İnsanın Direnişi ve İmanın Zaferi

İnsanın Direnişi ve İmanın Zaferi

Allah’a inanan insanın özgür olduğuna inanıyorum. İnsanı, tanrılaştırılan kişi ve eşyalardan ancak Allah kurtarır. Yani insanı ancak Allah özgür kılar. İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür. Bizim görevimiz, Allah’a inanma sancağını ‘Hz. Muhammed aleyhisselam ve güzide topluluğu’ gibi en uzaklara ulaştırmaktır.

Varoluşumuzun hikmeti de bu değil mi? İnsanların putların önünde eğilmemesi için putları yerle bir etme; insanın, insan veya eşya önünde alçalarak baş eğmesine sebep olan köleliği ortadan kaldırmak için gerçek özgürlüğe kavuşturma yürüyüşüne başlamalıyız. Sabah namazında camiden, eskisi gibi… Yeniden sabahın ümit dolu soluğundan nasiplenmeyi öğrenmeliyiz.

İmanı kalpte tutmanın kor ateşi elde tutmak kadar zor olacağı/olduğu günler. Bu ikazı anlamak için kor ateş üzerinde biraz düşünmeli ve ahvalimizi derinlemesine tasavvur etmeliyiz. Kor ateş, yakıcılık ve ısı verme kabiliyetinin en olgun evresidir. Ateşin bütün maharetiyle insanların ellerine tutuşturulacağını düşünelim ki imanı kalpte tutma mücadelesini anlayalım. Ateşe olan direnişimizi ve insan olarak zayıflığımızı test edecek olsak mukavemetimiz mum alevine kaşı birkaç saniye kadardır.

Özümüz, Özetimiz, Kurtuluşumuz: İman!

Ama bizde öyle bir cevher vardır ki: İman. Bizim özümüz, özetimiz ve yegâne kurtuluşumuzdur.  Unutmayalım ki İbrahim aleyhisselam gibi dağlar kadar yükselen alevlere meydan okumak ancak Allah’a hakkıyla iman edenlerin gösterebileceği iradedir. Büyük bir zafer ancak İbrahim aleyhisselam gibi inanmakla mümkündür.

Kaybettiklerimizin farkına varmadan, zamanın eskittiklerini yenilemeden olmaz. Bizden kopardıklarını almak için her sabah yeniden aşk ve şevkle and içmeliyiz. Bahar soluğunu ciğerlerinizde hissetmeyi, dağların zirvelerinden güneşin doğuşunu izlemeyi özlemediniz mi? 600 yıl genç kalan Osman Gazi’nin torunları nasıl bu kadar duyarsızlaşır, vurdumduymaz bir kitle haline gelir. İnsanların ruhundan çıkan çığlıkları duyamamak, yoksulu görmeden geçmek.

İnsanın kendi hayatını gaye haline getirerek imanın ona yüklediği her sorumlulukları unutması, kendiliğinden köleleştirildiğini göstermez mi? Üzülerek ifade ediyorum ki kendi kendimizi çıkmaza sokuyoruz.Yaşantımız her gün istikametini kaybediyor. Sosyal yaşantımızın büyük bir bölümünde çatırtılar gürültü haline gelmesine rağmen kimsenin umursamayışı durumumuzu özetlemektedir.

Direniş Olmadan Diriliş Olmaz!

Modern köleliğin tutku haline geldiği günleri yaşıyoruz. Modern yaşamın bizi mahkûm ettiği en büyük kapalı cezaevleri bankalardır. Bankalardan midemize dâhil olan her lokma bizleri üretmek yerine tüketmeye mahkûm etmiştir. Ekranlara müptela olmuş ama kendi hayatına müdahil olamayan insanlar köle bile değildir. Müslümanların bir kısmı bu şekilde esir olmuşken, büyük bir bölümü de silahların gölgesinde esaret hayatı yaşamaktadır. 21. yüzyılda yaşadığımızın farkındayız, bu sebepten dolayı uyanık olmalıyız. Biz direniş muştusu olabiliriz. Diriliş demedim; çünkü direniş olmadan diriliş olmaz.

İlk Müslümanlar Mekke’de işkence çekmişler, eziyetlere katlanmışlardır. Her türlü baskı ve zulüm onları kuşatmış, müşrikler her fırsatta onları yıpratmak, vazgeçirmek istemişler ama onların yaptıkları imanlarını artırmıştı. Allah’a iman eden insan meşakkatlerle olgunlaşır. İki asırdır ümmet sıkıntı çekmektedir ama esaret altında olmaktan kurtulamamıştır. Belki daha fazla bedel ödenecek ama güzel günler mutlaka gelecektir.

Bugün bizler Ortadoğu’da bütün çaresizliklerin, kan ve gözyaşının ortasında olabiliriz. Ama unutmayalım ki İslam Ümmeti’nin göz bebeğinde ve dualarında da biz varız. Her fert kendi üzerindeki sorumluluklarını yeniden kuşanırsa gökyüzü medeniyetinin çocuklarını yetiştirebiliriz. Tarihin derinliğine girip, geleceği yıldız gibi göklerde süsler ve bugünü avuçlarımızın içine alarak büyük bir geleceğe yürüyebiliriz.

Eczanemiz Var Ama İlaç Kullanmıyoruz

Bedir Savaşı’nda İslam ordusunda bulunma arzusu ve aşkı seni sarmıyorsa, Malazgirt’ten İstanbul’u göremiyorsan -kusura bakma can dostum- Çanakkale’den kendine bir gelecek çizemezsin. İslam Tarihi bizim en kıymetli hazinemiz. Büyük bir eczaneye sahibiz ama ilaç kullanamıyoruz. Kendi hayatımızdan başlayarak cemiyetimizi tedavi etmeliyiz. İman edenin imkânı vardır. Dua ve ümit de bizim en büyük silahımızdır.

Genç Adam! Şartlar ne olursa olsun direnecek ve bir zafer iradesi kazanacaksın. Yenileceksin ama yeniden başlama azmini ve direnmeyi ihmal etmeyeceksin. Fetih kolay değildir, ama yakındır. Sabretmeden ve sabır yarışında düşmanlarımızı geçmeden zafer bize kollarını açmayacaktır. Allah’a bağlananı kimse esir edemez. Ellerini kelepçeleyebilir, işkence de edebilir, dört duvar arasında zor şartlarda da bekletebilir ama bunların neticesinde varmak istediği sonuca asla ulaşamaz. Zafer, zalimin zulmüne baş eğmeden direnenlerin olacaktır.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.