MAVERADAN MACERAYA – Her Kuşun Eti Yenmez

Yeryüzünde gezen, havada uçan ve suda yüzen her canlı hayatını Allah’a borçludur. Hayvanat alemindeki her canlının varlığı O’nun kudretinin eseridir, el-Hay ve el-Muhyi isimlerinin, el-Hayat sıfatının ve İhya fiilinin tezahürleridir.
Varlık aleminde insan ve hayvan aynı tarihi geçmişe sahiptir. Şöyle ki; Âdem aleyhisselam’a hayvanların isimleri öğretilir. Habil, Aklima’ya kavuşmak için koç kurban eder. Kabil, cinayetten sonra kardeşini toprağa vermeyi kargadan öğrenir. Nuh kavminin totemi olan putlar yeğüs/ aslan, yeuk/ at, nesr/ akbaba kuşudur. Nuh aleyhisselam tufandan önce gemisine her hayvan türünden birer çift alır. Karaya çıkmak için güvercini elçi, kargayı haberci olarak kullanır.
Salih aleyhisselam’ın kayanın yarığından çıkan devesi Naka, Allah’ın bir mucizesidir. İbrahim aleyhisselam, misafirlerine körpe buzağı eti ikram eder. Musa aleyhisselam’ın elindeki asanın mucize eseri yılan olup sihirbazların büyü ve tılsımlarını yutması Cenab-ı Hak’kın kudretinin ayetidir. Yusuf aleyhisselam’ı kurt yedi haberi kardeşlerinin yalanıdır. Hayvanların dilinden anlayan Süleyman aleyhisselam’ın at merakı, Hüdhüd ve karınca ile karşılıklı konuşması esrarengiz bir durumdur.
İsa aleyhisselam’ın yolundan giden Ashab-ı Kehf’in köpeği Kıtmir’in cennete adı gider. Hz. Muhammed aleyhisselam, isra ve miracını Burak ile diğer seyr-ü seferini ise Kasva ile yapar. Düldül, Sebha ve Ya’fur beslediği katır, at ve eşeklerinden bazılarıdır. Hayvanlara isim verilmesi, küpe takılması ve kimlik/pasaport hazırlanması peygamberimizin sünnetidir. Peygamberimiz kedisi Müezza ile ilgilenmiş, köpek beslememiş ve evin bereketi diye tavsif ettiği Kumra adındaki keçisini bizzat kendisi sağarak sütünü içmiştir. Kuşu ölen çocuğu teselli etmiş ve gönlünü almıştır.
Kur’an-ı Hakîm’de Musa aleyhisselam döneminde işlenen faili meçhul bir cinayeti aydınlatmak için kesilen buzağının kıssası Bakara Suresi olarak okunur. Hindistan’da ineğe tapanların dedelerinin eski Mısır’da yaşayan ve Apis Öküzüne tapan Hindular olduğu haber verilir. Kimyager Samiri’nin Musa aleyhisselam’ın Tur’a, Tevrat’ın ayetlerini almaya gidişini fırsat bilerek İsrailoğullarının, rüzgâr önünde öküz gibi böğüren kendi icadı altın bir heykele tapınmalarını ister.
En’am Suresi ismini Allah’ın verdiği maddi ve manevi nimetlerine karşı nankörlük edenlerin benzetildiği davar cinsi dört ayaklı hayvanlardan alır. Nahl suresinde bal arısına sırrının vahyedildiği ve sevk-i ilahi ile bal ürettiği bildirilir. Neml suresi adını Süleyman aleyhisselam ile karınca vadisinde görüşüp iletişim kuran dişi bir karıncadan alır. Ankebut suresinde inkâr edenlerin kurdukları tuzakların zayıflığı örümceğin evine benzetilir. Adiyat suresinde savaşlarda süvari birliklerine hizmet eden koşu atları üzerine yemin edilir. Fil suresinde tevhid dininin en eski abidesi Kâbe’yi yıkmaya cür’et eden bir densizin ve ordusunun nasıl perişan edildiği anlatılır. Kureyş Suresi ismini deniz aşırı ticaret filosuna sahip bir kabilenin köpek balığı anlamındaki armasından alır.
Kur’an-ı Mübin’de Yahudi âlimlerinden dini istismar eden Bel’am bin Baura, üzerine varsanız da varmasanız da soluyan/hırlayan köpeğe, Hz. Muhammed Mustafa’nın nübüvvetini inkâr eden okur âlim tutmaz zalim ahbar ve ruhban sınıfı da üzerinde kitap yüklü merkebe teşbih edilir. Haktan ve hakikatten ayrılan kefere tayfası aslanın önünden kaçan yaban merkeplerine benzetilir. Hidayet ihtimali kalmayan kavmini izinsiz terk eden Yunus aleyhisselam’ın balığın karnında kalışı ahiretin varlığına telmih edilerek öldükten sonra dirilişin gerçek olduğuna işaret edilir. Ayrıca; cumartesi günü av yasağını delen fanatik Yahudilerin maymuna, İsa aleyhisselam’ın duası üzerine gökten inen hazır sofraya üşüşen zenginlerin ve mucizeye inanmayan Hıristiyanların domuza tebdil edilmeleri âleme ibret anlatılır. Belki de Darwin; teorisinin ilhamını bu hadiselerden alır. Kim bilir belki kendisi de o şebeklerden birisidir.
Yeniden dirilişin misali Uzeyr aleyhisselam’ın deprem enkazı altında kalmış bir beldeden geçerken yerlerde serili cesetleri görünce irkilişi ve 100 yıl uyutulduktan sonra gözünün önünde yaratılan merkebinin dirilişi ile izah edilir. Ashab-ı Kehf’in saklandıkları mağarada 309 sene uyuduktan sonra tekrar dirilmeleri ahiretin delili olarak sunulur. İbrahim aleyhisselam’ın yaratmanın nasıl gerçekleştirildiği merakı, dört ayrı kuşun kafası kesilip ayrı ayrı tepelere konulduğu halde el çırpması ile bir araya gelerek canlandıkları şeklinde anlatılır. Devenin yaratılışına dikkat çekilerek Cenab-ı Hakk’ın kudretinin sonsuzluğuna vurgu yapılır.
Efsanelere göre; baykuş ölümün, güvercin barışın habercisidir. Deve, koyun ve arı bereketin, köpek sadakatin, kedi nankörlüğün, yılan tehlike ve ihanetin remzidir. Selçuklu Devletinin sancağı çift başlı kartal armasıdır. Şamanizm’de kurt, kartal ve geyik en meşhur hayvan figürleridir. Genel Kurmay Başkanlığının aslan, kaplan ve kartal figürleri askeri gücün, kahramanlığın ve çevikliğin simgeleridir. Macar Türklerinin lideri Arpad’a yol gösteren Tuğrul kuşunun, Ergenekon’dan çıkışı sağlayan yahşi/yaşlı bir kurt olduğu hikâye edilir.
Yahudilikte deve, kaya porsuğu, tavşan ve domuz eti haramdır. İslam Kültüründe hayvan denilince akla gelen hükümler; zekât, kurban, avlanma ve hayvan haklarıdır. Mevlana’ya göre İnsan ile hayvan arasındaki tek fark hayadır. Eğer insan utanma duygusunu kaybetmiş ise esfeli safilini boylamıştır, teklif-i ilahiden muaftır, tövbe etmediği sürece alnına kel en’ami bel hüm edal mührü vurulmuştur. Böylelerinin ahirette bir nasibi de yardımcısı da yoktur. Peygamberlerin, ümmetlerine utanmazsan ne yaparsan yap demeleri bundandır.
Ebu Yekzan denilen Horoz’un ötüşüyle uyanan insanoğlu; gün doğarken ötüşen kuşlardan teganniyi/ musıki ve nağmeyi, bülbülden güle âşık bir nedim gibi inlemeyi, erkek ve dişi kuşların cıvıl cıvıl birbiriyle oynaşmalarından aşk-ı sevdayı, akşam olunca yuvasına dönen karıncadan evine erken gelmeyi, arıdan çalışkanlığı, tilkiden kurnazlığı, eşek ve keçiden inatçılığı, deveden sabır ve kini, şahinden feraseti, çekirgeden zıplamayı, ipek böceğinden aslına dönmeyi, balıklardan yüzmeyi, kuşlardan uçmayı, domuz etinden kulluk sınavının mahiyetini ve Zümrüd-ü Anka’dan Kaf Dağı’nın yerini öğrenmiş ve Simurg’a ulaşmıştır.
Kurbağanın iki serçenin arasındaki ağaç sayesinde uçma planının feci akıbetini, aptal karganın Gak demesiyle peynirini yiyen tilkinin kurnazlığını, Mikail’in haftalık sohbetini terk eden Hacı Leyleğin başına gelenleri, canavarın arkadaşı tilkinin oyununa gelip burnundan gelinceye kadar üzüm yemesini, merkebin çüş dedikçe çavuş üzümüne dadanmasını ve daha fazlasını okumak isteyenlere Sadi’nin Bostan ve Gülistan’ını, Feridüddin Attar’ın Mantık-ut Tayr’ını, Mevlana’nın Mesnevisini okumaları tavsiye edilir. Hacı Bektaş Veli’nin aslan ve ceylan yavrusunu kucağında nasıl büyüttüğünün sırrını ehline bırakıyorum.
Evet, insanoğlu ayıdan dost, domuz derisinden post olmayacağını, gurk anası karatavuğun altına ördek yumurtası konulursa kümeste hırt çıkacağını ve her kuşun etinin yenmeyeceğini hayvanlar üzerinden tecrübe etmiştir. Gülerek öğrenmek istiyorsanız Nasreddin Hoca’nın merkebine neden ters bindiğini, ham düve ile at yarışına nasıl girdiğini, hindiye niye filozof dediğini araştırın. Hay bin Yakzan’ı okuyun.
Kekliği altın kafese koydukları halde niçin ille de vatanım demiştir? Çöldeki susuz köpeği sulayan adam Cennete giderken, kedisini evine hapsedip öldüren kadın niçin Cehennemi boylar? Kafeste kuş, evde domuz ve köpek beslemek, horoz-köpek dövüşü ve deve güreşi düzenlemek niçin doğru değildir? Medine müdafaasında Fahreddin Paşa askerlerine niçin süpürge tohumu ile çekirge kavurması yedirmiştir?
Mehmed Akif Ersoy, baytarlığı ile alay eden birisine ne güzel demiş: Bir rahatsızlığınız mı vardı?