Mü’minin Yitik Malı

“İlminin Davacısı Bir Gençlik”
İlim, kesin biçimde bir şeyin gerçekliğini bilmek, şuuruna varmaktır. Cehaletin karanlığında göz aydınlığımız, yol arkadaşımızdır. İlim ve hidayet kıyamete kadar Müslümanların rehberi olacaktır.
Dinimiz cehaleti kaldırmayı hedeflerken ilim öğrenmeyi ve bilgi sahibi olmayı tavsiye etmiştir. Peygamber aleyhisselam’ın ashaba uyguladığı talim ve terbiye faaliyetleriyle İslam Medeniyeti’nin temelleri atılmıştır. Efendimiz aleyhisselam’ın bu tezkiye ve talimlerinin neticesinde İslamî ilimlerin mihenk taşı ‘sünnet’ ve sünnetin beden bulmuş hali ‘sahabe’ oluşmuştur. Bunlardan payidar olabilenler büyük mesafeler kat etmiş ve İbn Mes’ud, İbn Ömer r. anhüm olmuşlardır. İlmin dinimizce teşvik edilmesiyle adeta bir ilim ordusu kurulmuştur.
Âlim sahabelerin çeşitli beldelere yerleşmesi sonucunda İslam tarihinin iki önemli okulu olan Ehli Rey ve Ehli Hadis dediğimiz fıkıh okulları kurulmuş; Kadı Şurayhlar, Hasan-ı Basriler, İmam-ı Azamlar, İmam Şafiiler, Süfyan-ı Sevriler gibi kandil mesabesinde âlimler yetişmiştir. Böylece İslam Devleti’ne yön verilmiş, halifeler cihada ve adalete sevk edilmiştir.
İslamî ilimlerden uzaklaşıp başkalarını taklit etmeye başladığımızda âlimlerimiz azalmaya, cahillerimiz çoğalmaya başladı. Hayatımızı İslam hukukunun şekillendirmesi gerekirken dünyevileşen yaşantımız ve TV âlimlerimiz sayesinde ‘fıkıh’ bizim hayat tarzımıza uyduruldu. Efendimiz aleyhisselam “Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır.” (Buhari, Müslim) buyururken ve tüm Müslümanların en büyük tahayyülü cennetken ilmin Müslümanlar arasında (pek azı müstesna) kıymeti kalmadı.
İlkokuldan itibaren başlayan ‘doktor ve avukat olma telkinleri’nden dolayı önümüze gelen ders ve test kitaplarından kafamızı kaldırıp da İslam Medeniyeti’nin sesine kulak veremez olduk. Âlimlik yoluna maddiyatı göze alarak girmekten korktuk veya anne babalarımız buna engel oldular. Âlim olamasak da âlimleri tanımalı ve onların izinden gitmeliydik. Tuttuğumuz takımın kadrosunu sıralarken 11 âlimin ismini sayamaz olduk. Futbol bizim her şeyimizken(!) Endülüs’ten Bağdat’a Ahmed İbn Hanbel’den hadis dinlemek için yürüyerek gidenler bizim neyimiz oluyor?
“Allah’tan kulları içerisinde ancak âlim olanlar haşyet duyarlar.” Fatır, 28. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Zümer, 9. Manevi ve maddi gelişim için de çalışma ve ilim yoluna girilmeli, özümüze dönmeliyiz. Müslüman toplumları büyük başarılara götürecek ve yeniden dirilmemizi sağlayacak şey ilim ruhudur. Bu ruh imanımızın bir gereği olarak hayatın bir virajında mutlaka karşımıza çıkacaktır.