LA HAVLE-Kazancımız Kaybımızdan Çok Olur

Adını, mülkün temeli olan “Adalet” ile birlikte andığımız Hz. Ömer radıyallahu anh buyuruyorlar ki:
*“Fazla gülmeyi terk edene, heybet verilir.
*Fazla konuşmayı terk edene, hikmet verilir
*Fazla yemeği terk edene, ibâdetin lezzeti verilir.
*Mizahı terk edene, zarafet verilir.
*Dünya sevgisini terk edene, âhiret sevgisi verilir.
*Başkalarının kusurlarıyla uğraşmayı terk edene, kendi kusurlarını ıslah etme imkânı verilir.”
Fazla gülmeyi, fazla konuşmayı, fazla yemeyi, mizahı, dünya sevgisini ve kusur araştırmayı terk etmenin karşılığında, insana verilecek güzel hasletleri müjdeliyor insana.
Devamı halinde yoran, yıpratan, törpüleyen ve tüketen bu altı kötü alışkanlık, insanı, insana yakışmayan bir yerlere sürükler, götürür. Sonu keşkedir, pişmanlıktır, hüsrandır…
Fazla Gülmek
Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki:
-“Eğer benim bildiğimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız.” (Buhârî, Müslîm)
Yine buyurur ki Hz. Ömer radıyallahu anh:
“Çok gülenin heybeti (itibarı) azalır. Çok suyun ekinleri öldürmesi gibi, çok gülmek de kalbi öldürür.”
O halde insan çok gülmek suretiyle kendi kalbinin katili olmamalıdır.
Fazla Konuşmak
“Kurtuluş yolu nedir?” sorusuna sevgili Peygamberimiz şu cevabı vermiştir:
-“Dilini sana fayda vermeyecek şeylerden tut, çoluk-çocuğunun nafakası için çalış, günâh ve hatâlarına ağlayarak pişmanlık duy.” (Tirmizî, Tâc)
-“Az laf hoşa gider, çok laf boşa gider.
-Çok sözün çok firesi olur.
-Taâmın ve kelâmın çoğundan sakın.” diyenler de bizim atalarımızdır.
Fazla Yemek
Unutmayalım ki; can boğazdan geçmiyor, can boğazdan çıkıyor.
Unutmayalım ki; çok yiyen bir insanın aklı zayıf, kalbi katı, hisleri kaba, sıhhati bozuk oluyor.
Unutmayalım ki; çok yemek hastalıkların mayasıdır. Az yiyen melek oluyor, çok yiyen helâk oluyor.
Mizah
Mizah olursa, taâmdaki tuz miktarınca olmalı. İzaha muhtaç olan mizah; insandaki zarafeti giderir.
Dünya Sevgisi
Mâlik b. Dinar der ki:
-“Bedenin hastalığı iyice arttığı zaman, yiyip içmenin bir faydası olmadığı gibi dünya sevgisi ile dolu olan bir kalbe de vaaz ve nasîhat fayda vermez.”
Başkalarının Kusurlarıyla Uğraşmak
Kul kusursuz olmaz. İnsana yakışan başkasının kusuruyla teselli olmak değil, kendi kusurlarıyla meşgul olmaktır.
Bahsedegeldiğimiz bazı davranışların terk edilmesi halinde insana verilecek olan “heybet, hikmet, zarafet, ibadet lezzeti, âhiret sevgisi ve kendi kusurların ıslah etme imkânı” gibi güzellikler ise, imtihan dünyasındaki insanı îkaz eden, îmar eden, ihya eden, onu felâha götürecek olan nimetlerdir.
İşte o zaman, kazancımız kaybımızdan çok olur…