SÖZ MEYDANI – Küçük Şehirden Yükselen ve Türkiye’de Yankılanan Ses / İbrahim Çiftçi

Orta Anadolu’nun ortasında bir şehir Nevşehir. Anadolu Türkleşmeye ve İslam’laşmaya başladığında Nissa’dan Muşkara’ya doğru biri isim göçü başlar. Artık Nissa yerini Muşkara’ya bırakır. Anadolu Selçukluları döneminde Muşkara olan köy, Osmanlı döneminde “Yenişehir” anlamında “Nevşehir” olarak anılır. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, doğduğu yere yatırımlar yapar. Cami, medrese, hamam, han, kervansaraylar yaparak bu küçük yerleşim yerine hayat verir ve Muşkara’nın nüfusu çoğalır, Nevşehir olarak tarihte yerini alır.
Nevşehir olarak Osmanlı döneminde gelişen Nevşehir, konumu gereği daha sonraki dönemlerde gelişememiştir. Hem kültürel hem eğitim hem ekonomik yönden gelişememiş ve içine kapanık bir şehir olarak göç vermeye başlamıştır.
Bu şehrin tek bir Halk Kütüphanesi vardı. Okuma oranı düşüktü. Geleneğe bağlıydı. Bütün Türkiye’de olduğu gibi medreselerin kapatılmasıyla müderrislerin geri çekilmesi, Kur’an’ın ve alfabesinin yasaklanması sebebiyle dini eğitim büyük bir yara almıştır. Avanos, Ürgüp gibi ilçelerinin eğitim seviyesi Nevşehir merkezden daha yüksekti.
1968’de Nevşehir İmam Hatip Okulu’nun açılması ve büyük bir teveccüh görmesi dini eğitim ve hayatta olumlu değişmelere sebep olmuştur. Her ne kadar okumuş kesim bu okul öğrencilerine “cenaze yıkayıcısı” gözüyle bakıyor ve onları aşağılıyor olsa da bütün ülkede olduğu gibi Nevşehir halkı da bu okula büyük teveccüh gösterdi. İlk öğrenciler sınavla alındı. Ben de sınavla girenlerdenim. Merakla sınav sonucunu beklerken herkesin kayıt edileceğini öğrendik. Çünkü sonra bir avuç gayretli insanın çabasıyla bütün başvuranlar okula kaydedilmişti ve henüz inşaat halinde olan şimdiki Nevşehir İmam Hatip Lisesi o zamanki adıyla Nevşehir İmam Hatip Okulu’nda 160’a yakın öğrencisiyle eğitime başlandı. İlk müdürü Ali Öğüt, ikinci müdürü Abdullah Öztürk, okulu Nevşehir’e kabul ettirecek sosyal ve kültürel çabalar gösterdiler. Başardılar da. Hem okulun yapımında hem eğitiminde hizmet edenleri minnetle anıyorum. Okulun üçüncü müdürü Zeki Soyak’tı.
Nevşehir’e birçok yönden ve özellikle dini eğitim ve hayatına damga vuran bir insandı. Nevşehir’deki dini çalışma ve gayretler anlatılırken Zeki Soyak Hoca’yı ayırmak gerekir. Nevşehir’de birçok teşkilatlanmayı başaran, Mefkûreci Öğretmenler Derneği, İlkadım Dergisi, şimdi Enderun FM olarak bölgesel yayın yapan Anadolu Radyo Televizyonu (ART FM) ve Enderun Eğitim Vakfı gibi çıkış noktası ve genel merkezi Nevşehir olan teşkilatlarda hep Zeki Soyak Hoca’yı görüyoruz.
Enderun Eğitim Vakfı, genel merkezi Nevşehir’de olan ve yaptığı çalışmalar sebebiyle “Kamu yararına çalışan vakıf” kabul edilmiştir. 13 Nisan 1995’te Zeki Soyak Hoca önderliğinde bazı gönüllülerle kurulan vakıf, 30. kuruluş yılını kutlamaktadır. Kuruluşunda aktif rol aldığım Enderun Eğitim Vakfı gerçekten geniş olmasa da büyük ve önemli çalışmalara damgasını vurmuştur.
Ağırlıklı olarak öğrenci ve öğretmen üzerinde faaliyetlerini devam ettirmiştir. Onlarca öğretmenin gayretleriyle yüzlerce öğrenciye ulaşılmış ve onlara İslam’ın temel prensipleri anlatılmıştır. Bu öğrenciler ilkokuldan üniversiteye kadar her eğitim kademesinde takip edilerek hepsinin iyi bir Müslüman olarak yetişmeleri, yaşamalarına sebep olunmuştur. Nevşehir genel merkez olmak üzere Ankara, İstanbul, Konya, Erzurum, Sakarya, Kırşehir, Aksaray gibi illerde şube ve temsilcilik vasıtasıyla gelişerek, büyüyerek İslami ve ahlaki çalışmalarına devam etmektedir. Bunun yanında vakıftan eğitim almış ya da bir vesileyle kendilerine dokunulmuş kişiler ferdi olarak insan yetiştirmenin keyfini, zevkini, aşkını, şevkini yaşamakta, yaşatmaktadırlar.
İşte 30 yıl önce Orta Anadolu’nun küçük şehri Nevşehir’de bütün Türkiye’ye hizmet ağını genişletecek olan Enderun Eğitim Vakfı’nın kuruluş senedi ve kurucuları.
Zeki Soyak öncülüğünde kurulan Enderun Eğitim Vakfı kurucularının üçü ve Zeki Soyak Hoca bu dünya ömrünü tamamlamış. Ama yaşayanların da rahmetli olanların da sevap defterleri açıktır.
Erzurum’un dağlarından Sakarya ve Konya ovasına, Nevşehir bozkırından İstanbul’un yedi tepesine, Ankara’nın Çubuk’undan Pursaklar’ına, Kayseri düzlüğünden Aksaray düzlüğüne kadar bütün vakıf şubelerinde Türkiye’nin her yerinde bu vakıftan yetişmiş bir kişi Allah diyor ya da dedirtiyor, sohbetlerle dolan odalarda Müslüman’ın şiarı, Allah nizamına giden yolun ölçüleri, dengeleri, Allah ve peygamber muhabbeti, bu yolda çalışmanın aşkı ve şevki veriliyorsa eğer, vefat edenlerin açık olan sevap defterlerine yazılıyor inşallah. Atılan o imzalarla bir büyük hareketin kıvılcımı ateşlenmiş oluyordu. Bu vakıf çok bereketlidir. Az maddi destekle çok şey yapılıyor. Kuruluşunda hizmet binası bile kira olan ve 40-50 kişiye hizmet veren vakıf, hayırseverlerin desteği ile çeşitli bina, okuma salonları, öğrenci yurtları ile yoluna devam ediyor.
Otuz yıldır Sırat-ı Mustakîm’den sapmadan yoluna devam eden Enderun Eğitim Vakfı’na maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen herkesten Allah razı olsun. Ölenlere rahmet diliyorum. Yaşayanların da aşk ve şevklerinin artmasını Rabbimden diliyorum. Nice hizmet dolu yıllara…
Kalın sağlıcakla…
Avazeyi bu aleme Davut gibi sal/Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş.