NEYİ NASIL OKUMAK

Yeni Eğitim Yılının Hayırlı Olması Dileğiyle!..
“Yaratan Rabbi’nin adıyla oku”. Alâk: 1
Mensubu olduğumuz İslâm’ın ilk emri; “Oku”
Rabbimiz insana böyle buyuruyor: Seni Yaratan Rabbi’nin adıyla oku..
İnsana okumanın önemini, ehemmiyetini belirtmek için, değerini kıymetini kavratmak adına ilk önce “Oku” buyuruyor!..
Ama, neyi okuyacak?. Nasıl okuyacak?.. Ne zaman okuyacak?.. Nerede okuyacak?..
İnsan; “Oku” emri karşısında tam bir teslimiyet gösterip tefekküre dalınca, bütün bu suallerin cevap anahtarı da insanın eline verilmektedir!..
Neyi okuyacak?..
Okunmaya değer olanı !.. Din ve dünya işlerinde kendisine faydası dokunanı!.. Yâni Rabbi tarafından kendisine gönderileni !..
Besmelesiz kitaplardan önce, Rabbi’nin gönderdiği kitabı yine Rabbi’nin adıyla okuyacak..
O kitabı okudukça, yaratan Rabbi’ni tanımaya çalışacak!..
O kitabı okudukça, peygamberini tanıyacak!..
O kitabı okudukça, kâinatı tanıyacak!..
O kitabı okudukça, eşref-i mahlûkat olarak insanı tanıyacak!..
O kitabı okudukça, insan olarak yaratılmanın onuru ve şerefi yanında, üzerine yüklenen emanetin ağırlığını ve sorumluluğunu bilecek!..
O kitabı okudukça, hayatın ve ölümün anlamını daha derinden kavrayacak ve acziyetini idrâk edecek!..
O kitabı okudukça, âlemlerin Rabbi’ne gerçek bir kul ve O’nun sevgili Habîbine ümmet olmanın nasıl bir devlet olduğunu görecek, hamd ve şükür içersinde, lûtfunda hoş, kahrında hoş diyecektir!..
Nasıl okuyacak?..
Yaratan Rabbi’nin adıyla ve tefekkürle okuyacak!. Harf harf… Âyet âyet!..
Ne zaman okuyacak?..
Okumak için müsait zaman ve zemin beklemeden, zaman ve zemini müsait hâle getirerek okuyacaktır!..
Nerede okuyacak?..
“Burada kitap okumak yasaktır” levhasının olmadığı her yerde kitap okuyacak insan!.. Okumanın günü,ayı, yılı, mevsimi olduğunu kim söylüyor?!.. “Deme kış-yaz, durma oku-yaz” demişler!..
Okumak insana mahsus bir güzelliktir..Öyleyse güzel olan insan, güzel şeyler okumalı!.
“İnsanın hayvaniyeti yemekle, insâniyeti okumakla kâimdir.” diyor, okumaya müdrik bir bilge!..
Kitabının ilk emri “Oku” diye uyardığı halde; okumamak için gösterilen bu “inat” insana ve topluma ne kazandırıyor?!..
İnsanı, okuma zevkinden mahrum bırakan oyun ve oynaş türünün bu kadar tiryakisi, bağımlısı varken; tutkuların en soylusu olan okumanın gönüllü fedâisi niye zor bulunuyor?!..
“Hayatımda sadece iki akşam okuyamadım; biri evlendiğim, diğeri de babamın öldüğü gece.” diyen Fahreddin Râzî’ye, samimi olarak gönül huzuruyla, hayatta okuyabildiğimiz iki geceyle bir gündüzden bahsedebilir miyiz!..
Güzel bir atasözümüz var:
“Okumadan âlim, gezmeden seyyah olunmaz.” Okuyalım, okuyalımda…Âlim olamasak da, hiç olmazsa zâlim olmayalım!.. Kafalar boş durdukça kalınlaşırmış!.. Mutlaka içini güzel bilgilerle doldurmak gerekiyor!..
Okumayı bilip de kitap okumayan bir insanın; okumayı bilmeyen bir insana karşı bir üstünlüğü yoktur!..
İnsanların veya ülkelerin başına gelen türlü türlü felâketler, gafletten doğmaktadır.. İnsan da veya ülkede okumaya karşı olan arzu ve istek artmadıkça, gafletten doğan felâketlerde kesinlikle azalmayacaktır!.
Tarlalar sürülüp ekilmeyince, nasıl ambarlarımız boş kalıyorsa, kitaplarımız okunmayınca da çocuklarımız câhil kalıyor…
Bizim kitaplarla eğitemediğimiz çocuklarımızı, sokaklar alıyor elimizden!.. Çocuklarımızın okul ortamını, oyun ortamını, onların güven içersinde gezip dolaşacakları sokaklarını oluşturamadığımızdan, çocuklarımızın sokağı olmuyor ama; sokakların çocukları oluyor!..
Kitaplarla senli-benli, barışık olmalıyız..
Kitaplar güzel dostlardır!. Kitaplarla dostluğumuzu daha da güçlü kılmalıyız!.. Kitaplarla küs olanlar, kırk bayram geçse de barışamazlar.. En iyisi kitaplara küsmemek!..
Kitaplarla dost olmak derken muradım; iyi kitaplarla dost olmaktır..
Câhil, yalancı, düzenbaz, cimri, korkak, menfaatperest, ar damarı çatlamış, ahlâk yoksunu kimselerle arkadaş olmuyorsak; okuyacağımız kitapların seçiminde de aynı hassasiyeti göstermek durumundayız!..
Çünkü; kitaptaki duygular düşünceler insana geçer.. Rastgele bir yiyecek nasıl mideyi bozarsa, rastgele okunan kitaplar da, insanın ruh dünyasını, düşünce dünyasını bozar!..
O zaman iyi kitaplar okumayan bir adamın, okumuş olmasıyla, câhil kalması arasında ciddi bir fark yok demektir!..—–
“Okulda okuduklarıyla yetinenler, yalnız mürebbiyeleriyle konuşabilen çocuklara benzer” diyor Voltaire.Oysa insan, iyi kitaplarla beraber, hayatı da okumaya sadece mürebbiyesiyle değil, varlık aleminde gördüğü bütün güzelliklerle konuşma fırsatını yakalayabilmeli….
Okumanın zevkine varmış ve vefat ettiğinde kütüphanesinde 11 bin cilt kitap bulunan, maalesef yeteri kadar tanıyıp istifade edemediğimiz ender münevverlerimizden rahmetli Cemil Meriç: “Kitaplar, bileziklerin onda biri kadar etse; beyefendilerimizle hanımefendilerimiz arada bir okuma zevkine kapılırlardı belki.” diyor.
Okuduklarımız bizi hep iyiye, doğruya, güzele götürmeli.. Okuduklarımız bizi hep gerçeğe götürmeli.. İnsanı gerçeklere götürmeyen okuma okuma değildir.. Belki insandan okuma yazma cehaletini alabilir fakat insanı hakikate götürmeyen okumalar inkâra da sürükler. Şair ne güzel ifade ediyor: “Hep yanlışı, hep çarpığı okursun/ Küfür tezgahında günah dokursun/ İnkâr batağında boğulan insan/ Ölüm ötesinde pişman olursun.”
Bugün İslam coğrafyasında ümmetin canına okunurken, biz halâ tefekkürden mahrum olarak gazel okumaya devam ediyorsak şikayete ne hakkımız var?..
Şu üç günlük imtihan dünyasında ibretle okunacak o kadar çok şey var ki!..
İnsan burada hiç durmadan kendi amel defterini dolduruyor!… Belki ne yazdığını kendisi de bilmiyor. Yarın ahirette bu defter ya sağ eline, ya sol eline verilecek; “ Oku Kitabını” denilecek.
Okuyabilecek miyiz?
İşte istikbal orda başlıyor.
Rabbim; bize dünyada amel defterimizi sağ taraftan almamıza vesile olacak güzel şeyler okut..
Bize merhamet eyle.