SÖZ MEYDANI / Gitmek mi Zor Kalmak mı?

SÖZ MEYDANI / Gitmek mi Zor Kalmak mı?

Sait Faik’in bir hikâyesi var: Karanfiller ve Domates Suyu. Bu hikâyesinde Kör Mustafa’yı işler. “Köyde ona, ‘Kör Mustafa’ derlerdi. Bir gözü sola doğru biraz kaymıştı. Sağ tarafının beyazı ile gözkapağı arasına ciğer kırmızısı bir et parçası oturmuştu.” Bu cümlelerle tanıtılan Kör Mustafa eliyle tırnağı ile kazarak, yırtarak bir harap taşlık yeri tarla eder. İnatçı toprakla bu azimli mücadelesi bir sene sürer.”

“Küçük hanımlar! Bugünlerde bir gün nişanlınız size koyu al renkli karanfiller gönderecektir. Dikkat edin, belki Mustafa’nınkilerdir. Küçük beyler, domatesler göreceksiniz çarşıda. Elmalar, ferik elmaları gibi kokulu, şekerli, tatlıdır. Keserseniz içinde çekirdekleri altın gibi parlar. …Belki de domates suyu içersiniz ve tadını fevkalade bulursunuz. …Emin olun ki Mustafa’nın domateslerinden bir tanesi, içtiğiniz suya katılmıştır.”

Sözü İlkadım dergimize getirmek istiyorum. Şu dergi elinize bir yoldan ulaşıyor. Eğer daha büyük bir meşguliyetiniz yoksa (TV seyretmek, cep’le iştigal, feys, uyumak, dedikodu yapmak… gibi) ilk sayfadan itibaren biraz hızlı karıştırıyor, başlıklarını okuyor, bazen de spot ve fotoğraflar dikkatinizi çekiyor onlara yöneliyorsunuz. Belki de sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz köşelerine öncelik verip derginin içine gömülüyorsunuz. Ya da sonra okurum deyip yanı başınızdaki sehpaya koyuyorsunuz.

Evet, sizin için bu kadar basit ve kolay olan hareketler bir önem ifade etmeyebilir. Ama yukarıdaki hikâyenin sonunda vurgulandığı gibi bu derginin elinize hangi mecralardan geçerek geldiğini düşünün bir kere. 15 Nisan 1992’den beri üç beş kişinin mesai tanımaz gayretiyle baskıya çıkan bu derginin uğraşanları “Oh be, şükür bitti.” diyemeden diğer sayının hazırlıklarına başlamak zorundadır.

Sofranıza gelen yiyeceklerin o sofraya hangi mecralardan geçerek geldiğini düşündüğünüz gibi şu derginin de elinize nasıl, hangi mecralardan geçerek ulaştığının hikâyesini hatırlayınız, düşününüz. Ona göre okuyunuz, değerlendiriniz.

İLK SAYI VE HEDEFLER

“İşte bu anlayıştan hareket ederek hakkın yanında ve batılın her çeşidinin karşısında doğru haber, doğru yorum anlayışı içerisinde bir gazete çıkarmaya kara verdik. Böylece İLKADIM’la basın hayatına ilk adımı atmış bulunuyoruz.”

“Gazetemiz İLKADIM bütün hemşerilerimizin ve aziz milletimizin teklif ve tenkitlerine her zaman açık olacaktır. Daha iyi ve daha güzele ulaşmak için teklif ve tenkitleriniz değerlendirilecek ve bölgemizde aranan ve okunan bir gazete olmak için bütün imkânlar seferber edilecektir. Çevrenizde meydana gelen olayları veya yazılmasında fayda gördüğünüz meseleleri gazete merkezine ulaştırarak bizlere yardımcı olabilirsiniz.”

“Her on beş günde bir İLKADIM’la buluşacak ve öyle ümit ediyoruz ki kucaklaşacak ve çok iyi bir dostluk kuracaksınız. Selam ve dua ile.”

Yukarıdaki alıntı basın hayatına merhaba diyen İlkadım’ın merhum Zeki Soyak Hocamız tarafından yazılan ilk sayısının başyazısıdır.

Dile kolay, Türkiye’nin nüfus, yüzölçümü bakımından en küçük, kültürel faaliyetler yönünden en fakir illerinden biri olan Nevşehir’den tüm Türkiye ve dünyaya 25 yıldır tüm baskı ve tehditlere rağmen hiç aralık vermeden ilim, kültür, irfan ve hareket dağıtan bir İslamî tavır dergisi.

1992 yılının manşetlerine ve haber yorum başlıklarına baktığımız zaman ilginç tespitler yapabiliyoruz:

1-Ülkemizin ve İslam dünyasının meseleleri değişmemiştir. Afganistan, Filistin, Karabağ, Körfez ülkeleri, Kıbrıs…

2-Batı ile İslam Dünyası ilişkileri, Batı’nın Müslümanlara Hrıstiyanca, İsrail yanlısı bakışı aynıdır, hiç değişmemiştir. “Siz onlara ‘sizin gibi olduk’ deseniz de din değiştirmedikçe bakış değişmez.” Batı’nın birçok değerini benimseyen İslam Dünyası, Batı gözünde aynı.

3-Müslümanların acısı, çilesi kendi yöneticilerinin basiretsizliği ve halkına yabancı olması sebebiyle artarak devam etmiş.

4-İlkadım’ın bakış açısının değişmemiş olması. Olaylara, durumlara o zaman hangi hassasiyetle bakıyorsa şimdi de aynı hassasiyetle bakması. Bu İslami duyarlılık ve bakış açısının Başyazıda belirtilen amaç çerçevesinde korunduğu görülüyor.

5-İlkadım gençleri Genç Adam’ı, İlkadım hanımları, kızları Baciyan’ı, Kır Çiçeği Aile Derneğini, İlkadım okurları ART FM’i (Enderun FM), 20. yılını yaşayan Enderun Eğitim Vakfını, Zeki Soyak Yüksek Öğrenim Erkek Öğrenci Yurdunu Nevşehir’de; Ankara, Kayseri, Konya, Kırşehir’de de birçok hizmet birimini oluşturmuştur. Bu kervan, çağın hız anlayışına göre daha hızlı yola devam ediyor.

İlkadım’ın ilk adımıyla başlayan yürüyüş ivme kazanarak devam ediyor ve inşaallah devam edecektir.”

Bir sene önce böyle yazmışım. 25 senedir (ilk sayıdan itibaren) bu derginin her yerindeyim. Bana çok şeyler kazandırdı. Ama İlkadım sorumlu sahibi diyor ki “maddi anlamda yeterli imkana sahip olmadığımız için derginin yoluna devam etmesi zor.” Benden bu kadar söylemek. Gerisi tüm okuyucularımıza ait.

Selam ve dua ile…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.