SÜLEYMANİYEDE BİR BAYRAM SABAHI ve SÜLEMANİYE CAMİİ’NİN KRİPTOLARI  

SÜLEYMANİYEDE BİR BAYRAM SABAHI ve SÜLEMANİYE CAMİİ’NİN KRİPTOLARI  

İstanbul’un siluetini minareler ve kubbeler süsler, bunlardan en önemlisi de hiç şüphesiz ki Süleymaniye Camii’dir. Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1550-1557 yılları arasında şehre hâkim bir tepeye yaptırılmıştır. Caminin sadece temel çalışması üç yıl sürmüştür. O dönemin şartlarında devasa bir yapının 7 yıl gibi kısa bir zaman diliminde yapılması, Osmanlının mimaride ve ekonomide ulaştığı zirveyi apaçık göstermektedir.

Mimar Sinan’ın “kalfalık eserim” diye nitelendirdiği Süleymaniye Camii; medrese, kütüphane, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlarıyla birlikte büyük bir külliyedir. Hayatın merkezine dini koyan Osmanlı insanı, külliyenin merkezine de camiyi yerleştirmiştir. Süleymaniye Camii’ne ait muhasebe defterlerinde külliyede yer alan yapılar için yapılmış olan masraflar bütün ayrıntılarıyla yazılarak belge altına alınmıştır. Defterlerde camii için alınan mallar ve çalışanlara ödenen yevmiye miktarları tek tek yazılmıştır. Süleymaniye Camii toprak yüzeyine 3 yılda çıkartılabilmiştir. Zeminin oturması için üç yıl beklenmiş ve temellerde esirler çalıştırılmış olup esirlerin yevmiyeleri de diğer çalışanlardan asla ayrı tutulmamıştır. Caminin temel atma törenlerine bizzat padişah ve İstanbul ahalisi iştirak etmiştir. Padişah temel atma töreninde bina emirlerine, mimar ağaya ve bina kalfasına hilat giydirmiş ve daha sonra bina temeli için kazılan kuyuya biraz altın saçtıktan sonra temel hızlı bir şekilde kazılmaya başlanmıştır. Temel seviyesine ulaşıldıktan sonrada merasim esnasında saçılan altınlar temeli kazan esirlere pay edilerek dağıtılmıştır.

Osmanlı devletinde abidevî binaların inşaatına başlanmadan evvel bu binaların planıyla birlikte maketi de hazırlatılır ki bu durum günümüzde modern binaların yapımında yeni yeni görülmektedir. Osmanlıda ayrıca Cami mevkii seçilirken bu yerin sokaklarının dar ve ziyadesiyle meskun bir mahal olmamasına dikkat edilerek “bir mescit yapılmak ile nice kalp yıkılmak” dan çekinilmiştir.

Cami inşaatında çalışan işçilerin ücretleri günlük yevmiye üzerinden hesaplanarak her hafta perşembe günleri çalışanlara dağıtılırdı. Bundan dolayıdır ki perşembe günleri hiçbir işçi devamsızlık yapmamıştır. Külliyede Müslüman işçiler yanı sıra Hıristiyan işçiler de çalıştırılmıştır. Caminin sol minarelerinde Hıristiyan usta ve işçiler çalıştırılırken sağ minarelerin hiç birinde Hıristiyan usta ve işçi çalıştırılmamıştır. Süleymaniye Camii Külliyesi yapılırken ustaların elde edilmesi ve İstanbul’a getirilmesinde oldukça zorluk çekilmişse de bütün bu zorluklar İmparatorluğun büyük gücünden yararlanılarak böylesine bir devasa yapı ortaya çıkarılmıştır.Yapılarda çalışacak elamanların tedariki için bağlı eyaletlere , sancak beylere ve kadılara emir fermanları gönderilmiş ve özellikle ehemmiyetli ehil ustaların derlenip İstanbul’a gönderilmesi emredilmiştir. Emre uymayıp da gelmeyen ustalarında belirlenerek oturdukları mahalleleriyle birlikte defterlere kaydedilip Payitahta bildirilmesi istenmiştir. Tecrübesiz ustaların gönderilmemesi gerektiğini, şayet ehliyetsizlerin gönderilmesi dâhilinde yeniden bunların memleketlerine gönderileceği ve yol masraflarının kendilerine ödetileceği, ayrıca gönderilen kişilerin yola çıkmadan her birinin kefile bağlanması ve belirlenen günde mazeretsiz İstanbul’da iş başında olmaları gerektiği emredilmiştir. Gelen ustaların beraberinde özellikle alet ve edevatlarını da yanlarında getirmeleri istenmiştir. Yapıda çalışmak için gelen ustaların yol masrafları (harcırahları) gelir gelmez ödenmiştir. Usta ve işçiler için belirli bölge ve illerde toplama alanları oluşturularak oralarda toplandıktan sonra kafile halinde yanlarına asker verilmek suretiyle güvenlikleri sağlanarak İstanbul’a sevk edilmişlerdir. Cami inşaatında çalışmak için gelen tüm usta ve işçileri geceleri  belirli bir mekanda yatırılması sağlanarak çalışanların kaçmaları ve de işe devamsızlık yapmaları önlenmiştir. Külliyede çalışan Müslümanlar, Cuma günleri  izinli sayılırken,  hafta içinde çalışan sofu Hıristiyanlar da Pazar günleri izinli sayılmıştır. Ayrıca yine Hıristiyanlar Noel, paskalya, yortu günlerinde;  Müslümanlar ise ramazan ayı ve bayram günlerinde izinli sayılmıştır.

Osmanlı Devleti ulaşmış olduğu sınırların büyüklüğünü gösterme babından olsa gerek Süleymaniye Camii’nde kullanılmak üzere Mısır’dan mermer sütunlar getirttirilmiştir. Bunun için Mısır beylerbeyine yazı yazılmıştır. Mermerlerin taşınması için İstanbul tersanelerinde özel gemi yapılmasını ve yapılacak olan gemiyle birlikte o sütunların Mısır’ın içlerinden İskenderiye Limanı’na getirtilmesinde kullanılacak olan ahşap ve kerestelerin gemilerle beraber gönderileceği ve orada kullanılacak olan ahşaplarında, sütunların yüklenmesi yapıldıktan sonra satılıp parasının hazineye gönderilmesi istenmektedir.  Mermer sütunlar için özel yapılan gemilerin mevsiminden önce İskenderiye Limanı’na gitmemeleri gerektiği, aksi takdirde limanda taşların gelmesini bekleyecek olan gemilerin orada tahtakuruları tarafından yenileceği endişesinden dolayı mermer sütunların limana getirtilmesi de hesaplanarak gemiler tam zamanında Mısır’ın İskenderiye Limanı’na gönderilmesine özen gösterilmiştir.

Binada devşirme malzemenin kullanılması noktasıyla ilgili ilginç bir vesika yer almaktadır. Kadıköy’de yer alan ve iki Hıristiyan aileye ait olan bir evde, değerli taşlara rastlanılmış bu taşların alınması için iki aileye şahitlerin huzurunda evde meydana gelecek herhangi hasara karşı evlerinin eski halinde yeniden inşa edileceğine belirten senet yapılmıştır. İstenilseydi burası kamulaştırılıp el konulabilirdi ancak öğle yapılmayarak hak sahiplerinin rızaları gözetilmiştir.

Camii için özel taş ocakları önceden belirlenmiş ve taşlar acemi oğlanlar tarafından çıkartılmıştır. Taş ocaklarında çalışan işçiler içinde aylık 90 akçe karşılığında imam ve müezzin tayin edilmiştir. Bu tutum ve davranış Osmanlı devletinin inceliğinin, çalışanlara verdiği değerin ve de dine olan hürmetinin en güzel göstergesidir.  Cami yapım esnasında Osmanlı Devleti tarafından çeşitli ihaleler düzenlenmiş olup ihaleleri de ellerinde çok sayıda öküz bulunması nedeniyle genelde zengin aileler almıştır. Bunların bir tanesi de taşların yapıya taşınması noktasında olmuştur. Taşların iskelelere, iskelelerden inşaat alanına taşınması esnasında taşıma hep öküz arabalarıyla sağlanmıştır. Bedelleri getirilen taşın ağırlığına ve getirilen yolun uzaklığına göre hep çift hayvan üzerinden ödenmiştir.

Eser bitmeye yakın bir zamanda İstanbul’da dedikodularun boy göstermesi üzerine padişah Kanuni Sultan Süleyman han hazretleri eseri görmeye gitmiş ve mimar Sinan’a eserin ne zaman biteceğini sormuş o da en geç iki ay içerisinde tamamlanacağını sözünü vermiştir. Padişaha söz verip de yerine getirememenin bedelini kellesiyle ödeyeceğini bilen Mimar başı Sinan,  sözünü yerine getirmek için hummalı bir çalışma yaparak işçileri bizzat kontrol etmiş ve işçilerin başlarına da kontrol için birer kişi yerleştirerek işçileri denetlemiş ve böylece inşaatın altın yaldızlı anahtarını söz verdiği günde de padişaha teslim etmeyi başarmıştır. Bu gayretli çalışmalarından dolayı Padişah da ödül olarak mimar Sinan’a bizzat kapıyı kendisinin açmasını istemiştir.

Camii açılışı 1557 yılının Kurban Bayramının birinci günü olan Cuma gününe yetiştirebilmek için son haftalarda işçilere gece mesaisi yaptırılmış olup ücretleri de ayriyeten hesaplanarak çalışanlara ödenmiştir. O kadar hummalı çalışmaya rağmen bayram sabahına yetiştirilemeyerek ancak bayramın dördüncü gününde tamamlanması sağlanmış ve ibadete açılabilmiştir. Bundan dolayıdır ki İstanbul ahalisi bayram sabahını Süleymaniye de kılamamanın mahcubiyetini yaşamıştır, bundan dolayıdır ki Süleymaniye de bayram namazı önemlidir. Süleymaniye yapıldıktan sonra saray ve ahalisi bayram namazını hep Süleymaniye’de idrak etmeye önem vermiştir. Süleymaniye’de bayram namazı sonrasında da halka padişah tarafından çeşitli ikramlarda bulunulmuştur.

Değerli İlkadım okuyucuları Süleymaniye Camii üzerine yazılacak elbette çok şeyler var, ben bu sayımızda yalnızca Süleymaniye caminin inşa edilene kadarki arka planında yaşananların bir kısmından bir nebzede olsa bahsetmeye çalıştım. Başka sayılarda buluşmak dileğiyle. Geleceğiniz aydınlık, ufkunuz açık olsun.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.