MAVERADAN MACERAYA- Akreplerin Nedimi Yılanların Velisi

MAVERADAN MACERAYA- Akreplerin Nedimi Yılanların Velisi

Şairlerin Sultanı merhum Necip Fazıl “akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader” der. Akrep; zehirli bir böcektir, kene ve örümcek ile aynı familyadandır. Rüyada akrep görmek hayra alamet değildir. Her yıl 22 Ekim’de gündüz Venüs, gece Mars’ta oluşan akrep burcunun kendine özgü özellikleri vardır. Kliplerinde “karlar düşer, düşer düşer ağlarım” dese de Akrep Nalan tiplemesi, kadınlar üzerinde kötü bir imaj bırakmıştır. Yunan efsanesine göre, vahşi hayvanların tanrısı Artemis, akrebi; avcı Orion’u öldürmekle görevlendirmiştir. Dünyada her yıl akrep sokmasından en az beş bin kişi hayatını kaybetmektedir.

Herhangi bir canlı varlığın vücuduna girdiğinde kimyasal etkisiyle hayati görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen maddeye ağı/zehir denir. Bazı hayvan türlerinin farklı zehirleri olduğu gibi bitki türlerinin de zehirli olanları vardır. Mesela; Kur’an-ı Kerim’de üç yerde zikredilen Zakkum, ağı çiçeği ve zehir ağacıdır. Zakkum, Cehennem ehli günahkârların yiyeceğidir. Peygamber Efendimiz “Zakkum ağacından yeryüzüne bir damla düşürülse dünya halkı acılara gömülürdü; ondan başka yiyeceği olmayanların halini düşünün!” buyurmuştur.

Zamanın birinde güneş batarken bir bostanın kenarından geçen aşerme bir yörük hatunu ekşi eriklere imrenir, biraz toplar ve yer. Hoşuna gider, yalnız köy korucusuna yakalanmaktan korkar ve gelip geçenlerden de çekinir. Akşam olunca alacakaranlıkta erik dallarını ceviz veya zeytin dalları ile karıştırır. Yanlışlıkla topladığı yeşil cevizleri erik niyetiyle yemeye devam eder. Yeşil cevizleri gevince ağzında zehir olur. Gözünden dökülen yaşlara şu sözler eşlik eder: “Endemin erik, yöndemin erik. Ağılar mı çaldın a yeşil koruk?”

Zehrin etkisini azaltan veya ortadan kaldıran madde ise panzehirdir. Tarihte mahiyeti bilinen ilk panzehir, Pontus Kralı Mitridates tarafından 48 drogun birleştirilmesiyle hazırlanmış mitridatium’dur. Bu panzehir Roma’da Neron’un hekimi Andromak tarafından geliştirilerek theriake adını almıştır. Osmanlı Döneminde tiryak ve mesir macunu yılan ve akrep sokmalarına karşı kullanılmıştır.

Resmi Gazete’nin 11.06.2020 tarih ve 31152 sayılı nüshasında yayımlanan Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan akrep türlerinin doğadan yakalanmasına ilişkin usul ve esaslara dair 10 maddelik bir yönetmelik yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin beşinci maddesinde İl Şube Müdürlerinin görevleri; “gerçek veya tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından doğadan akrep türlerinin yakalanabilmesi ile ilgili yapılan başvuruların değerlendirmesini yapmak, doğadan akrep türlerinin yakalanması sırasında yakalama izninde belirlenen yakalama miktarı, yakalama zamanı, yakalama alanı, yakalama yöntemleri ve diğer şartlara uyulup uyulmadığının kontrolünü yapmak, kayıt altına almak ve denetlemek, doğadan akrep türlerinin yakalanacağı alanlar ile kesin yakalama tarihini, yakalama yapılacağı tarihten en az on beş gün önce İçişleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının ilgili taşra birimlerine bildirmek” şeklinde özetlenmiştir.

Söz konusu Yönetmeliğe göre; doğadan akrep türlerinin yakalanması yasak olduğu, ancak; insan veya hayvan sağlığı için akrep zehrinden elde edilen ürünlerin üretilmesi maksadıyla izin ve onay verilebileceği, üreme dönemleri içerisinde doğadan akrep türleri yakalanamayacağı belirtilmiştir. Akrep üretme tesislerinde insanlara, hayvanlara ve çevreye zarar vermelerini engelleyecek ve kaçmalarını önleyecek önlemler, üretim tesisi sahiplerince alınması, yakalanan anaç akreplerin, elde edilen yavruların ve ölen akreplerin sayılarının bir envanter defterinde düzenli olarak tutulması, kaçan akreplerin yakalanma masrafları ile bu hayvanların vereceği tüm zararlardan, üretim tesisi sahibi sorumlu olacağı anlatılmıştır.

Üretim tesisinde bulunan akrep türleri, Genel Müdürlüğün izni olmadan üretim tesislerince doğaya bırakılamayacağı, nakil sırasında akreplerin doğaya kaçmaması için gerekli tedbirler alınacağı, doğadan yakalanan veya tesiste üretilen akreplerin ve yumurtalarının yurt dışına gönderilmesi veya satılmasının yasak olduğu ifade edilmiştir.

Bilimsel raporda söz konusu akrep türünün biyolojisi, yayılışı, popülasyonu, üreme dönemleri, doğadan yakalama yöntemleri, doğal popülasyona zarar vermeyecek olan yakalama miktarı, doğadan yakalamanın yapılacağı sahaları gösteren haritaların detaylı olarak sunumu, uzmanın yakalamaya ilişkin görüşü ve alınması gereken tedbirler yer almaktadır.

Yönetmeliğin üçüncü bölümünde ise akreplerin doğadan izinsiz yakalandığının tespit edilmesi halinde, yakalayan şahıslara ve akreplerin üretim tesislerinden çıkacak şekilde kaçmaları ve insanlara, hayvanlara ve çevreye zarar vermeleri ile ilgili engelleyici tedbirleri almadıkları tespit edilen üretim tesisi sahiplerine idarî para cezası uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Kaçarken yakaladık veya hem kaçıyor hem de kovalıyorduk diyecekseniz bu Yönetmeliği okuyup öğrenmeden ve Doğadan Akrep Türü Yakalama Ön İzin Başvuru Formu’nu doldurmadan zinhar, akrep-yılan-çıyan yakalamaya kalkışmayın.

Terör belasına bulaşmış öyle insanlar var ki akrepten daha zehirli ve daha tehlikelidir. Dağlarda ve şehirlerde öyle akrepler var ki; yakalanma bedeli beş yüz bin TL’dir. Zehirleri siyasi maskeler altındaki şom ağızlardan kusuluyor ve altın tas ile sunuluyor. Akrep tehlikeli ama onurlu bir hayvandır. Ateş çemberi daralınca kendi kendini sokuyor, zehirliyor ve intihar ediyor. Terör de mecazda bir akrep türüdür. Örümcek ağı gibi birbirine bağlı, kene gibi yaşadıkları bölge insanının sırtına yapışıp kanını iliğini sömürüyor. Akrabanın akrabaya yaptığını akrep yapmaz sözünü doğruluyor.

Sarı gelin ya da siyah akrep bir gün geliyor sahibini de sokuyor. Yani, terör ve akrep ile aynı oda veya ortamda yaşıyorsanız çok dikkatli olmalısınız. En küçük bir ihmali hayatınızla ödersiniz. Akrep insanı, terör devleti yıkar. Şimdi soralım bakalım akrep gece sekiz, yelkovan dokuz üzerinde ise saat kaçtır? İyi geceler diliyorum. Lakin yatmadan önce odanızı kontrol edin. Odanızda bir akrep de olsa uykunuzun kaçacağını unutmayın. Dağlarda bu kadar akrep varken bize uyku haram olsun.

Ha bu günlerde kenelere de dikkat edelim. Terörün ensesine pençesini indirerek hanelerimizde emniyet ve huzur içinde yaşamamızı sağlayan Barışın Kartallarına selam olsun. Kâbus dolu rüya görmektense uyanık kalmak yeğdir. Akrep ile beslenen nice horozlar gördüm. Gagasıyla örseleyip tavukların önüne atıyordu. Şu 15 Temmuz’da devletin bekasına kasteden üniformalı akrepler yakalanacaklarını anlayınca Muğla’nın sarp dağlarına ve Atina’nın dar sokaklarına kaçmışlardı. Bir kısmı yakalandı, bir kısmı orman yangınında telef oldu. Bir kısmı Uluslararası Terör Odaklarınca Yunanistan’da korunuyor. Geriye kalan bir kısmı da tarla herk edildikçe çalı dibi otları arasındaki gen topraklar işlenirken ortaya çıkıp yakalanıyor.

Zalimlerin akıbetini bakınız milli şairimiz merhum Akif “Acem Şahı” başlıklı şiirinde ne güzel ifade etmiştir:

“İklimler alan o muazzam Napolyon’un/ Bir hufredir kazandığı şey. İşte bak onun

En son serir-i makbere-i matemisidir; /Akreplerin nedimi, yılanların enisidir.’’

Cahit Zarifoğlu merhumun zehr-i aşk şirini ve Erdem Bayazıt’ın aşkın zehri risalesini okuyun.

Madem akrebin zehri alınıp ilaç sanayi ve tedavide panzehir olarak kullanılıyor, terör örgütleri de eğitilip fevkalade devletin ve milletin yüksek menfaatleri için kullanılabilir ve değerlendirilebilir. Hiçbir insan anasından eşkıya olarak doğmaz. Aksine her insan dünyaya İslam fıtratı üzerine gelir. Mazide nice eşkıya evliya olmuştur. Esas tehlikeli olan dağda ne için sermesefil yaşadığını bilmeyen, tehdit ile teröre zorlanan gençler değil bence, işsizlik ve istihdam planları ile onları dağa sevk eden şehir eşkıyaları daha tehlikelidir. Su yılanı ile kıraç yılanı aynı mıdır? Kara yılan ile Kara ejder farklıdır. Esas bunların anaçlarının beli kırılarak zehirlerinin alınması gerekir.

Eğer biz vatandaş olarak teröre dolaylı ya da dolaysız destek vermez isek Allah devletimize ve milletimize zeval vermez. Deveye de kanat verip uçurmaz. Yeter ki tekrar hendek kazmaya çalışmayalım. Kendi kazdığımız kuyuya kendimiz düşebiliriz. Terörle mücadele etmek tırtıl ve haşere ile mücadeleye benzemez.

Eşkıyanın panzehiri evliyadır. Gençleri aile içinde ana ve babanın, sosyal hayatta devletin, gerçek manada Allah’ın velayetine sokmak gerekir.

Bunun en güzel ve en doğru yolu eğitimdir. Bunca Üniversite, Fakülte, Yüksek Okul, Akademi boşuna mı kuruldu? Gençleri dağdan indirmek sadece asker, jandarma ve polisin mi görevidir? Diyarbakır annelerine bütün analar destek vermelidir. Aslında teröre adanmış gençleri dağa kim çıkarmış ise onlar indirmelidir. Bu işler öyle bağırıp çağırmakla olmuyor Rektör’üm.

Bir toplumun kokuşmuşluğu iki sınıf insanın bozulması ile başlar. Ulema ve Ümera. Ulema; ulama, ekleme halı ve kilim değil meselenin künhüne vakıf bilge, arif, âşık ve sadık insanlar. Ümeradan maksat da Köydeki Ömer Ağa değildir herhalde.

Sahi bu kadar din, devlet, millet, insanlık düşmanı nasıl yetişti? Birileri şapka, fötr, kasket, kep, fes, takke her neyse önüne koymalıdır.

Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,

Söz ola ağulu aşı; yağ ile bal eder bir söz.

Makalemiz Üstad’ın mısraı ile başlamıştı, yine öyle bitirelim:

“Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;

Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

Sakarya saf çocuğu masum Anadolu’nun,

Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun.”

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Ayasofya’da toplayıp/toplanıp, Sultan Ahmed’de dağılmak/dağıtmak üzere…

Anket ve tercih sizin: Akrep mi, Yelkovan mı?

Kalın sağlıcakla…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.