SOSYOLOJİK SİYER – En Büyük Günah Benim Günahım/Ömer Faruk Özcan

SOSYOLOJİK SİYER – En Büyük Günah Benim Günahım/Ömer Faruk Özcan

Hayatımızda önemli kavramlar var bilmemiz, öğrenmemiz gereken. Bu kavramlardan bir tanesi de günah kavramı. Bu kavramı öğrenmek ezberlemek ya da terim manasını anlatabilmekten öte bu kavramın içine aldığı kavil ve fiillerden uzak durmayı gerektiriyor. Genelde küçükken yaptığımız haylazlıklar ve yaramazlıklar için günah kavramını kullanırdı büyüklerimiz. Bizler günahı daha çok büyüyünce anlarız ya da günahla büyüyünce tanışırız. Keşke hiç tanımamış olsaydım diye de zaman zaman hayıflanırız.

Allah’ın buyruklarına aykırı düşen, dinen suç sayılan davranışlar, İslâm şeriatının ve temiz insan fıtratının yapılmamasını emrettiği hususlar günah sayılmaktadır.

İslam günahı insana tanıtırken, insanın günahlı doğmuş sayan inancı da reddeder. İslâm insanın, bir başkasının yaptığından, gücünün yetmediğinden sorumlu olmadığını kabul eder. Kişinin sorumlu olabilmesi için olgunluk yaşında ve aklının başında olmasını şart koşar.

Kişi kendi hür iradesi ile isteyerek yaptığı işlerden sorumludur. Dileme ve tercih etme insana aittir. İşin varlık âlemine çıkması ise Allah’ın yaratması iledir. İnsan o işin meydana gelmesine sebep olan irade etme ve bunun sonucu olarak o amele meyletmekten sorumludur. Ayrıca Allah, unutarak, bilmeyerek, uykuda uyuyup kalmak suretiyle meydana gelen günahlardan da insanı sorumlu tutmamaktadır.

İslâm, insanın günah işlemesiyle sonuna kadar kötü kalacağını kabul etmez. İnsanın günahının affedilmesini başkalarının tasarrufuna bırakmaz. Kulun Allah’a tövbe etmesi, her yerde, her zaman mümkündür. “Allah kullarının tövbelerini kabul eder ve yaptıkları günahları bağışlar” (eş-Şûrâ, 42/25). Hz. Peygamber (s.a.s.) de insanları tövbe etmeye teşvik etmiştir: “Bütün insanlar hatalıdır; hatalı insanların Allah katında en makbul olanları tövbe edenleridir” (et-Tac, V, 151).

Günahlarda ısrar etmek, hakkın aynası olmak için yaratılan iman yeri olan kalbi karartır. Günah kalbe işleyip onu karartarak iman nurunu oradan çıkarıncaya kadar katılaştırır.

Günah düşünceden pratiğe geçmemişse cezası olmaz. Rasulullah (s.a.s), “Allah Teâlâ ümmetimden nefislerinde yapmayı arzuladıkları şeyleri yapmadıkları ve konuşmadıkları müddetçe affetti.” (Buhârî, VII, 59) buyurmuştur.

Sorumluluk ve ceza açısından günahlar büyük ve küçük diye iki kısma ayrılır. Büyük günahların belli başlıları şunlardır; Allah’a ortak koşmak, adam öldürmek, zina iftirasında bulunmak, zina etmek, İslâmî cihaddan kaçmak, sihir yapmak, yetimin malını yemek, ana-babaya karşı gelmek, Mekke’nin hareminde günah işlemek, faiz yemek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak.

Büyük günahların en büyüklerinden bir tanesi de Allah’ın rahmetinden ümit kesmektir. Öyle ki rahmeti gazabından üstün olan Allah (cc) kendine yönelen kâfiri iman etmekle temize çıkarırken iman ehlinin de, bilerek ya da bilmeyerek yaptığı yapacakları günahları af ve mağfiret edecektir. Kula düşen teslim olmak ve özür dilemektir. Bir de özrün gereğini yapmaktır. Günahların hayatımızda yok olması için iyiliklere ve iyilere sarılmakta önemlidir. Bizler daha çok kendi günahlarımızı bir kenara atıp toplumun günahlarını tedavi etmeye çalışırız. Unutmayalım ki, kendini düzeltmeyen kimseyi düzeltemez. Sevabımız nasıl bizim için önemliyse, günahımızda bir o kadar sorunumuzdur. Başkası ne kadar büyük günah işlerse işlesin en büyük günah bizim günahımızdır. En azgın nefs bizim nefsimizdir.

Rabbimiz bizleri günah kirlerinden arındırsın.

Selam ve dua ile.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.