RASULULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEMİN BİZE ÖĞRETTİĞİ DUALAR

RASULULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEMİN BİZE ÖĞRETTİĞİ DUALAR

Çağırmak, seslenmek, yardım talep etmek manalarına gelen dua, aynı zamanda halimizi Allah’a arz etmektir. Cenab-ı Hakk’ın yüceliği karşısında, kendi acizliğimizi, her şeye muhtaç olduğumuzu belirtme halidir.

Dua, Allah Teala ile konuşma, iletişim kurma ve yakınlaşmadır. Yakınlaşmayan, acizliğini, ihtiyaçlarını arz etmeyen kul neye yarar? Bu açıdan Cenab-ı Hakk Furkan suresi 77. Ayette: “ De ki: (Kulluk ve) duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin.

 Zariyat Suresi 56. Ayette ise: “ İnsanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyruluyor. Şu halde yaratılış gayemiz kulluktur. Kulluğun olmazsa olmazı ise duadır. İbn-i Mace’ nin rivayet ettiği hadiste: “ Kim Allah Teâlâ’ya dua etmezse, Allah o insana gazab eder.” buyrulmaktadır. Cenab- ı Hakk’ın rızası kulluk ve duada; gazabı ise duanın terk edilmesindedir.

“Dua, ibadetin ta kendisidir. “(Tirmizi, Deavat 1)

“Dua, ibadetin iliğidir.” (Tirmizi ) hadisleri duanın Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin hayatındaki yerini göstermesi açısından önemlidir. İlik, insanın kan fabrikasıdır. Kan ise insanın canıdır. Müslümanın manevi olarak kanı ve canı dua olmalıdır.

Dua, kalbi her an Allah ile birlikte bulundurma halidir. Kalp, bir kalıba sığmayan, her an değişen, ortama göre şekil alan anlamına gelir. Akıl, ruh ve iradenin hâkimiyetine alınmaz, her an zikir, fikir ve dua ile meşgul edilmez ise her türlü tehlikeye, her an açık hale gelir. Bu sebeple Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ Ey kalpleri evirip çeviren (Allahım)! Kalbimi dinin üzere sabit kıl. (Tirmizi, Kader 7)

“ Ey kalpleri tasarrufu altında bulunduran Allahım! Kalplerimizi sana itaat (ibadet- dua) ya yönelt. ( Tirmizi, Kader 17)

“ Kalp, rüzgârların çölde bir sağa, bir sola savurduğu kuş tüyü gibi şekilden şekle girer.”(İbn-i Mace, Mukaddime 10) buyurarak kalbi kıvama ancak dua ile ulaşılabileceği ifade edilmektedir.

Kalp, dua ile Allah’a bağlanmaz ise, o kalbin sahibi her türlü badirelere sapar.

Al-i İmran suresi 8. Ayette: “Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi eğriltme ( kaydırma, saptırma)! Bize tarafından rahmet ihsan et. Lütfu en bol olan sensin.” buyrulmaktadır.

Bizi işiten, her an bizimle beraber olan bir Rabbimiz var. Bakara suresi 186. Ayette: “(Habibim) Kullarım sana beni sorarlarsa, (onlara de ki) muhakkak ben onlara yakınım. Dua edenin, dua ettiği zaman dualarını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime uysunlar.(Kabul edeceğime) inanarak (dua etsinler.) Bu sayede doğru yola ulaşmış olsunlar.”

Duayı kendimizden daha öncelikli diğer din kardeşlerimiz için yapmalıyız. Rasulullahı, diğer peygamberleri, sahabeyi, âlimlerimizi, üstatlarımızı da dualarımızda ihmal etmemeliyiz. Bir hadiste: “ Bir Müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, yanında bulunan görevli melek, duan kabul olunsun, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder. (Müslim, Zikir 86) buyrulmaktadır.

Secdeleri de dua açısından değerlendirmeliyiz. “ Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. Bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın. (Müslim, Salat 215) buyuran Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem secde-dua ilişkisinin önemini açıklıyor.

 İçten, samimi, gösterişten, süslü cümlelerden uzak, kabul edileceğine inanarak, abdestli ve bir namaz sonrasında, mübarek gün ve saatler de gözetilerek, ısrarla, tekrar tekrar dua etmeli, duam kabul edilmedi denilmemelidir. Bir hadiste: “ Herhangi biriniz acele etmedikçe duası kabul olur. (Kul acele ederek) Rabbime kaç defa dua ettim de duam kabul edilmedi, der. (Buhari, Deavat 22) buyuran Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem duanın karşılıksız kalmayacağını ifade ediyor. Yapılan dualar ya aynısıyla, ya daha hayırlısıyla kabul edilir. Veya dua sebebiyle günahları affolur. Cennette kulun derecesi yükselir. Bela ve musibetlerden korunmuş olur.

Efendimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin hayatının her anı dua idi. Yaşayan Kuran’dı. Kuran, ilk suresinden son suresine kadar hep duadır. Kuran, peygamber duaları ve Rabbimizin nasıl dua etmemiz gerektiği ile ilgili onlarca örnek vermektedir. Bu sebeple Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem uyurken, uyanınca; tuvalete girerken,  tuvaletten çıkarken, abdest alırken; eve, camiye girerken, camiden çıkarken; yemek yerken, su içerken, sohbet öncesi ve sonrası; binite binerken, yolculuğa çıkarken ve benzeri hayatın her alanında dua ederdi. Aslında zikir, şükür, hamd-ü sena, tevbe-istiğfar, tehlil, tahmid, tesbih ve tefekkür de bir nevi duadır.

Dua gibi İslamın özü olan, ciltler dolusu eserlerle anlatılabilecek bir konuyu iki sayfalık bir yazı ile anlatabilmek gerçekten çok zor.

 Yazımızı Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin birkaç dua örneği ile tamamlayalım:

Davud aleyhisselam şöyle dua ederdi: Senden, Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allahım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha değerli kıl.” (Tirmizi, Deavat 73)

“Allahım! Senin rahmetini kazandıracak, bağışlamanı sağlayacak işler yapmayı, her günahtan uzak durmayı, her iyiliği işlemeyi, cennete kavuşup cehennemden kurtulmayı nasip etmeni niyaz ediyorum.”(Tirmizi, Vitir 17)

“Allahım! Bana helal rızık nasip eyle. Haramlardan koru. Lütfunla beni senden başkasına muhtaç etme.”(Tirmizi, Deavat 111)

“Allahım! Alaca hastalığından, akıl rahatsızlığından, cüzam illetinden ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.(Ebu Davud, Vitir 32)

“Allahım! Açlıktan sana sığınırım. Açlık insanı avucunun içine alan ne fena bir haldir. Emanete ihanet etmekten sana sığınırım. O ne kötü bir huy ve tabiattır.”(İbn-i Mace, Et’ime 53)

“Allahım! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve cinsel organımın şerrinden sana sığınırım.” (Tirmizi, Deavat 74)

“Allahım! Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve kabir azabından sana sığınırım. Allahım! Nefsime takva nasip et ve onu her türlü günahtan temizle. Onu en iyi temizleyecek sensin. Ona yardım edip eğitecek sadece sensin. Allahım! Faydasız ilimden, ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen nefisten ve kabul olamayan duadan sana sığınırım.” (Müslim, Zikir 73)

Bu kadar duayı ezberleyemeyiz diyenlere bir hadis tavsiye ederek yazımı bitiriyorum:

Duaların hepsini içine alan bir duayı size öğreteyim mi? Şöyle deyiniz: Allahım! Peygamberin Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamberin Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin sana sığındığı şeylerden biz de sana sığınırız. Yardım ancak senden beklenir. İnsanı dünya ve ahrette muradına erdirecek sensin. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir. (Tirmizi, Deavat 89)

Cenab-ı Hak bizleri her an dua üzere olanlardan ve duası kabul edilenlerden eylesin. Amin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.