KORONAYA KARŞI SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ

Kimimiz hastalıklardan korunmak için maske takıyor, kimimiz sık sık elini yıkıyor. Her birimizin yaptığı şeyler var. Peki beslenmenize dikkat ediyor musunuz? Bu süreçte doğru beslenerek bağışıklık sisteminizi de güçlendirmelisiniz.
Normalleşme süreciyle de alınan kilolar için kolay diyetler araştırılmaya başlandı bile. Uygulanan bazı diyetler ve doğru bilinen yanlışlar sağlığı tehdit etmekte. “Hızlı kilo verdiren diyet nasıl olur? En kolay diyet tarifi nedir?” gibi sorularla sağlığınızı riske atacak şeylere kalkışmayın.Çünkü yanlış bilinen diyetler metabolizmayı olumsuz etkiliyor.
Peki, kilo vermenin püf noktaları nedir?
Karantinada çok yemek , sonrasında artık hiç yememek değil : Belki de en sık yapılan hatalardan birisi “ya hep, ya hiç” uygulamaları… Alınan kiloları vermek için yapılan açlık diyetleri, şok diyetler, detoks olarak adlandırılan alınması gereken enerjinin çok altında besin tüketimi… Beraberinde metabolizmanın yavaşlaması ve “ne yapsam kilo veremiyorum” durumu.
“Aç kalarak zayıflanmaz “ ifadesi bugüne kadar hiç şaşmadı! Önemli olan uygun porsiyonlarda yiyerek, metabolizmayı canlı tutarak kilo vermek!
Sağlıklı olan besinleri sınırsız tüketmeyin: Ev yapımı yoğurt, şekersiz tatlılar vs. sağlıklı şeyler tüketerek kilo veremeyen hatta kilo alan bireylerin danıştığı oldu. Ne yediğini sorguladığımda sağlıklı beslendiğini ama ne miktarda yediğini sorduğumda miktarı aştığını fark ettim.Tüm besinlerde olduğu gibi sağlıklı besinlerin de enerjisi var ve fazla tüketildiğinde kilo artışına yol açar. Sağlıklı beslenmek kadar, yeterli beslenmekte gerekir.
Kahvaltıyı atlama/geçiştirme yapmayın : Karantina sonrası iş yerlerinde artık çalışmaya başlandı. İş hayatında en fazla yapılan yanlış; kahvaltıyı atlamak ya da simit, poğaça gibi enerjisi yüksek ama besleyiciliği fakir yiyeceklerle kahvaltıyı geçiştirmek oluyor. Bu da gün içerisinde kan şekerinin dengesizleşmesinden dolayı doy(a)mamaya, artan tatlı ihtiyacına ve metabolizmanın yavaşlamasına yol açmaktadır… Sonuç , tartıda artı görmek oluyor.
Öğün aralarını uzatmayın: Uzayan öğün arası sonrasında , yiyeceklere saldırma ve farkında olmadan fazla enerji tüketmek mümkün. Bu yüzden iki ana öğün arasını 5 saatten fazla açmayın.
Yeterli miktarda su için: Su elimizi yıkadığımızda zararlı bakterilerden bizi arındırıyorsa yeterli su içtiğimizde de bedenimizi koruruz. Oluşan mikropları atmanın yollarından biri yeterli su içip idrara çıkmaktır. Genel olarak en az 30 ml*vücut ağırlığınız (kg) kadar su içmelisiniz. Bir su bardağı 200 ml’dir, hesabını kolaylıkla yapabilirsiniz. Su içmede sıkıntı yaşıyorsanız suyunuzu meyve ya da sebzelerle aromalandırabilirsiniz.
Probiyotik besinlerden faydalanın: Sindirim sistemimizi , zararlı bakterilerden koruyan sağlığımıza dost bakterilere, probiyotik denir. Doğal şekilde fermente olmuş besinlere (yoğurt, kefir, lahana turşusu) günlük hayatta yer vermelisiniz. Yetişkin bireyler günde ortalama 2 porsiyon süt ve süt ürünleri tüketmeli. Çocuklar, emziren ve gebe kadınlar için ise ihtiyaç 3-4 porsiyon kadardır.
Günlük beslenmenizde antioksidan vitaminlere yer verin: Beslenmemizde yer verdiğimiz; A, C ve E vitaminleri antioksidandır. Bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenler , günlük beslenmede yer vermeli;
– A vitamini : havuç, bal kabağı, portakal, maydanoz, ıspanak..
– C vitamini : turunçgiller, kivi , ıspanak, maydanoz, dolmalık biber, lahana…
-E vitamini : tuzlanmamış, kavrulmamış, yağlı tohumlar (badem, fındık, yer fıstığı, kaju vb.), ay çekirdeği, kabuğu kırılmamış ceviz (tüketirken kırılmalı)