun hanımı Âsiye” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.1, s36)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.