TURNAM GİDERSEN PALOVİT’E

Sakin ve uyumlu bir insanın birden coşması gibi, herkeslere sevgi dolu hoşgörülü olan birisinin kırmızı çizgilerinin olması gibi, şefkat ve merhamet peygamberinin İslam’ın bir ilkesi çiğnendiğinde alnındaki damarın kabarması gibi. Hesap gününün sahibi, kıyamet koptuğu zaman şaşırmayalım-korkmayalım diye sanki böyle ufak ufak ipuçları göndermiş gibi. Gökyüzünden aşağı, Allah’ın celal esmaları akıyor gibi. Tekvir Suresi tekrar nazil oluyor gibi.
‘’Ve dağlar yürütüldüğü zaman.
Ve denizler ateşlendiği zaman.
Ve cehennem kızıştırıldığı (şiddetle alevlendirildiği) zaman.
Öyleyse siz nereye gidiyorsunuz?
Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.’’
Az önce sakin sakin akan dere birden Polavit mevkiine geldiğinde şelaleye dönüşüyor hem de nasıl bir şelale.
Hiçbir insanı tamamen tanıyamayız hatta kendimizi bile 60 sene yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen eşimiz bile muammadır bizim için, kendimiz için bile ‘Başıma şunlar şunlar geldiğinde şöyle davranırım.’ diyemeyiz çünkü olmamıştır daha olacak olan.
Beş saniye önce dingin bir şekilde yol alan sakin bir dereyken yoluna çıkan uçurumla kendini kaybeden Palovit sonra tekrar fırtına deresine katılır ve sakinleşir. Coşması, öfkesi, heybeti hepsi birkaç dakika sürer. Acaba sırf o beş dakika için mi o sakinlik, yoksa o sakinlik için mi o beş dakikalık öfke, bunu hiçbir zaman bilemeyecek olmakta yeni bir bilinmezlik.
Bazı insanların o kadar özel davranışları vardır ki diğer tüm yanlışları kapatır ve bazı insanların tüm güzel özelliklerini bir yanlış hareket kirletir. Palovit acaba sen hangisine müsavisin? Bir çağlamana katlanmalı mıyız fırtına deresinde ki halin hatırına, yoksa Kaçkar dağlarının arasından sakin sakin gelişine mi katlanmalıyız biraz sonra korkusuzca çağıldayacağın beş dakika hatırına. Belki de katlanmamalıyız hiçbir haline, her halinle, tüm hallerin dahil, tüm hallerin için sevmeliyiz seni ve birbirimizi. Tıpkı ayın her gün dolunay olmadığı gibi, fırtına deresine az önce karışan suyun sadece o andan ibaret olmadığı gibi, insanda sadece kıskanç, cimri ya da merhametli, cömert değil aksine bu davranışlarının toplamından müteşekkil üstelik her davranışın altında yatan farklı sebeplerle her insan bir alem hem de sırrını sadece Allah’ın bildiği bize muamma bir alem. Aynı davranışı gösteren iki insanın elde ettiği sonuçlar ayrı çünkü davranışın sebepleri sadece bizim bilinmez olan kalbin derununda gizli, Karadeniz’e akan derelerin hepsinin farklı farklı dağlardan, dere yataklarından gelip bir denizde birleşmeleri gibi.
Ne kadar az şey biliyoruz ve ne kadar çok inanıyoruz vesselam. Tüm yargılarımı Palovit şelalesinde yıkadığımı zannettiğim şu anda bile üstelik.
‘’Kaçkar Dağları Milli Parkı içerisindeki Palovit Şelalesi, Rize’nin debisi en yüksek şelalelerinden biridir. Gür bir orman içindeki bu ünlü şelale, yaklaşık 15 metre yükseklikten köpük köpük çağıldıyor dere yatağına doğru. Palovit, kayalık mevkideki yüksek bir noktadan seyredilebiliyor ancak. Son derece bakir bir alanda bulunan bu doğa harikası, güçlü yatağına karşın büyük bir gölet oluşturamıyor. Palovit Deresi’nin önlenemez suları, şelale yaptıktan sonra cadı kazanları yaratarak akıyor. Meşederesi’yle birleşerek daha da güçlenen kar suları, Şenköy (Amukta) Köprüsü yakınlarında Fırtına Deresi’ne katılıyor.’’
‘’Evet, ilmektir boynumdaki ama ben
kimsenin kölesi değilim
tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
tarantulaymış benim adım diyecek değilim
tam düşecekken tutunduğum tuğlayı
kendime rabb bellemiyeceğim
razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim. ‘’ İsmet Özel