SOSYOLOJİK SİYER – Birlik Olmada Peygamberimizin Örnekliği / Ömer Faruk Özcan

SOSYOLOJİK SİYER – Birlik Olmada Peygamberimizin Örnekliği / Ömer Faruk Özcan

Yaşadığımız devir Müslümanların birlik ve beraberliğe çok büyük ihtiyaç duydukları zaman dilimidir. Dünyanın farklı bölgelerinde ezilen, öldürülen ve İslam’ı yaşama hakları elinden alınan Müslüman halklar görmekteyiz. Sayısal olarak neredeyse dünya nüfusunun dörtte birine tekabül etse de varlığımız, hem siyasal olarak hem de anlayış olarak çok ama çok dağınık haldeyiz. İslam dünyasının tekrar bir araya gelmesi için tekrar asrı saadet ilke ve prensiplerini hayata geçirmemiz zorunludur.

Biz Ümmeti Muhammedi Özlenen ve Beraberliğe Götürecek Bazı Nebevi Uygulamalar

1.Irkçılık ve Alt Kıvrımlarından Sakınmak

En temel sorunlarımızdan bir tanesi belki de birincisi taassup hastalığımızdır. Irkımızı öne çıkarma ve başka ırklara da sataşma, hatta hakir görme durumunu ortadan kaldırmak atılacak ilk adımdır. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arapın Arap olmayana, Arap olmayanın Arapa, beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur.” (İbn Hanbel, 5/411)

2.Tekrardan Emin Olmak Mecburiyetindeyiz

“Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kişidir.” (Nesai, İman, 8). Bu bireysel ve toplumsal sünnet kuşanılmadığı sürece hem kardeşlik hem de dünya huzuru sağlanamaz.

3.Birey Olarak veya Toplum Olarak Arkadaş ve Dostlarımız Kimler?

Müslümanlar, Müslümanları bırakıp kâfirleri dost edinince hayırdan ve güzelliklerden uzak düşüyoruz. Öncelikle sağlıklı ve huzurlu toplumun oluşmasında arkadaşlıkları ve dostlukları gözden geçirmemiz gerekmektedir. Hem devletler bazında hem de gruplar olarak hassasiyet noktalarımızın en önüne koyacağımız prensiplerimizden bir tanesi arkadaşlıklarımız ve dostluklarımızdır.

Efendimiz buyurdu:

“Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına karşı hayırlı davranandır. Allah katında komşuların en hayırlısı ise komşusuna karşı hayırlı davranandır.” (Tirmizî, Birr, 28; Dârimî, Siyer, 3)

4.Yardımlaşmayı Kurumsal ve Geniş Alana Taşımalıyız

Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine birisi, “Ey Allah’ın Resulü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Rasûlullah buyurdu ki, “Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır.” (Buhârî, İkrah, 7).

Biz yardımlaşmayı bu hadis-i şerife göre şekillendirmeliyiz. Maddi yardım noktasında cömert olan milletimiz aynı anlamda manevi yardımlaşmayı sağlayamıyor maalesef. Bugün aileden başlayarak toplumun her kesiminde adaletin sağlanması için çaba sarf etme yükümlülüğümüz vardır.

Bugün mazlum coğrafyalarda akan kanları durdurmak için zalimlere karşı yüksek bir direniş gösterecek birliği tekrardan oluşturmak ihtiyacımız herkesin beklentisidir.

Konuyu net olarak neticelendirme adına şu nebevi çağrıya kulak verelim:

“İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 5; Ebû Dâvûd, Melâhim, 17).

Bu konuda söylenecek söz, tefekkür edilecek hadisler ziyadesiyle bulunmakla beraber bu yazımızda bu kadarıyla yetineceğiz. Önümüzdeki ay Allah nasip ederse konuyu işlemeye devam edeceğiz.

Selam ve dua ile.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.