Allah’ın Verdiğinden Harca!

Ebu Hureyre’nin naklettiğine göre Rasulullah aleyhisselam şöyle buyurmuştur: “Cimri ile Allah yolunda harcama yapan kimsenin hali, üzerlerinde demirden birer zırh bulunan iki adamın haline benzer. Cömert olan, bir hayırda bulunmaya niyet ettiğinde üzerindeki zırh öyle genişler ki (önceki dar halinden kalma) izler bile silinir gider. Cimri, bir hayırda bulunmak istediğinde ise (adeta) üzerindeki zırh büzüşür, elleri köprücük kemiklerine yapışacak gibi sıkışır ve zırhın her halkası yanındaki halkayı sıkıştırır.” (Müslim)
Cabir İbni Abdullah radiyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre Rasulullah aleyhisselam şöyle buyurdu: “… Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan etmiştir.” (Müslim) “Cimrilik eden, Allah’a muhtaç değilmiş gibi davranan ve en güzel söz olan kelime-i tevhidi yalanlayan kimsenin çetin yola gitmesini sağlarız. O helâk olduğu zaman malı kendisine fayda vermez.” (Leyl, 8-11)
Allah Teâlâ’nın kendilerine yardımı kestiği bu fena kimseler öncelikle cimrilerdir. Onlar mallarını İslamiyet’e hizmet etmek için harcamazlar. Hayır ve iyilik yapmazlar. Yoksullara harcamazlar. “Kendisini nefsinin cimriliğinden koruyan kimseler kurtulmuştur.” (Teğabün, 16) Abdullah İbni Mesud’dan rivayet edildiğine göre nefsin cimriliği, başkalarının malını haksız bir şekilde ele geçirmektir. Cimrilik ise kendisine ait malı sarf etmesi gereken yerlere harcamamaktır. Bir kimse zekâtını veriyorsa, misafire ikram etmekten ve yedirip içirmekten zevk alıyorsa, yardıma ihtiyacı olan yakınlarına ve sıkıntıya düşmüş insanlara yardım edebiliyorsa, işte o kimse cimri değildir.
Hangi şekliyle olursa olsun, cimrilik mü’minde asla bulunmaması gereken bir huydur. Peygamberimiz bir insanın kalbinde hem imanın hem de cimriliğin bulunamayacağını söylemiştir (Nesai). Öldürücü bir hastalığa yakasını kaptıran bir kimse ondan kurtulmak için nasıl çabalarsa, Müslümanlar da cimriliğin insanı manen öldüren bir hastalık olduğunu düşünerek bu hastalıktan yakasını kurtarmaya bakmalıdır. Peygamberimiz cimrilikten Allah’a sığınmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ’nın esirgemeden verdiği serveti muhtaçlara harcamayıp cimrilik edenlerin çok kötü bir davranışta bulunduğu, bunun kendilerine hayır değil şer getireceği, üstelik Allah yolunda harcamadıkları o malın, kıyamet gününde boyunlarına dolanacağı belirtilmektedir (Âl-i İmran, 180). Kendileri cimrilik ettiği gibi bu kötü huyu başkalarına da tavsiye eden kimseler, Cenâb-ı Hakk’ın sevmediği kişiler olarak tanıtılmaktadır (Nisa, 37).
Efendimiz; cimrinin cennete giremeyeceğini (Tirmizi) belirtmiştir. Cimri diye bilinmekten çok korktuğu için de kendisinin cimri olmadığını ashabına hatırlatmıştır. Onun sık sık yaptığı şu dua cimriliğin ne kötü bir huy olduğunu, cimrilikten Allah’a sığınılması gerektiğini göstermektedir: “Rabbim! Cimrilikten, tembellikten, çok yaşlanıp bunamaktan, kabir azabından, deccalin oyununa gelmekten, hayatın ve ölümün getireceği huzursuzluktan sana sığınırım.” (Buhari)
Allah Resulü, bizzat yaşantısıyla mü’minin cömertliğinin nasıl olacağına dair örnekler vermiştir. Ashabının anlatımıyla O, esen rüzgârdan daha cömerttir. Kendisinden bir şey istendiği zaman istenen şey elinde mevcut ise onu mutlaka verir, asla yok demezdi. Yediğini, giydiğini, bildiğini paylaşır, iyiliğini esirgemez, asla bencillik yapmazdı.
Bir gün hanım bir sahabi kendi elleriyle ördüğü giysiyi getirip Hz. Peygamber’e vermiş ve “Bunu, giyesin diye ördüm.” demişti. Peygamberimiz hediyeyi kabul etmiş ve giyinip ashabının yanına gitmişti. Allah Resulü’nün üzerindeki hırkayı gören bir sahabi “Ne kadar da güzelmiş! Bunu bana verseniz.” demişti. Resul-i Ekrem de “Peki.” deyip orada biraz oturduktan sonra evine dönmüş ve giysiyi katlayarak sahabiye göndermişti. Hz. Peygamber’in bildirdiğine göre “Kulların sabaha eriştiği her gün (yeryüzüne) iki melek iner. Bu iki melekten biri ‘Allah’ım, malını hayır yolunda harcayan kişiye (harcadığı malın yerine) yenisini ver.’ der. Diğeri de ‘Allah’ım, malını (hayır yollarında harcamayarak) elinde tutan (cimrilik eden) kişinin malını telef et.’ der.”
Cimrilik; kişinin sadece kendi menfaatini önemseme, egosunu tatmin etme, biriktirme, biriktirdiklerinden istifade edememe, sahip olduğu hiçbir şeyi başkalarıyla paylaşamama hastalığıdır. Yalnızca kendini düşünür. Fakat servetini kendisi için dahi harcayamaz. Huzuru ve mutluluğu yücelttiği malında, mülkünde, sahip olduğu eşyada arar.
O, paylaşmanın, ikram etmenin, hediye vermenin bencillikle kararan vicdanına yapacağı olumlu etkileri göremediği gibi, karşısındakinin kalbinde açılan muhabbet, sevgi, minnet pencerelerini de göremeyecek kadar basiretten yoksundur. Allah bu kişilere şöyle seslenir: “De ki: Rabbimin rahmet hazinelerine eğer siz sahip olsaydınız tükenir korkusuyla cimrilik yapardınız.” (İsra, 100) Cimri bazen gelecek kaygısını bazen de sahip olduğu mal varlığının yitirilmesi endişesini, bozuk ruh halinin sebebi olarak gösterir. Hatta çoluk çocuğuna bakma yükümlülüğünü, cimriliğine ve harcama korkaklığına neden olarak sunar. Hâlbuki onun gönlüne bu korku; maddeyi ulvileştiren, açgözlülüğü ve hırsı kamçılayan, fakirlik korkusunu aşılayan şeytan tarafından fısıldanmaktadır.
İslam her işte ve durumda olduğu gibi harcama ve paylaşma konusunda da Müslümanlara itidalli olmalarını emretmiş; “Allah’ın lütfundan kendilerine verdiklerini infakta cimrice davrananlar, bunun kendileri için hayır olduğunu sanmasınlar. Aksine bu onlar için kötüdür. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet günü onların boyunlarına dolanacaktır. (Âl-i İmran, 180) ayeti ile konunun çerçevesini belirlemiştir. İnfak ile ilgili ayetlerde “… size verdiklerimizden …” benzeri ifadeler kullanılmıştır. Yani sahip olduğunu zannettiğin malın asıl sahibi sen değilsin. Sen kimin malını harcamayarak cimrilik yapıyorsun?
Müslüman, her şeyin gerçek sahibinin ve malikinin Yüce Allah olduğunu, O’nun mülkünü dilediğine verip dilediğinden çekip aldığını hatırından çıkarmamalıdır. Cömertlikle cennete uzanan yolu görebilmeli, cimrilikle Rabbinden uzaklaştığını fark edebilmeli, Allah’ın “Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma. Yoksa pişman olur, açıkta kalırsın.” (İsra, 29) ayeti ve Hz. Peygamber’in şu hadisini rehber edinmelidir; “Cömert; Allah’a yakın, cennete yakın, insanlara yakın ama cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah’tan uzak, cennetten uzak, insanlardan uzak, ama cehenneme yakındır. Cömert cahil, Yüce Allah katında cimri abidden daha sevimlidir.” (Tirmizi) Rabbim bizleri, razı olduğu işleri yapmaya muvaffak eylesin.