KAPAK – Ey Habib

KAPAK – Ey Habib

Bir sahabeyi dahi örneklik olarak kabul edip ona göre yaşam sergilemek Rabbimize ulaşmak için yeterlidir, düşüncesini taşımak yanlış olmasa gerek.

Yani hayatımızda her yapacağımız eylem için bu örnekliği esas kabul etmek Rabbimize ve Habibullaha kavuşmak için yeterlidir sanırım. Sevgiliye giden yol sevgililerden geçer. Hele Rasulullah gibi sevgililer sevgilisi olursa… Rasulullah’ın yetiştirdiği o özel şahsiyetleri anlamak ve örnek kabul etmek, Allah azze ve celle’ye ulaşmak, onun dostu olmak, ya da sevgisine mazhar olmak.

Habibimize ulaşmak Hz. Vahşi’nin Rasulullah’ın aşkından hurma ağaçlarının arkasına saklanıp O’nu seyretmesini anlamaktan geçer. Musab bin Umeyr Uhud’da şehid edildiğinde örtülemeyen ayaklarının otlarla kapatılmasını anlamaktan, ailesine karşı verdiği kıyasıya tevhid mücadelesini kavramaktan geçer. Yasir ailesi çölde kızgın taşlar altında inim inim inlerken oradan geçen sevgili peygamberimizi görüp O’nun gönül koymadığını, sitemkâr davranmadığını anlamaktan geçer. Hz. Ömer’in “Seni kılıçlarımızla düzeltiriz.” sözünü duyduğundaki teslimiyetini, memnuniyetini idrak etmekten geçer. Yine adalet timsalinin Dicle’nin kenarında bir kuzuyu kurt kapsa ondan ben sorumluyum sözünü anlamaktan…

Ebuzer’in serbest bırakıldığında ailesini değil de Rasulullah’ı tercih edişini anlamaktan, Hz. Aişe anamızın ifk hadisesinde temize çıkıncaya kadar vakarlı ve emin duruşunu anlamaktan geçer. Ebuzer, kendisine “kara kadının oğlu” dediğinde Rasulullah’ın uyarısıyla gidip başını Bilal-i Habeşi’nin kapısının eşiğine koyup “başıma basıp çiğnemedikçe buradan kalkmayacağım” deyişini anlamaktan geçer. Geçer çünkü bu yüce şahsiyetler bu özelliklerini Habibullah’tan almışlar. Zaten peygamberimiz “Öğünmek için söylemiyorum Allah Teâlâ’nın habibiyim, Peygamberlerin reisiyim.” diyor.

Her bir sahabe bir çeşit meyve, her biri tadını en sevgiliden almışlar. Zira bu kutlu insanları örnek almak, sevgili kabul etmek, Allah azze ve celle’nin sevgisine mazhar olmaktır. Bunun yolu tadımızı o yıldızlar mesabesindeki şahsiyetlerden almaktan geçer.

Süleyman Çelebi’ye kulak verecek olursak;

Ya ilahi ol Muhammed hakkı çün

Ol şefaat kani Ahmet hakkı çün

Afv edip isyanımız kıl rahmeti

Ol HABİBİN yüzü suyu hürmeti

 

Allah dostları bu güzel özellikleri Habibullah’tan tevarüs etmişlerdir. Her bir güzel özellikleri o en sevgilinin bir özelliğine taalluk eder. İşte tam bu noktada Allah Resulünün, Kur’an’la Allah arasında perdeleme yaptığını açıkça dillendiren insanların arttığı bir dönemde Allah’a dost olma iddiasında olan bizlerin bu güzel insanların ve Allah Resulünün etrafındaki sis perdelerini bir bir aralayıp o güzel örneklikleri derlemenin, devşirmenin peşinde olmamız gerekiyor.

Gayet tabii, önce insan kendi etrafındaki duvarları yıkmalı, darmadağın etmeli. Makam, para, mal mülk, binekler, meskenler, ulaşamayacağı mali imkânları yakalama hırsı, tüm bu duvarları… Elbette ki peygamberimiz ile insanlar arasında perde olan, Allah azze ve celle ile kullar arasında perde olan, makamı ve mevkii ne olursa olsun bu insanları da aradan çıkarmalı.

İşte o zaman ulaşırız Habibimize… Rasulullah’a, dolayısıyla Allah azze celle’ye. Kurtar bu insanları, senin adına oradan oraya sürükleyen, oyalayan, Habibe ulaşmalarını engelleyen, ne yaptığını bilmez cahillerden, EY HABİB.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.