KAPAK – Şerefyab Olduğumuz Hayat Düsturumuz/Musa Bağcı

Bismillahirrahmanirrahim.
Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, af ve mağfireti; Allah’a, Rasül(ler)ine, Kur’an’ı Kerim’e, meleklere, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah’tan geldiğine inananların üzerine olsun.
Okumakla, anlamakla, hayat düsturu edinmekle şeref duyduğumuz, şeref bulduğumuz Kur’an’la aramız nasıl sevgili dostlar? Rahman’ın bizler için “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.” (Yunus, 57) dediği kitabımızla aramız nasıl?
Bizim için indirilen, insanlık için indirilen; tüm zamanları içine alan ve kıyamete kadar yeryüzünde ilahi nizamın tesisinde rehber seçilen yüce rabbimizin bize rahmet olarak gönderdiği kitabımızla mesaimiz ne kadar? Ne kadar zaman geçirebiliyoruz temel yol rehberimizle?
Yolumuzu kaybettiğimizde pusula gibi önümüzde açık duruyor mu?
Hastalık belirtilerini hissettiğimizde şifa reçetesi olarak halihazırda bize yol gösteriyor mu?
Rahmete ihtiyaç duyduğumuz cefa anlarımızda, medet umduğumuz anlarda bize eşlik ediyor mu? Hemen mesajlarına ihtiyaç duyduğumuz ana kaynak olarak görüyor muyuz?
Öğüte ihtiyaç duyan bir nesil olmaktan uzak kalsak da kulağımıza kaçırdığımız ince mesajların, iletilerin temelinde o var mı?
Bizlere hayat düsturumuz Kur’an’ı Kerim’i getiren, bizlere önder ve rehber olan, alemlere rahmet efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” buyurmaktadır.
Bizlerden en hayırlısının Kur’an yolculuğunda var olanlar olduğunu ifade ediyor rehberimiz, yol göstericimiz, efendimiz (s.a.v).
En hayırlı olana talip miyiz?
Rahmet sahibi yüce yaratanımız, Allah’ımızın (c.c) Vakıa suresinde önden gidenler olarak ifade ettiği o iki cihanda da nimet sahibi olan salih kişiler için tasavvurumuz ne ölçüde? Bizler yaşadığımız imtihanlı süreç içerisinde her iki dünyada da nimet beklerken, Rabbimizin bizlere yoldaş olarak seçtiği hayat kitabımızla mıyız?
Dünya telaşıyla kendimizi kaptırdığımız ticaret hayatımızda, ölçümüze rehberlik ediyor mu Mutaffifin suresi?
İmanımızı koruma altına alacak olan Mülk suresi ve Bakara suresinin son iki ayeti ile sabah akşam yoldaş mıyız?
Müslüman olarak dünya üzerinde gayrimüslimlerden bizi ayıracak özelliklerimizi ararken, bize yol gösteriyor mu Mü’minun suresi?
Mü’minlerin aralarında ne tür bir ilişki kurmaları gerektiği konusunda önder oluyor mu Saff suresi?
Bizleri yaratan, yoktan var eden Rabbimizi tanımamızda tefekkürümüzü artırıyor mu İhlas suresi?
Korkutan ve içe kapatan durumlarda bizi kurtaracak olan muavvizeteyn sureleri yaşam buluyor mu her günümüzde, gecemizde?
Her açılacak olan kapıda bize yarenlik ediyor mu Fatiha ve Fetih sureleri?
Rol model alınması konusunda bizi yönlendiriyor mu Enbiya suresi?
İrfan sahiplerinden biri dedi ki: “Kul, Allah’ın yanında ne kadar şerefli olduğunu merak ediyorsa, Rahman’ın indirdiği ayetlerden, surelerden ne kadar biliyorsa ona baksın.”
Öyle ya! Ne güzel demiş irfan ehli olan o zat… Bir kişi hakikat nazarında ne kadarlık adam olduğunu merak ediyorsa, Allah’ın (c.c) kitabından, mesajlarından ne kadarlık biliyor ona bakmalı. Ne kadarını hayatının düsturu edinmiş, ona bakmalı.
Bir gösterge mi arıyorsun? Bak fihriste, içinden sure sure, ayet ayet ne kadarına vakıfsın bir gör. İşte o zaman gözlerinin önüne seriliverir gerçekte olan değerin.
Değerli kardeşlerim, sorular çokça gönlümüzde. Bu kadar çokça soruyu zihnimizde bir konuyu toparlamak için sorduk. Bizler Kur’an’ımızla ne kadar hemhaliz anlamak için sorduk.
Sorduk ki kendimize bir gelelim. Kendi özeleştirimizi bir yapalım.
Neredeyiz, boyumuzun ölçüsünü bir görelim.
Peki araştırdığımızda istatistiklere göre genel durumumuz ne Kur’an okuma konusunda?
Allah’a (c.c) hamdolsun ki Kur’an okuryazarlığımız ülke olarak (%41 – DİB) ve İslam alemi olarak belirli bir seviyede. Keşke daha üst seviyelerde olmuş olsaydı da ruhumuzu okşasaydı… Ama maalesef %99’u Müslüman olan ülkemizde bir araştırmaya göre %38, bir araştırmaya göre %41 oranında Kur’an’ı Arapça metinden okuyanlarımızın sayısı. Peki bu okuryazarlık ne ölçüde diye sorduğumuzda; günlük, haftalık, aylık, yalnızca ramazanda şeklinde baz alındığında maalesef rakamlar daha da küçülüyor.
Tabii bir de anlamaya çalışarak okumanın görüldüğü istatistikler var. “Kur’an’ın Anlamı ile Buluşmak Araştırması” başlıklı çalışmaya göre Kur’an’ı düzenli olarak okuyanların oranı %26,9’dur (www.zinde.info/kuran, 2008).
Bu kadar istatistik de kendimizi değerlendirmemize yeter. Anlaşılıyor ki biz toplum olarak Müslümanız diyoruz ama Müslümanlığımızın temel ölçütü Kur’an’ı okumak, anlamak ve yaşamakta kusurluyuz.
Kusurumuzu Rabbimiz örtsün. Ya Settar ismiyle örtsün…
Bizler de Rabbimize karşı mahcup olmamak adına, bu sorunları çözüme kavuşturmaya ve yaptığımız hataları düzeltmeye gayret etmeliyiz. Kur’an Okuryazarlık oranımızın artması için yapabileceklerimizi şöyle bir gözden geçirmeliyiz:
- Kur’an kendimiz için hayat düsturudur, günlük hayatımızda var olması için gayret etmeliyiz.
- Bizler çobanız. Evlatlarımız ve elimizin altında olanlardan da sorumluyuz. Onlara da Kur’an öğretmekle yükümlüyüz.
- Elimizin yettiği kadarıyla akrabamızdan, komşumuzdan, iş ve esnaf arkadaşımızdan da sorumluyuz. Hiç olmazsa gündemde kalması için gayret göstermeliyiz.
- Kur’an’ı öğreten, yaşatan kişilerle, topluluklarla haşır neşir olmalı, kendimiz öğretemiyorsak da öğretenlere destek olmalıyız.
- Kullandığımız sosyal medya hesapları bizim aynamızdır. Boş ve malayani paylaşımlar yerine, Kur’an, sünnet temelli paylaşımlar yapmalıyız. Temel çizgimize Kur’an ve sünneti oturtmanın gayreti içinde olmalıyız.
- Yazın öğrenilenleri kışın, kışın öğrenilenleri yazın unutturmama gayretinde olmalıyız. Gerek bireysel gerekse kurumsal olarak Kur’an okuma işini devamlı hale getirecek bir yapıda olmalıyız.
Rabbim bizleri ve neslimizi Kur’an’la meşgul olan, hayatını kitabımızla ikame ettiren, nuru ile yolumuzu aydınlattığı kullarından eylesin.