KAPAK – Murat Kaynar – Enfal Suresi Bağlamında İslam Kardeşliği

KAPAK – Murat Kaynar – Enfal Suresi Bağlamında İslam Kardeşliği

Bir gün Hz. Mevlâna ve talebeleri köpek yavrularının dostça oynaştığını görür.

Talebelerden biri, “Ne güzel kardeşçe yaşıyorlar.” der.

Hz. Mevlâna gülümser ve şöyle der:

“Bir kemik at da gör kardeşliklerini.”

Müslümanlar hicretten yaklaşık bir buçuk yıl sonra Bedir kuyuları mevkiinde, Mekkeli müşriklerle ilk büyük savaşlarını yapmışlardı. Bu mühim imtihan Müslümanların kesin zaferiyle sonuçlanmış, müşrik ordusundan bir miktar ganimet de elde edilmişti. Müslümanlar arasında ganimet paylaşımı konusunda ihtilaf vardı, zira o güne kadar ganimet paylaşımı hususunda herhangi bir ilahi işaretle karşılaşmamışlardı. Oluşan bu yeni durum, olaylar ve talepler üzerine daha Bedir’den ayrılmadan ve ganimetler paylaştırılmadan sûrenin ilk âyeti nâzil olmuştur:

“Sana ganimetleri soruyorlar. Ganimetlerin Allah’a ve resulüne ait olduğunu söyle! O halde siz gerçek müminler iseniz Allah’a karşı saygısızlıktan sakının, aranızı düzeltin, Allah ve resulüne itaat edin.” (Enfal, 1)

Tamamen Allah’ın mülkü olan ganimeti kulları arasında paylaştırma vazifesi de Resûlullah’a aittir. Bu demek oluyor ki ganimet temelde kullara ait olmadığından müminler öncelikle ganimet için savaşmamalı, temel motivasyon kaynağı ganimet veya dünyalık olmamalı, kesinlikle ganimete göz dikmemelidir. Lakin kazanılan zafer sonrası elde edilecek ganimetten kendilerine bir şeyler verilirse almalı, verilmezse hak iddia edip münakaşa çıkarmamalıdır.

Mülkiyeti tamamen Allah’a ait olan dünyalıklar için yapılacak münakaşalar müminleri birbiriyle karşı karşıya getirecek, muhtemeldir ki neticede mümin safları arasında nice kırgınlıklar, belki de büyük fitneler çıkabilecektir. Bu tehlikeye karşı tedbir olması açısından müminler hemen gönül almalı, kardeşler arası ilişkileri tekrar olması gereken çizgiye getirmelidir. Her bir mümin, hakiki kardeşliğin menfaat imtihanından başarıyla geçebilmiş kardeşlik olduğunu unutmamalıdır.

Efendimiz, Bedir Savaşı neticesinde ele geçen ganimetlere bu âyetin hükmünü uygulamış, tamamı kendisine bırakılmış bulunan ganimetin beşte birini ayırmadan hepsini savaşa katılan mücahidlere dağıtmıştır. Sonra ganimetin beşte birini hazineye ayırmasını, geri kalanını da mücahidlere dağıtmasını bildiren, surenin 41. âyeti gelmiş ve bu âyetin hükmünü değiştirmiştir.

Müminler öncelikle i’lâ-yi kelimetullah, Allah yolunda hizmet veya rıza-yi Bari’yi kazanmak yerine dünyalık, ganimet, kazanç, maddi zenginlik veya makam elde etme gibi hedefleri önceler ve birbirleriyle bu konuda didişirler ise bunun muhtemel feci neticelerini aynı surenin 46. ayeti bize hatırlamaktadır.

وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ وَاصْبِرُواؕ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَ

“Allah ve resulüne itaat edin, birbirinize düşmeyin, sonra zayıflarsınız ve zaferi elden kaçırırsınız. Sabredin, kuşkusuz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 46)

Ayet-i kerimedeki “fetefşelu” ifadesini merhum Elmalılı Hamdi Yazır; “feşele düşersiniz, yani tembel, zayıf, çekingen ve korkak olursunuz, yılgınlaşırsınız” diye açıklamaktadır. Ayetin devamındaki “rüzgârınız kesilir” ifadesini de “havanız söner, ağırlığınız kaybolur, devletiniz elinizden gider” diye izah etmektedir.

Tarih boyunca, özellikle de son birkaç asırda maruz kaldığımız mağlubiyet ve mağduriyetlerin en temel sebeplerinden birisi şu veya bu sebeple inananların birbiriyle didişmeleri, kâmil manada kardeşlik hukukuna riayet etmemeleridir. Allah ve Resulüne hakkıyla ittiba edilmemesi, müminler arası birlik ve disiplin sağlanmaması neticesinde sayıca çok olsak da suyun üzerindeki köpük, çer çöp gibi değersiz olmaktan kurtulamadığımız aşikârdır.

Asla unutmamamız gereken hakikat, Müminlerin kardeş olduğu (Hucurat 10), kalplerimizin arasını Rabbimizin birleştirdiği (Enfal 63), hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışıp birbirimizden ayrılmamamız gerektiğidir (Âl-i İmran 103). Bu yüce hakikate sırt dönüp müminler arasında olması gereken birlik ve beraberliğe riayet edilmemesi halinde müminler çok daha feci bir akıbetle karşı karşıya kalacaktır.

وَالَّذٖينَ كَفَرُوا بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍؕ اِلَّا تَفْعَلُوهُ تَكُنْ فِتْنَةٌ فِي الْاَرْضِ وَفَسَادٌ كَبٖيرٌؕ

“İnkâr edenler de birbirlerinin yakın ve yardımcılarıdır. İlişkilerinizi böyle kurmazsanız yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozulma olur.” (Enfal, 73)

Ey Rabbimiz!

Bizleri senin yüce ilkelerine riayetsizlik neticesinde yeryüzünde fitneye ve bozulmaya sebep olanlardan eyleme!

Bizleri birbirlerini veli, dost, sırdaş edinen, Kur’an-ı Kerim’de övdüğün güzel müminlerden eyle!

Birbirimizi sevmedikçe mümin olamayacağımız, cennete giremeyeceğimiz hakikatini kavramamızı lütfeyle!

Bize imanı sevdirdiğin gibi iman eden kardeşlerimizi de sevdir!

Kendimiz için sevip arzuladığımız her şeyi mümin kardeşlerimiz için de sevip arzulayacak kalpler nasip eyle!

Birbirimize muhtaç olduğumuzu, birbirimizin tamamlayıcısı olduğumuzu bizlere hiçbir zaman unutturma!

Bizleri mümin kardeşlerimize karşı sıcak yürekli, samimi, alçak gönüllü, kâfirlere karşı ilkeli, onurlu ve izzetli eyle!

İman edenlerden hiçbirine karşı gönüllerimizde kin, düşmanlık ve bulanıklık bırakma!

Bizleri nefsimizin ve şeytanın iğvasına uyup mümin kardeşinin hakkını, hukukunu ve vebalini yüklenerek huzuruna varanlardan eyleme!

Amin!

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.